Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/6032, Karar No: 2022/873

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/6032 E. , 2022/873 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/6032
Karar No : 2022/873

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Müdürlüğü/…

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :…Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu …Sağlık Hizmetleri Eğitim Gıda İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2011 yılının Mart ila Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan amme alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emri içeriği kamu alacaklarının asıl borçlu şirket 14/07/2014 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmeden önce yahut terkinden sonra ilgili dönem kanuni temsilcisine tebliğ edilerek kesinleştirildiğine ilişkin ihbarname tebliğ alındısı bulunmadığı, ticaret sicilinden terkin edilen asıl borçlu şirket adına bu tarihten sonra yapılan vergilendirme ve tahsilata yönelik işlemlerin hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin tebliğ edildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığı, takip işlemleri sonucunda tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı adına, asıl borçlu şirketten alınamayan 2011 yılının Mart ila Aralık dönemlerine ait muhtelif amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emrinin düzenlendiği, bahsi geçen şirketin 17/07/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen kaydının silindiği, dava konusu ödeme emri içeriği borca yönelik olarak şirket adına tanzim edilen ihbarnamelerin davacı şirket yetkilisinin kardeşine 06/07/2015 tarihinde, ödeme emirlerinin ise 28/09/2018 tarihinde şirket müdürünün ikametgah adresinde aynı konutta oturan şerhiyle …’ye tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin; 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrasında, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatının ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı, limited şirket ortaklarının, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ise ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün olmayacaktır.
213 sayılı Kanunun yukarıda kuralına yer verilen 10.maddesi uyarınca, kanuni temsilcilerin tüzel kişiliğin borçları nedeniyle takip edilebilmesi için de öncelikle temsilcisi olduğu tüzel kişi adına usulüne uygun tarh ve tahakkuk ederek kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunması gerekmektedir.
Olayda, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenen …tarih ve …ila …takip numaralı ihbarnamelerin şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesinden sonra, 06/07/2015 tarihinde şirket yetkilisinin kardeşine tebliğ edildiği ancak 17/07/2014 tarihi itibarıyla hukuk aleminden kalkmış olan şirket hakkında idari işlem tesisine ve bu işlemlerin hukuk düzeninde sonuçlar doğurmasına olanak bulunmadığı gibi şirketin ticaret sicilinden terkininden sonra kanuni temsilciye tebligat yapılması halinde de şirket nezdinde usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk ederek kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceğinden, yazılı gerekçeyle verilen kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir