Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/15203, Karar No: 2020/5904

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/15203 E. , 2020/5904 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/15203
    Karar No : 2020/5904

    TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ: Av. …
    KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi
    VEKİLİ: Av. …

    İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullanıldığından bahisle, vergi inceleme raporuna istinaden 2011/9 dönemine ilişkin olarak re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacıya ilgili yılda fatura düzenleyen Şişli Vergi Dairesi mükellefi … Ltd. Şti. ile ilgili tespitler değerlendirildiğinde; olayda, davacıya eleştiri konusu yapılan faturaları düzenleyen mükellefin bazı vergi ödevlerini yerine getirmediği KDV matrahlarının yüksek olduğu, Ba-Bs bilgileri ile KDV matrahlarının uyumsuz olduğu tespitleri yapılmış ise de, bu tespitler dışında bu mükellefin alışlarının ve dolayısıyla satışlarının gerçek olmadığına ilişkin yapılmış somut bir tespit bulunmadığı, bu durumda sahte olduğu somut olarak ortaya konulmayan faturalar nedeniyle tarh edilen dava konusu cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, tesis edilen işlemlerin yargısal içtihatlar ile usul ve hukuka uyarlı olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması istenilmiştir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ: …

    DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddedilerek, Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
    3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
    Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
    Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
    Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
    Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
    Davacının fatura aldığı … Ltd. Şti. hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda; mükellefin 27/11/2007 tarihinde belirli mala tahsis edilmiş mağazalarda metalden kapı ve bunların kasaları ile kapı eşiklerinin perakende ticareti faaliyetinde bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, mükellefiyetinin 31/05/2012 tarihi itibariyle re’sen terkin edildiği, 06/12/2007 tarihli işe başlama yoklamasında, işyerinin 25 m2 olduğu, kira olduğu, işçi çalıştırmadığı, stoklarda ticari emtiasının bulunmadığı, faaliyet konusunun her türlü demir çelik ürünleri toptan ticareti olduğu, demirbaş olarak muhtelif büro malzemesinin bulunduğu, şube ve deposunun bulunmadığı, muhasebecisinin mevcut olduğu, şirket ortaklarının başkaca bir ticari faaliyeti ve ortaklığının bulunmadığı şirket müdürü nezdinde tespit edildiği, 12/04/2013 tarihli yoklamada, belirtilen adreste mükellefin olmadığı, adresin yaklaşık bir yıldır boş ve kapalı olduğu, ilgilinin muhtarlık kaydını aldırmadan nakilsiz adresten ayrıldığı, mükellefin 2008 yılı KDV matrahı 2.764.298,32 TL iken, mükellefe Bs ile satım bildirenler 62 belge ile 2.752.576,00 TL, mükelleften Ba ile alım bildirenlerin ise 2.752.576,00 TL olduğu, mükellefin 2009 yılı KDV matrahı 1.489,505,40 TL iken, mükellefe Bs ile satım bildirenler 52 belge ile 1.459.458,00 TL, mükelleften Ba ile alım bildirenlerin ise 1.489.504,00 TL olduğu, mükellefin 2010 yılı KDV matrahı 5.386.752,77 TL iken, mükellefe Bs ile satım bildirenler 160 belge ile 5.378.400,00 TL, mükelleften Ba ile alım bildirenlerin ise 123 belge ile 5.131.474,00 TL olduğu, mükellefin 2011 yılı KDV matrahı 5.965.606,46 TL iken, mükellefe Bs ile satım bildirenler 138 belge ile 5.961.097,00 TL, mükelleften Ba ile alım bildirenlerin ise 5.852.977,00 TL olduğu, mükellefin bir kısım alış faturalarını düzenleyen mükellefler hakkında sahte belge tanzim etmekten dolayı tespit ve raporlar bulunduğu, mükellefin vergi borcunun 46.830,06 TL olduğu, mükellefin 2008 ila 2011 yılları kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamelerini verdiği tespitlerine yer verilmiştir.
    Yukarıda belirtilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden; anılan firmanın metalden kapı ve bunların kasaları ile kapı eşiklerinin perakende ticareti faaliyetinde bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirmesine rağmen davacıya düzenlediği faturaların içeriğinin faaliyet alanı ile ilgili olmaması, mükellefin yapılan yoklamalarda faaliyet konusu ile ilgili emtiasının bulunmaması ve işçi çalıştırmaması, işyeri büyüklüğünün 25 m2 olması, şube ve deposunun bulunmaması gibi hususlar değerlendirildiğinde beyan edilen KDV matrahının yüksekliği ve bu miktarlı bir faaliyeti gerçekleştirmesinin mümkün olmadığından söz konusu mükellefin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği sonucuna varılmıştır.
    Bu nedenle ilgili faturalar üzerinden hesaplanarak indirim konusu yapılan verginin reddi suretiyle hakkında tanzim olunan vergi inceleme raporuna istinaden davacı adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık, davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir