Danıştay 12. Daire, Esas No: 2021/426, Karar No: 2021/946
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/426 E. , 2021/946 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/426
Karar No : 2021/946
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı / …
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kırşehir ili, Merkez … Camiinde İmam Hatip olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5/1-b maddesinde yer alan ortak niteliği kaybettiğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/b maddesi uyarınca görevinin sona erdirilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; imam hatip olarak görev yapan davacının, sosyal medya hesabından Ö.A. isimli evli bir bayana cinsel içerikli mesajlar gönderdiğinden bahisle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de, davacının iddia olunan cinsel içerikli yazışmaları kendisinin yazdığı yönünde somut bir tespitin ortaya konulamadığı, her ne kadar soruşturma raporunda yazışmaların aynı sosyal medya hesabı üzerinden yapıldığı, profil resminin aynı olduğu belirtilmiş ise de, anılan profil resminin birden fazla kişi tarafından farklı hesaplar için kullanılabileceği, bu nedenle görüştüğü bayanın evli olduğunun davacı tarafından bilindiği ve cinsel içerikli mesajların davacı tarafından gönderildiği hususlarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulamadığı kanaatine varılmakla, davacının 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi uyarınca memurluğunun sona erdirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, bir vatandaş tarafından, davacının, eşi ile … üzerinden sahte isimle hesap açarak müstehcen içerikli mesajlar gönderdiği yolunda şikayette bulunulduğu, konu hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen 16/10/2018 tarihli soruşturma raporu ve ekleri ile alınan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, şikayetçinin eşi ile bir sosyal paylaşım sitesi üzerinden mesajlaştığı, kadının evli olduğunu bilmesine rağmen mesajlaşmaya devam ettiği ve müstehcen mesajlarda gönderdiği, bir din görevlisi olan davacının, itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak niteliği kaybettiği açık olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmişitr.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kendisine isnat edilen fiillerin sübuta ermediği ve dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu belirtilerek temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Danıştay Başkanlık Kurulu’nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı kararı uyarınca Dairemize devredilen dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılması ve davanın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının “Özel şartları” belirleyen (B) bendinin (2) numaralı alt bendinde, “Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak” kuralına yer verilmiş; 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi” hali, Devlet memurluğunu sonra erdiren haller arasında sayılmıştır.
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Personelin nitelikleri” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında, “Başkanlık personelinin 657 sayılı Kanunda ve bu Kanunda yer almayan diğer nitelikleri ile atanmalarında dinî öğrenim şartı arananlara ilişkin ortak nitelikler yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin “Genel şartlar” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Kırşehir İli, Merkez … Camiinde İmam Hatip olarak görev yapan davacının, sosyal medya hesabından Ö.A. isimli evli bir bayana cinsel içerikli mesajlar gönderdiğinden bahisle Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 5/1.b maddesinde yer alan ortak niteliği kaybettiğinden 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi uyarınca memurluğunun sona erdirilmesine karar verilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesinde, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel hayatın gizliliğine dokunulamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. “Özel hayat”, gerek özel hukukta ve gerekse kamu hukukunda kişinin özel yaşam alanına girilmesine ya da müdahale edilmesine ilişkin olarak ilgilinin açık veya zımni rızasının olup olmadığı yönünden hukuka uygunluk denetiminin özünü teşkil etmektedir. Özellikle kişinin bire bir özel (sır) yaşam alanını, gizli tutmak istediği, bir başka kişi ya da kişilerin bilmesini istemediği konuları içermektedir. Kişinin sır alanı, hukukun çok sıkı biçimde koruduğu bir alan olup; dokunulamayan bu alana idari makamlarca doğrudan müdahale edilmesi veya bu alanı sınırlayıcı idari yaptırım kararlarının uygulanması imkanı bulunmamaktadır.
Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “çevresinde bilinir olduğu” ibaresine yer verilmiş olması, atamalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlardaki kişiler için aranan ortak niteliklerin varlığı ya da kaybedip kaybedilmediği noktasında; haklarında yapılan tespitlerin, kişilerin özel hayat sınırları dışında olup olmadığının ve çevresinde bilinir hale gelip gelmediğinin belirlenmesini gerekir kılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta; davacının üzerine atılı bulunan ve soruşturma konusu olan eylemin, özel hayatına ilişkin olduğu, yürütmekte olduğu kamu göreviyle, bir başka ifadeyle mesleki faaliyetiyle ilgisinin olmadığı ve çevresinde bilinir halede gelmediği anlaşıldığından, davacının atanmasında itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinde İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğuna dair ortak nitelik şartını taşımadığından bahisle, ağır idari yaptırım niteliğini haiz olan camii imam hatibi görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediğinden, davanın reddi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.