Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/14958, Karar No: 2021/45

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/14958 E. , 2021/45 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/14958
    Karar No : 2021/45

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR: 1- …
    2- … Malmüdürlüğü/…
    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek aleyhlerine olan hüküm fıkralarının taraflarca bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, 2010 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporlarına istinaden, bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle re’sen tarh edilen 2010 yılı gelir vergisi, 2010/1-3,4-6,7-9, 10-12 dönemleri geçici vergiler, bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları ve 213 sayılı Kanun’un 353/1 maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının akaryakıt istasyonunun kiralanması, komisyonculuk ve nakliyecilik işlemlerine ait bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı, yapılan inceleme sonucu düzenlenen vergi inceleme raporlarından ve kendi imzasının bulunduğu vergi inceleme tutanağından anlaşıldığından, dava konusu gelir vergisi ve vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık; dava konusu özel usulsüzlük cezası ile mahsup süresi geçtikten sonra tarh edilen geçici vergilerde ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Maddi duran varlıklar toplamının tamamı dikkate alınarak %10 değer üzerinden gelir elde edildiği varsayımının hukuka uygun olmadığı, bu kısımda demirbaşlar hesabında yer alan 29/11/2010 tarihinde alınmış çekici kamyonların da bulunduğu, kira sözleşmesine göre toplam tutarın ise 74.389,86 TL olduğu, kiracı nezdinde stopaj ödenip ödenmediğinin araştırılmadığı, araç komisyonculuğu yaptığı yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığı, söz konusu araçların işletmeye ait olmayıp şahsına ait olduğu ve şahsi kullanım amacıyla alındığı, zira ticari amaçla alınan araçların uzun süre adına kayıtlı kalmasının ticari icaplarla bağdaşmadığı, %25 net kâr marjının nakliyecilik alanında mümkün olmadığı, temyize konu kararın aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu ve kendi imzasının bulunduğu tutanakla bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı tespit edilen davacı adına re’sen tarh edilen vergi ve kesilen cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    DAVACININ SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının …’in karşı oyu, geçici vergi asıllarına ilişkin kısmının … ve …’in karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer kısımlarının ise oybirliğiyle ONANMASINA,
    3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
    4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
    5. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/01/2021 tarihinde karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    213 sayılı Kanunun 353. maddesinin 1. fıkrasında, verilmesi ve alınması icap eden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi ve alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine maddede belirtilen tutarda özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
    Uyuşmazlıkta, davacının faaliyetiyle ilgili hasılatına ilişkin belge düzenlemediğinin somut olarak ortaya konulduğu anlaşılmakla, özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren fiilin olayda gerçekleştiği sonucuna varıldığından, Vergi Mahkemesi kararının 213 sayılı Kanunun 353/1 maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına katılmıyorum.

    (XX) KARŞI OY :
    193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinin 4. fıkrasında; yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş döneme ait geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici verginin tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği, ancak gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
    Olayda, dava konusu ihbarnamelerde geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezasının tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
    Şu halde, aslı aranmayacağı hem kanunun ilgili maddesi gereği olması ve hem de idarece tanzim olunan ihbarnamelerde geçici verginin aslının aranmayacağının açıkça belirtilmesi nedeniyle, kararın geçici vergi asıllarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının da hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
    Bu durumda, ihtilafın “geçici vergi asıllarına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, geçici vergi asıllarının onanmasına ilişkin Dairemiz kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir