Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/1997, Karar No: 2022/630

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/1997 E. , 2022/630 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1997
Karar No : 2022/630

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu … Demir Çelik Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin Aralık 2016 ve Aralık 2017 dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı alınmasına dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Kanun’un 9 ve 13. maddeleri uyarınca ihtiyati haczin uygulanması için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir kamu alacağının salınması yolunda gereken ön işlemlere başlanılmasının yeterli olduğu, 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı adına kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla vergi inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar dikkate alınarak alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararına dayalı olarak tesis edilen dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :İhtiyati haczin dayanağı olan talep yazısının bizzat incelemeyi yapan inceleme elemanınca değil, sadece ekip başkanı olarak görevlendirilen, vergi inceleme iş emri olmayan vergi inceleme elemanınca talep edildiği, söz konusu talebin ise herhangi bir ön inceleme raporuna ve ilk hesaba dayanmadığı, sektörel görüş ve öneri raporunun, davacının defter ve belgelerinin ibrazından ve dava konusu işlemden önce yazıldığı, bu raporda davacının ya da dava konusu döneme ilişkin tam tasdik raporunu sunan yeminli mali müşavirinin adının dahi geçmediği, yasal defter ve belgeleri teslim edilmeden ve incelenmeden ihtiyati tahakkuk işlemi tesis edildiği, davacı şirket nezdinde arama yapılmadığı, yine davacı şirket ya da ortakları hakkında açılmış bir soruşturma dosyası dahi olmadığı, teminatın da dava konusu işlemin tesisinden sonra gönderilen yazı ile istendiği, hiç bir araştırma ve tespit yapılmadan sadece yetkisiz vergi inceleme elemanının talimatı ile işlem tesis edildiği, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde sayılan şartların oluşmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin sahte fatura düzenleme organizasyonu içerisinde yer aldığı, … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler ile vergi inceleme elemanlarınca saptanan hususlar çerçevesinde ilk hesaplamalara göre belirlenen tutar üzerinden dava konusu işlemlerin tesis edildiği, 6183 sayılı Kanun’un 9 ve 13. maddeleri uyarınca ihtiyati haczin uygulanması için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir kamu alacağının salınması yolunda gereken ön işlemlere başlanılmasının yeterli olduğu, davacının malvarlığı üzerine elektronik haciz uygulandığı, ancak satış veya tahsilat gibi bir durumun bulunmadığı, ticari faaliyeti kısıtlayan bir durum olmadığı, davacı tarafından teminat gösterilmediği dikkate alındığında dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ:Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin sahte fatura düzenleme ve kullanma organizasyonu içinde yer aldığından bahisle yürütülen incelemede yapılan ilk hesaplamalara göre önerilecek vergi ve cezaların teminat altına alınması amacıyla dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 9. maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektirir haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairesince teminat istenebileceği hükme bağlanmış, aynı Kanun’un 13. maddesinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde, alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ihtiyati haciz tatbik edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde de; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu kamu alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik işlemlerdir. Kamu alacağının cebren tahsil ve takibiyle ilgili olmayıp korunmasına yönelik bu işlemlerin asıl muhatabı ise kamu alacağının gerçek borçlusu, diğer bir ifade ile verginin mükellefi veya sorumlularıdır.
Bu nedenle, esas kamu borçlusu olmayan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına yönelik tedbirlerin uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ancak kesinleşen ve tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından dolayı sorumlu tutulabilecekleri ve haklarında şirket borçlarıyla ilgili olarak ancak bu aşamada ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceği dikkate alındığında, dava konusu hukuka uygunluk görülmediğinden yazılı gerekçeyle verilen karara yöneltilen istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 22/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi

(X).KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozulması istenen Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir