Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/1797, Karar No: 2022/1202
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/1797 E. , 2022/1202 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1797
Karar No : 2022/1202
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Çelik Kömür Petrol Ürünleri Sanayi
ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. ….
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket hakkında 2016 ve 2017 yıllarına ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı alınmasına yönelik …. tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddesinin 1. bendinde ise, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, … Mükellefler Grup Başkanlığının 07/03/2018 tarihli yazısıyla, davacı şirket hakkında yapılan inceleme neticesinde yapılan ilk hesaplamalara göre tespit edilen ve yazıya ekli tabloda belirtilen vergi ve cezalar ile ilgili olarak sözü edilen Kanun’un 9, 13 ve 17. maddeleri gereğince işlem yapılmasının istenildiği, dolayısıyla 6183 sayılı Yasa’ nın 13. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 9.madde gereğince teminat istenmesini mucip haller koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İhtiyati haczin dayanağı olan talep yazısının bizzat incelemeyi yapan inceleme elemanınca değil, sadece ekip başkanı olarak görevlendirilen, vergi inceleme iş emri olmayan vergi inceleme elemanınca talep edildiği, söz konusu talebin ise herhangi bir ön inceleme raporuna ve ilk hesaba dayanmadığı, sektörel görüş ve öneri raporunun, davacının defter ve belgelerinin ibrazından ve dava konusu işlemden önce yazıldığı, bu raporda davacının ya da dava konusu döneme ilişkin tam tasdik raporunu sunan yeminli mali müşavirinin adının dahi geçmediği, yasal defter ve belgeleri teslim edilmeden ve incelenmeden ihtiyati haciz işlemi tesis edildiği, muhbir şahıs ile şirketleri arasında husumet bulunduğu, söz konusu şahıs hakkında iftira suçunun işlendiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu, şirketleri nezdinde arama yapılmadığı, yine şirket ya da ortakları hakkında açılmış bir soruşturma dosyası dahi olmadığı, hiç bir araştırma ve tespit yapılmadan sadece yetkisiz vergi inceleme elemanının talimatı ile işlem tesis edildiği, mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı, ticari faaliyetlerinin sürdürülemez duruma geldiği, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde sayılan şartların oluşmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı şirketin sahte fatura düzenleme organizasyonu içerisinde yer aldığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler ile vergi inceleme elemanlarınca saptanan hususlar çerçevesinde ilk hesaplamalara göre belirlenen tutar üzerinden dava konusu işlemlerin tesis edildiği, 6183 sayılı Kanun’un 9 ve 13. maddeleri uyarınca ihtiyati haczin uygulanması için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir kamu alacağının salınması yolunda gereken ön işlemlere başlanılmasının yeterli olduğu, davacının malvarlığı üzerine elektronik haciz uygulandığı, ancak satış veya tahsilat gibi bir durumun bulunmadığı, ticari faaliyeti kısıtlayan bir durum olmadığı, davacı tarafından teminat gösterilmediği dikkate alındığında dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesinin kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca 168,30 TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X.KARŞI OY:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinde ihtiyati haczin maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiç bir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla haczin ne suretle yapılacığına dair olan hükümlere göre derhal tatbik olunacağı, anılan Kanun’un haciz başlıklı 62. maddesinin beşinci fıkrasında; şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan gayrimenkulün idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine tahsil dairesinin müdahale edemeyeceği, son fıkrasında ise, tahsil dairesinin alacakları amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğu hükme bağlanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirketin 2016 ve 2017 yıllarında kayıtlarına aldığı sahte fatura tutarları dikkate alınmak suretiye katma değer vergisi yönünden ilk hesaplamaların yapıldığı, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı üzerine davacı adına kayıtlı taşıtlar ve banka hesaplarına elektronik haciz uygulandığı, tapu sicil müdürlüklerine haciz bildirileri gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket hakkında 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. ve 3. bentleri uyarınca ihtiyati haciz kararı alınmasında hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, sözkonusu haczin, taşınmaz ve taşınır mal ve hakları üzerine haciz tatbik edilmesi suretiyle uygulanması sırasında ticari faaliyetindeki ödeme ve tahsilatlarının tamamını banka ve benzer finans kurumları vasıtasıyla yapma zorunluluğu bulunan davacı şirketin banka hesaplarının bloke edilmesi suretiyle ihtiyati haciz uygulanması davacının ticari faaliyetini sürdürmesini imkansız hale getirecektir. Bu durum ise, hacizde alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatinin mümkün olduğu kadar telif edilmesi hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Bu nedenle, ihtiyati haciz kararına istinaden davacı şirketin tüm banka hesaplarının bloke edilmesi şeklinde uygulanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının davacının banka hesaplarına uygulanan ihtiyati haciz işlemi yönünden davayı yazılı gerekçeyle reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.