Danıştay 13. Daire, Esas No: 2020/3346, Karar No: 2021/4491

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2020/3346 E. , 2021/4491 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/3346
Karar No : 2021/4491

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

2- …İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …Turizm Yatırım A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Muğla ili, Bodrum ilçesi, …, …no.lu parseldeki taşınmazın 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun uyarınca “Satış” yöntemi ile özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı işleminin ve Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’nün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nın iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …DÜŞÜNCESİ : Dava; Muğla ili, Bodrum ilçesi, …, …no lu parseldeki taşınmazın 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun uyarınca “Satış” yöntemi ile özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 16/08/2012 tarih ve 2012/122 sayılı kararının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı işleminin ve Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’nün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nın iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı “İdari Yargılama Usulü Kanunu”nun 2. maddesinde, idari dava türleri arasında, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davalarına yer verilmiş olup, ”Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme” başlığını taşıyan 14/3-d maddesinde; dava konusu edilen işlemin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15/1-b maddesinde ise, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmaması halinde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemler, idarenin, kamu gücüne dayanarak tek yanlı irade beyanıyla tesis ettiği, hukuk düzeninde değişiklik yapan, yani başkaca bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan ilgililerin hukukunu etkileyen işlemler olup, işlemin kesin ve yürütülebilir nitelikte olması iptal davasına konu olması için zorunlu şartlardandır.
Bu açıklamalar ışığında dava konusu edilen Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı işleminin icrailik vasfının bulunmadığı, hazırlayıcı işlem niteliğinde olduğu anlaşıldığından idari davaya konu edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Davalı idarelerin belirtilen işlem dışında davaya yönelik usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar tarafından, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınan mülkiyeti Hazine’ye ait, Muğla ili, Bodrum ilçesi, …, …no.lu parseldeki taşınmazın özelleştirilmesini teminen 12/07/2012 tarihinde yapılan satış ihalesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 13. Dairesinin 27/05/2016 tarih ve E:2012/2572, K:2016/2018 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; davacılar tarafından bu kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı kararıyla; “…tamamı 2. derece doğal sit alanı ve 3. derece arkeolojik sit alanında, kısmen de 1. derece arkeolojik sit alanında kalan uyuşmazlık konusu 423 sayılı parselin, özelleştirme kapsam ve programına alınmasının ve sonrasında özelleştirilmesinin amacının işlem tesis edilirken gösterilmediği gibi, bu işleme karşı açılan davada da 2863 sayılı Yasa ve ilke kararlarına uyulacağının belirtilmesi dışında hukuken kabul edilebilir bir nedenin ortaya konulamadığı …, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile idareye tanınan yetkilerin sınırsız olmadığı ve ancak anılan Yasa ile belirlenen amaç ve esaslar çerçevesinde kullanılabileceği açık olduğuna göre, Yasa’da belirlenen “ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak” amacı gözetilmeden tesis edildiği anlaşılan işlemde hukuka ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı…” gerekçesiyle anılan kararın bozulmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği; ancak Özelleştirme Yüksek Kurulunca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun iptal kararı ile ilgili olarak bir işlem yapılmaması ve taşınmazların geri alınmasına yönelik olarak herhangi bir işlem tesis edilmemesi yolunda …tarih ve …sayılı kararın alındığı; bu kararın iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 13. Dairesinin 15/05/2018 tarih ve E:2018/319 sayılı kararıyla işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği; anılan yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar üzerine yapılan değerlendirme neticesinde, bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı iptal kararı ile ilgili olarak bir işlem yapılmamasına ve taşınmazların geri alınmasına yönelik olarak herhangi bir işlem tesis edilmemesine ilişkin 25/12/2018 tarih ve 506 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının alındığı; Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 28/04/2017 tarih ve 2017/14 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/06/2020 tarih ve E:2020/415, K:2020/874 sayılı kararıyla, Dairesince verilen söz konusu işlemin iptali yolundaki 07/11/2019 tarih ve E:2018/319, K:2019/3519 sayılı kararın onanmasına kesin olarak karar verildiği; bu arada bahsi geçen …tarih ve …sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali istemiyle Danıştay 13. Dairesinin E:2020/3874 nosuna kayden açılan davada verilen 23/03/2021 tarihli kararla da dava konusu edilen işlemin yürütmesinin durdurulduğu görülmekte olup, davacı tarafça bu kez Danıştay idari Dava Daireleri Kurulu kararı ile iptal edilen 12/07/2012 tarihli satış ihalesi sonucu alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı karar taslak metni ile Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararının ve Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’nün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
4046 sayılı “Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un “Özelleştirme Yöntemleri, Değer Tespiti, İhale Yöntemleri” başlıklı 18. maddesinin (C) bendinde, ihale işlemlerinin bu Kanuna göre oluşturulan ihale komisyonlarınca yürütüleceği; son fıkrasında ise; ihale işlemleri sonucunda ihale komisyonunca verilen kararların idare tarafından Kurulun onayına sunulacağı ve sonuçların Kurulun onayını müteakip kamuoyuna duyurulacağı yönündeki hükümler bir arada değerledirildiğinde; ihale sürecinin; ihale komisyonunun oluşumu, ihaleye çıkarma ve ihale ilanının yayınlanması, ihale komisyonunca ihalede uygulanan yöntemle ihalenin karara bağlanması ve nihayet Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun ihale komisyonu kararını onaylaması ile tamamlanması, birbirini takip eden zincir işlem niteliğinde bulunmakla birlikte; özelleştirme konusunda ilgili şirketle sözleşme sonucunu doğuracak işlemler zincirini oluşturan her işlemin nihai işlemden ayrı, ondan bağımsız bir hüviyeti ve etkisi olması nedeniyle, sonuç işlemden ayrılarak ayrı ayrı dava konusu edilebilmeleri mümkün bulunmaktadır.
Bununla birlikte idari yargı yerince ilk işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık tespit edilmiş olması halinde bu işleme dayalı olarak tesis edilen tüm işlemlerin de sebep unsuru yönünden hukuka ve mevzuata aykırı hale geleceği ve iptallerinin gerekeceği açıktır.
Bu nedenle yukarıda ayrıntısıyla açıkladığımız şekilde uyuşmazlık konusu taşınmazla ilgili olarak 12/07/2012 tarihli satış ihalesi sonucu alınan ihale komisyonu kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı kararıyla hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiş olması nedeniyle, bu kararın onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararında ve Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’nün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nda da hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı işleminin iptali istemi bakımından davanın incelenmeksizin reddine; Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı ile Bodrum Milli Emlak Müdürlüğünün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nın ise iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 29/10/2021 tarih ve 31643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeniden yapılandırıldığından bu Bakanlığın davalı konumunda bulunduğu görülerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Davacılar tarafından, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınan mülkiyeti Hazine’ye ait, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Gölköy, … no.lu parseldeki taşınmazın özelleştirilmesini teminen 12/07/2012 tarihinde yapılan satış ihalesinin iptali istemiyle açılan davada, Dairemizin 27/05/2016 tarih ve E:2012/2572, K:2016/2018 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş; davacılar tarafından bu kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı kararıyla anılan kararın bozulmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bunun üzerine, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 01/06/2010 tarih ve 2010/31 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınan, mülkiyeti Hazine’ye ait Muğla ili, Bodrum ilçesi, Gölköy, 423 no.lu parseldeki taşınmazın 12/07/2012 tarihinde yapılan satış ihalesinin iptali yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı kararı ile ilgili olarak bir işlem yapılmamasına ve taşınmazların geri alınmasına yönelik olarak herhangi bir işlem tesis edilmemesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı alınmıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada, Dairemizin söz konusu işlemin iptali yolundaki …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/06/2020 tarih ve E:2020/415, K:2020/874 sayılı kararıyla kesin olarak onanmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacılar tarafından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/06/2020 tarih ve E:2020/415, K:2020/874 sayılı kararının tebliğiyle öğrenildiğinden bahisle, anılan yargı kararları uyarınca Muğla ili, Bodrum ilçesi, …, …no.lu parseldeki taşınmazın 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun uyarınca “Satış” yöntemi ile
özelleştirilmesini teminen 12/07/2012 tarihinde gerçekleştirilen ihaleye dayalı olarak tesis edilen ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın …tarih ve …sayılı işleminin ve Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü’nün 05/07/2013 tarihli “Satışı Yapılan Taşınmaz Malın Devir Teslim Tutanağı”nın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Davacılar vekili tarafından verilen ve 22/10/2021 tarihinde Bodrum Hukuk Mahkemeleri Ön Büro, 25/10/2021 tarihinde ise Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiği bildirilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, feragat, davacıların talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı; 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği; 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı; 312. maddesinde ise, feragat beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği kurala bağlanmıştır.
İdari dava türlerinden olan iptal davaları, idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının tespit edilmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağlama işlevlerine sahiptir. Bu bağlamda, idarî yargıda iptal davaları açısından feragatin farklı bir değerlendirmeye tâbi tutulması gerektiği, özellikle kamu menfaatini ilgilendiren davalarda, iptal davaları sonucunda verilecek hükmün genele etkili olması dolayısıyla, davadan feragatin hüküm ve sonuçları itibarıyla yalnızca davacının değil, kamunun menfaati üzerinde etkisi olacağı açıktır.
Öte yandan, kişisel hak ve menfaatlerin korunması ve bireysel nitelikte bir yarar sağlama amacıyla da iptal davası yoluna başvurulmaktadır. Genel olarak iptal davası objektif ve soyut nitelikte bir dava türü olmakla birlikte, iptal davalarının subjektif ve somut nitelikte örneklerinin olduğu da gözlenmektedir. Bu bağlamda, iptal davalarında davadan feragat taleplerine ilişkin olarak, uyuşmazlığın konusuna göre özel bir değerlendirme yapılması ve bu hususun her somut olay için ayrı ele alınması gerekmektedir.
Bu noktada yapılması gereken, feragat hakkındaki kararın, uyuşmazlık konusu olayda kamu yararı ve bireysel yarar ölçütünün belirlenmesinden sonra verilmesidir. Zira, bireysel yararın söz konusu olduğu durumlarda, ihlâl edilen kamunun hukuku değil, bireyin hukukudur. Kendi hukuku üzerinde mutlak tasarruf yetkisi olan bireyin, davasından feragat hakkına herhangi bir kısıtlama getirilemez. Kamu yararının ağır bastığı davalarda ise, davacı salt kendi yararını ilgilendiren davalardaki kadar serbest değildir. (CANDAN Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 2017, Ankara, s. 802).
Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye de zorlanamaz. Bu ilkenin doğal sonucu olarak, davacılar dilerse, açmış oldukları bir davayı, davadan feragat etmek suretiyle sona erdirebilir. Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” kuralı kapsamında, bu ilke bir hak olarak Anayasa’da da yer almaktadır. O hâlde, bir kimsenin açmış olduğu davadan vazgeçebilmesi, Anayasal ve yasal haklarının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: IV, 2001, İstanbul, s. 3544). Bu bağlamda, muhakeme hukukuna hâkim olan temel ilkelerden tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan davadan feragat hakkının, iptal davaları bakımından da mutlak bir biçimde kısıtlanması mümkün değildir.
Yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, bir idarî işlemin hukuka aykırılığının yargı kararıyla tespit edilmesinden sonraki bir aşamada, iptal davalarında davadan feragatin hüküm ve sonuç doğurmayacağının kabulü için; dava konusu işlemin salt kişisel yararı değil, kamu yararını ilgilendirmesi ve aynı zamanda davanın kişisel yarar amacıyla açılmamış olması, başka bir anlatımla, kamu menfaati gözetilerek, vatandaşlık, tüketicilik, vergi mükellefliği, hemşehrilik, ikâmet, belli bir gruba mensup olma gibi gerekçelerle dava konusu işlem ile menfaat bağı kurulmuş olması gerekmektedir. Aksi hâlde, idarî işlemlerin birçoğu kamuyu ilgilendiren objektif bir nitelik taşıdığından, bu işlem ile salt özel bir menfaat bağı kurarak iptal davası açmış olanların, davalarından feragat yönündeki iradeleri sonuç doğurmayacaktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekili Av. …tarafından Bodrum Hukuk Mahkemeleri Ön Büro aracılığıyla dosyaya sunulan 22/10/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğinin bildirildiği; uyuşmazlığa ilişkin maddî olaylar ve hukukî süreç incelendiğinde, dava konusu işlemlerin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/12/2016 tarih ve E:2016/4388, K:2016/3337 sayılı kararı uyarınca dayanaksız kaldığı iddia edilerek bakılan davanın açıldığı, anılan yargı kararının davacılar tarafından Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınan mülkiyeti Hazine’ye ait, Muğla ili, Bodrum ilçesi, …, …no.lu parseldeki taşınmazın özelleştirilmesini teminen 12/07/2012 tarihinde yapılan satış ihalesinin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki Dairemizin 27/05/2016 tarih ve E:2012/2572, K:2016/2018 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine verildiği, Dairemizin E:2012/2572 sayılı dosyasına kayıtlı davanın “anılan taşınmaz için …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tapu iptali ve tescil davası açıldığı, taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olması hâlinde üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi adına ihtiyatî tedbir kararı alındığı, ihtiyatî tedbir kararına rağmen ihalenin gerçekleştirilmesinin hukuka aykırı olduğu” yönündeki iddialara yer verilmek suretiyle açıldığı, bu bağlamda, davacıların başından itibaren ihale ve yargı kararının uygulanması süreçlerine ilişkin dava konusu edilen işlemlerle kurmuş oldukları menfaat ilgisini mülkiyet hakkı temelinde bireysel nitelikteki bir yarara dayandırdıkları anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, söz konusu dilekçe uyarınca davacıların feragat talebi hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine,
3. …-TL müdahil yargılama giderlerinin davacılardan alınarak davalılar yanında müdahile verilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince yatırılan maktu karar harcının üçte ikisine tekabül eden …. -TL karar harcının mahsubu sonucu kalan …-TL harcın istemi hâlinde davacılara iadesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir