Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/13645, Karar No: 2021/1504
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/13645 E. , 2021/1504 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/13645
Karar No : 2021/1504
Temyiz Eden : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : … Bilgisayar Multimedya Elektrik Elektronik Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı şirket adına, ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi düzeltme beyannameleri üzerine Temmuz ve Ağustos 2010 dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı hakkında herhangi bir inceleme yapılmadan ve kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı, kendisi ve fatura düzenleyicileri hakkında her yönüyle incelenerek ortaya konulmadan davalı idarenin baskısı altında verildiği anlaşılan düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, vergi, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası kaldırılmıştır. Davalı idare tarafından, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesi uyarınca mükellefler tarafından beyan edilen matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açılamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31’inci maddesinin 2’nci fıkrasında 213 sayılı Vergi Usul Kanununa yapılan gönderme uyarınca, 2577 sayılı Yasada ayrıca tanımlanmayan vergi davaları ve bu davaların konusu bakımından Vergi Usul Kanununun 377 ve 378’inci maddelerinin uygulanması gerekmektedir. 378’inci maddenin 2’nci fıkrasında, vergi hatalarına ilişkin hükümler saklı tutularak; konusunu tarh edilen vergilerin oluşturduğu vergi davalarının, mükelleflerin kendi beyan ettikleri matrahtan kaynaklanan kısmına sınırlama getirilmiştir.
213 sayılı Kanunun 25’inci maddesine göre beyannameye dayanan tarh; beyan üzerinden alınan vergilerde verginin, mükellefçe verilen beyannamenin kabulü üzerine vergi idaresince tahakkuk fişi düzenlenerek tarh edilmesi şeklinde tanımlanmış olup, tahakkuk fişinin düzenlenmesiyle tarh edilen vergi, aynı zamanda tahakkuk da etmiş olmaktadır.
Verginin tarhı, tahakkuktan önceki aşamayı ifade etmekte ve tarh edilen vergilere karşı dava açılması, tahakkuku önlemektedir. Beyan üzerinden alınan vergilerde ise beyannamenin kabulü üzerine derhal tahakkuk fişi düzenlenerek, aynı tarihte vergi tahakkuk etmekte olup, bu şekilde tarh ve tahakkuk eden vergiye karşı dava açılamayacağı 378’inci maddenin 2’nci fıkrasının gereğidir. Değinilen yasaklamada öngörülen tek istisnai durum, vergi hatalarına ilişkin düzenlemelerdir. Vergi hataları bulunduğunda istenecek yargısal koruma ise düzeltme isteminin kısmen veya tamamen reddi yolunda kurulan idari işlemlere karşı iptal davası açılmakla sağlanabilmektedir. Bu davalar vergi davalarının konusunu oluşturan vergilendirmelerin değil, düzeltme merciinin işlemlerinin yargısal denetimini sağlamaktadır.
Tüm bu nedenlerle mükelleflerin düzenleyerek imzalarıyla onayladıkları beyannameler üzerinden tarh edilen ve tahakkuk fişine bağlanan vergilere karşı vergi davası açılmasına olanak bulunmamaktadır.
2577 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce Danıştayın, mükelleflerin beyannamede yazılı matrahın tümünün veya bir kısmının ihtirazi kayıt konularak beyan edilmesi halinde dava açabilmelerine olanak tanıyan ve 2577 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte de süren yerleşik içtihadı, 2577 sayılı Yasanın 27’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan; ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlere karşı açılan davalarda tahsilatın durmayacağı, yürütmenin durdurulması istenebileceği kuralı ile dolaylı bir şekilde yasal temele kavuşturulmuştur.
Mükelleflerin, beyannamelerinde bildirdikleri matrahlara veya bildirilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin ihtirazi kayıt konulan kısmına karşı vergi davası açabilmesine olanak var ise de bu istemlerin yasal süresi içinde verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri kapsadığı açıktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket tarafından, beyanname verme süresi geçirildikten sonra, faturaları kayıtlara intikal ettirilen firmalar hakkındaki olumsuz tespitler nedeniyle söz konusu faturalar kayıtlardan çıkarılarak ilgili dönemlere ait katma değer vergisi düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın, süresinden sonra verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergiye dava açılmasına olanak sağlayan bir çekince olarak kabulüne olanak bulunmadığından, yazılı gerekçeyle davacı adına tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizinin kaldırılması yolundaki Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Davacı tarafından, katma değer vergisi beyannamelerinin yasal süresinden sonra verildiğinin tartışmasız olduğu olayda, verginin süresinde tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesilmesi 213 sayılı Kanunun 341’inci maddesinin gereği olduğundan, Mahkemece yeniden verilecek kararda bu hususun ayrıca gözetileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29.12.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X.K A R Ş I O Y :
Mükelleflerin, özel esaslara tabi mükellefler listesine alınmamak, iade taleplerinde sorun yaşamamak ve ticari itibarlarının zedelenmemesi gibi kaygılarla düzeltme beyannameleri vermek zorunda bırakılmaları suretiyle yapılacak bir vergilendirmenin hukuki güvenlik ilkesine uygun düşmeyeceği sonucuna ulaşıldığından ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk eden katma değer vergileri ve fer’ileri yönünden de uyuşmazlığın esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.