Danıştay 13. Daire, Esas No: 2017/53, Karar No: 2021/704

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2017/53 E. , 2021/704 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2017/53
    Karar No:2021/704

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Medya Hizmetleri A.Ş.
    (Esi Unvanı: … Televizyon Yayıncılık A.Ş.)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında yayınlanan “…” adlı dizinin 03/11/2014 tarihinde ekrana getirilen bölümünde ve diğer bazı bölümlerde yer alan ifade ve görüntülerin 6112 Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasına aykırı olduğundan bahisle 381.982,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (Üst Kurul) … tarih ve … sayılı toplantısında alınan … sayılı kararın iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; “…” adlı yerli dizinin 03/11/2014 tarihinde yayınlanan bölümünde; saat 21:38:45-21:41:04 saatleri arasında sokak olayları sırasında ortalığın ateşe verildiği, bir yığın polis olay yerinde beklerken sokak ortasında aniden beliren kişilerin eylemcileri kurşun yağmuruna tuttuğu bir çok kişinin öldürüldüğü yaralıların eylemciler tarafından taşındığı ve tam bir kaos ortamı yaratıldığı, 22:18:53-22:19:20 saatleri arasında, suçluyu konuşturmak için kafasının zemine konulduğu ve elinde balta olan kişiyle tehdit edildiği sahnelerin yayınlandığı, 22:20:21-22:21:25 saatleri arasında elinde silah olan adamın önünde diz çöktürdüğü adama benzin dökerek ateşe verdiği, 22:32:17-22:34:25 saatleri arasında sakallı bir adamın önünde diz çöktürdüğü kişinin kafasını kestiği, bu esnada kafasını keserken çıkan seslerin bıçağın havaya kalkışının ve vurulan darbenin sesinin ekrana verildiği, 23:01:07-23:01:47 saatleri arasında ise silahlı ve bombalı saldırı sahnesinde başından ve göğsünden vurulan kişilerin yer aldığının tespit edilmesi dolayısıyla dava konusu Üst Kurul kararıyla, çocukların ekran başında olduğu korumalı saat dilimi içinde yoğun bir şekilde şiddet korku panik görüntülerinin ekrana getirilmesinin sorumlu yayıncılık anlayışı ile bağdaşmayacağı, yayın içeriğinin çocuk ve gençlerin zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verici nitelikte bulunduğu ve 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrası hükmünün tekraren ihlal edildiği gerekçesiyle davacı şirkete idari para cezası verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı,
    Uyuşmazlığın çözümlenmesi, bilimsel ve teknik bilgi sahibi olmayı gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, oluşturulan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; çocuklara özdeşim kurabilecekleri modeller sunma bakımından televizyonun son derece etkili bir araç olduğu, sunulan modellerin olumlu bir nitelik taşıyıp, çocukların sosyal-psikolojik gelişimlerinin sağlıklı gerçekleşmesine yardımcı olabileceği gibi bu etkinin tam tersi bir doğrultuda da olabileceği, televizyonun çocuklara ve gençlere sunduğu rol modellerinin yoğun şiddet uygulaması ve hatta bunlara maruz kalması, çocuklar ve gençler tarafından “böylesi olayların normal, doğal, hatta olması gereken olaylar olduğu” ve zorluklarla karşılaştığında şiddetin bir “problem çözme” yöntemi olabileceği şeklinde yorumlanabileceği, sonuç olarak dava konusu yayında 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” şeklindeki yayın ilkesinin ihlal edildiği yönünde görüş bildirildiği, anılan rapora davacı tarafından itiraz edilmiş ise de bu itiraz yerinde görülmeyerek rapor hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğundan programda 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasının ihlal edildiğinin bilirkişi raporunda yeterli gerekçe ile ortaya konulduğu göz önüne alındığında, davacı şirkete 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasının tekraren ihlal edildiği ve ihlale konu görüntünün iki kez ekrana getirildiği gerekçesiyle idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemenin bilirkişi raporuna karşı haklı itirazları yerinde görmeyerek davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğu, “…” isimli dizinin “7 yaş ve üzeri”, “şiddet ve korku”, “olumsuz örnek oluşturacak davranışlar” akılı işaretleriyle yayımlandığı ve bu sembollerin mevzuata uygun olarak ekrana getirildiği, çocuklar için sakıncalı olduğu ileri sürülen sahnelerin ise 7 yaş ve üzeri çocukların değil, hatta daha sıkı ve dikkatli davranmak suretiyle, sadece 13 yaş ve üzeri çocuk ve gençlerin izleyebileceği 21:30’dan sonraki saatlerde ekrana getirildiği, bilirkişi raporunda gerçek durumu tespit etmekten uzak ifadeler kullanıldığı, her polisiye dizi veya filmde kullanılması olağan olan araç-gereçlerin bile şiddet unsuru olarak sayıldığı ve şiddetle alakalı abartılı yorumlar yapıldığı, bilirkişi raporunda da kabul edildiği üzere; şiddet görüntülerinin dizinin bütünü dikkate alındığında çok az ver tuttuğu ve dikkat çekebilecek bir yoğunluk arz etmediği, bu hâliyle söz konusu sahnelerin çocuk ve gençlerin gelişimine zarar vermesinin muhtemel olmadığı, Mahkemenin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırması gerekirken, itirazların yerinde görülmediğini belirterek davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğu, idari işlemin dayanağı olan uzman raporunda belirtilen sahnelerin, uzman raporunda tasvir edilenden farklı olup raporda ileri sürülen olumsuz etkileri yaratabilecek nitelikte olmadığı, bu sahnelerin hiçbirinde şiddet, kan, ölüm gibi görüntülerin ürperti yaratacak şekilde net olarak ekrana getirilmediği, belirtilen sahnelerde hiç kan görülmediği, sadece bir-iki yerde saliselik süreler içinde görülen kırmızılıkların da fark edilmeyecek biçimde flu olarak ekrana verildiği, yaralanmış insan görüntüsü, can çekişme sahnesi gibi hiçbir unsur da olmadığı, uzman raporunda dizinin 03/11/2014 tarihinde yayımlanan bölümü esas alındığı hâlde, Üst Kurul kararının gerekçesinde dizinin tüm bölümlerinden bahsedilmesinin de hukuka uygun bir yaklaşım olmadığı, Mahkemenin, davalının henüz kesinleşmemiş bulunan daha önceki bir işleminin yerel Mahkemede iptal edilmesini gerekçe göstererek kesinleşmiş bir mahkeme kararı
    varmış gibi değerlendirme yapması ve görülmekte olan davayı bekletici sorun yapmayarak davanın reddine karar vermesinin isabetli olmadığı, ayrıca, sözü edilen tarihte ilgili yayın kuruluşunun başka bir tüzel kişinin mülkiyetinde olduğu, başka bir tüzel kişinin yayınından dolayı cezalandırılmanın hukukla ve hakkaniyetle bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararı hukuka aykırılık açısından değerlendirildiğinde, kanunda ifadesini bulan “hukuka aykırılık”ın, “maddi hukuka aykırılık” olarak kabul edildiği, temyize konu Mahkeme kararında eksik ya da hiç uygulanmamış bir hukuk kuralının mevcut olmadığı, idari yargıda, Danıştay Dava Daireleri ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin kararlarının ancak bu mahkemelerin bir hukuk kuralını yanlış uygulamaları durumunda temyize konu olabildiği, açılan davada karar veren Mahkemece iddia ve savunmalar değerlendirilerek usule ve kanuna uygun olarak davanın reddine karar verildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin reddine,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
    5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir