Danıştay 3. Daire, Esas No: 2020/2514, Karar No: 2021/438
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2020/2514 E. , 2021/438 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2514
Karar No : 2021/438
Kararın Düzeltilmesini İsteyen: … İnşaat Dekorasyon Taşımacılık Ticaret Limited Şirketi
Karşı Taraf : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
Vekili : Av. …
İstemin Özeti :Davacı adına, alımlarının bir kısmını sahte faturalarla belgelendirdiği yolundaki tespitleri içeren vergi inceleme raporlarına dayanılarak bu faturalara dayalı indirimlerinin reddi suretiyle 2010 yılının Mart ila Ağustos dönemleri için re’sen salınan katma değer vergileri ve tekerrür hükümleri uyarınca %50 oranında artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezasını; davacının faturalarını kayıtlarına aldığı …Hırdavat İzolasyon Metal Makine İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … Metal Demir Çelik Ürünleri İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkındaki saptamaların düzenledikleri faturaların sahte olduğunu kanıtlayıcı mahiyette olmadığı gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararını; sözü edilen firmalar hakkındaki saptamaların düzenledikleri faturaların gerçek bir emtia teslimine veya hizmet ifasına dayanmadığını gösterdiği gerekçesiyle bozan Danıştay Üçüncü Dairesinin 21/11/2019 tarih ve E:2016/3084, K:2019/6507 sayılı kararının; düzenlenen raporun somut tespit içermediği ve varsayıma dayalı olduğu, gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığı, matraha ilişkin verilerin ortaya konulmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi :…
Düşüncesi : Davacı şirketin tasfiyesinin sona erdiği tescil edilerek kaydı terkin olduğu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği görüldüğünden, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen ididalar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan kararın düzeltilmesi isteminin kabulüne ve Danıştay Üçüncü Dairesinin 21/11/2019 tarih ve E:2016/3084, K:2019/6507 sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra temyiz istemi yeniden incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Danıştay Üçüncü Dairesinin 07/10/2019 tarih ve E:2016/14430, K:2019/5414 sayılı kararının incelenmesinden, davacı şirketin, tasfiyesinin tamamlandığı hususu 16/08/2016 tarihinde tescil edilerek, 22/08/2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğinden dosyanın işlemden kaldırıldığı ve İstanbul 13. Vergi Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin vergi mahkemesi kararından sonra ticaret sicilinden kaydı silinmekle tüzel kişiliğinin, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığının sona erdiği göz önüne alınarak, yukarıda sözü edilen yasal düzenleme uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına ve … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 02/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Davacı şirketin, tasfiyesinin tamamlandığı hususunun 16/08/2016 tarihinde tescil edilerek, 22/08/2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin, ehliyet ve vekalet konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; anılan Yasanın 447. maddesinin 2. fıkrasında ise, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı kuralına yer verilmiştir.
Bu şekilde yollama yapılan 6100 sayılı Yasa’nın ehliyet ve vekalete ilişkin düzenlemelerine göre; yargılama işlemlerinde bulunabilmek için, öncelikle hak ehliyetine sahip olmak gereklidir. Şirketler için söz konusu ehliyet tüzel kişiliğin kazanıldığı tarihten kaybedildiği tarihe kadar mevcut olan bir niteliktir. Başka anlatımla; bir şirketin hak sahibi olması, borçlu kılınabilmesi ve temsili, ancak tüzel kişilik kazandığı tarihle tüzel kişiliğinin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de, şirketlerin tüzel kişiliğinin sona ermesi, fesihleri sonucu ticaret sicilinden silinmeleriyle olur.
Bu hukuki durum karşısında; feshedilerek ticaret sicilinden kaydı silinmekle tüzel kişiliği, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığı sona eren davacı şirketin, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti de son bulmuştur. Dolayısıyla, yargılamanın hiçbir aşamasında taraf olma ehliyeti de bulunmayan münfesih tüzel kişiliğin, gerek yargı mercilerinde, gerekse diğer resmi merciler önünde temsil edilebileceğinden söz etmek olanaklı değildir. Bu bakımdan; hukuksal varlığı olmayan şirket tarafından kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmasına yasal olanak bulunmadığından karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.