Danıştay 2. Daire, Esas No: 2021/1028, Karar No: 2021/2571

Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/1028 E. , 2021/2571 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/1028
Karar No : 2021/2571

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; polis memuru olarak görev yapmakta iken, 26/03/2011 tarihinde yapılan komiser yardımcılığı sınavında başarılı olup, komiser yardmcılığı kursuna başlayan ve bu kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanan davacının, söz konusu sınavda yer alan bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine yeniden yapılan değerlendirmede başarısız duruma düştüğünden bahisle tekrar polis memurluğuna atanmasına ilişkin 03/09/2014 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Davacının polis memuru olarak görev yapmakta iken Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 26/03/2011 tarihinde yapılan komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavından 78 puan alarak 934. asıl sırada başarılı olduğu, bu sınavla ilgili olarak … İdare Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı sonucunda yapılan yeniden değerlendirme sonucunda ise 133. yedek sıraya düştüğü, 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesi uyarınca iptal kararının sınava katılan davacı aleyhine uygulanmasının mümkün olmadığı, davacının sıralamasının 133. yedek sıra değil 934. asıl sıra olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, 2011 Yılı Komiser Yardımcılığı Kursu Yazılı Sınavında 934. asıl sırada başarılı olan ve katıldığı kursu da tamamlayarak komiser yardımcısı olarak görevini sürdüren davacının, yeniden değerlendirme sonucunda başarısız sayılarak polis memuru olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; söz konusu tenzili rütbe işleminin hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapıldığı, davacının kazanılmış hakkının söz konusu olmadığı, polis memurluğu gibi hiyerarşinin önemli olduğu bir meslekte davacı ile aynı sınava giren polis memurunun davacıdan daha fazla puan almasına rağmen davacının emrinde çalışmasının mesleğin gereklerine, eşitlik, liyakat ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Başkan … ve Üye … ‘in “İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Kararda Bulunacak Hususlar’ başlıklı 24. maddesinin (b) bendinde, davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti ve istem sonucunun Mahkeme kararında bulunması gerektiğinin kurala bağlandığı; somut olayda dava dilekçesinde yalnızca ‘dava konusu işlemin iptali’ talep edilmiş ise de, dava açma süresi içinde sunulan 03/11/2014 tarihli ek beyan dilekçesinde ‘dava konusu işlemin iptali ile birlikte mahrum kalınan özlük ve parasal hakların da yasal faizi ile birlikte tazmini’ istenilmesine karşın Mahkeme kararında parasal hak istemi yönünden hüküm kurulmadığı anlaşılmakta olup, bu bakımdan Mahkeme kararının eksik hüküm nedeniyle bozulması gerektiği” yolundaki ayrışık oyuna karşılık işin esasına geçilerek, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavına ilişkin olarak ilk yapılan değerlendirmede “başarılı” bulunduğu için idare tarafından komiser yardımcılığı kursuna başlatıldığı, bu süreçte, söz konusu sınavda yer alan bazı soruların hatalı olduğundan bahisle açılan davada idare mahkemesi tarafından hatalı olduğu tespit edilen soruların iptaline karar verildiği, davalı idarece, hukuk müşavirliğinin yazısı üzerine sınavda başarılı olmakla birlikte yargı kararı sonucunda yapılan değerlendirmeye göre sıralamaya giremeyerek başarısız sayılanların kurs ile ilişiği kesilmeyip devam etmelerinin sağlandığı ve davacının anılan kursu başarıyla tamamlayarak 2012 yılında komiser yardımcısı olarak atandığı, mahkeme kararıyla iptal edilen sorular üzerine tekrar yapılan değerlendirmede ise davacının “başarısız” duruma düştüğünden bahisle komiser yardımcılığına atandıktan uzunca bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğünün … günlü, … sayılı işlemiyle tekrar polis memurluğuna atanması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Anayasa Mahkemesi kararlarında, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, “insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi “hukuki güvenlik ilkesi”dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, “idari istikrar ilkesi” ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.
Anayasa’nın 138. ve 2577 sayılı Yasa’nın 28. maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi bir zorunluluk ise de; iptal edilen işlemle üçüncü kişiler yönünden kazanılmış bir hak doğmamış olsa da, eğer subjektif kazanımlar söz konusu ise, bu subjektif etki ve sonuçların korunması da yukarıda değinildiği üzere hukuki güvenlik ve idari istikar ilkelerinin bir sonucudur.
Uyuşmazlıkta, hatalı soruların yargı kararıyla iptali sonrasında idarece yeniden yapılan değerlendirme sonucunda sıralamaya giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan kursiyerlerin ilişikleri kesilmeyip kursa devamı sağlanmış ve davacının durumunda olduğu gibi bu kişiler kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanmak suretiyle, bu statüleri gereği kişisel kazanımlar elde etmişlerdir.
Bu durumda, davacının komiser yardımcısı olarak atanmasından iki yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, subjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanması yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacının komiser yardımcılığına, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapılan bir değerlendirme sonucunda atandığı, idarenin açık mevzuat hükmüne aykırı bir uygulamasından söz edilemeyeceği, maddi olay yönünden de hatalı bir saptamaya dayanılmadığı görüldüğünden, bu atama işleminin açık hataya dayandığı ve her zaman geri alınabileceği sonucuna varılamayacaktır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/04/2019 günlü, E:2018/1933, K:2019/1655 sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu itibarla; dava konusu işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibarıyla hukuka uygun bulunan … günlü, E: …, K: … sayılı kararın YUKARIDA BELİRTİLEN GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Yargı kararı uyarınca yapılan yeni sıralamaya göre 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavında başarısız olduğu sabit olan davacının, komiser yardımcılığı kursuna devam ettirilerek kursu başarıyla tamamlaması üzerine komiser yardımcılığına atanmasında, idarenin açık hatası bulunduğu ve davacının hukuka aykırı işlem dolayısıyla elde ettiği komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu sebeple işlemin iptali yolundaki idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir