Danıştay 10. Daire, Esas No: 2020/3717, Karar No: 2021/355
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/3717 E. , 2021/355 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3717
Karar No : 2021/355
DAVACI : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
2- … Bakanlığı
DAVANIN_KONUSU : Davacı Dernek tarafından, üyesi … Ulaştırma Depolama Lojistik İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne … plakalı çekici için düzenlenen ağır kusur dereceli araç muayene raporu ile bu raporun dayanağı olan 07/01/2016 tarih ve 29586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin geçici 3. maddesinin iptali istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın kısmen süre aşımı yönünden reddine, kısmen de ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca tetkik hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı Dernek tarafından, üyesi olan … Ulaştırma Depolama Lojistik İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ticari işlerinde kullandığı … plakalı çekici için … tarih ve … sayılı ağır kusur dereceli araç muayene raporu düzenlenmesi üzerine, bu araç muayene raporu ile birlikte raporun dayanağı Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinin geçici 3. maddesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın, davacı Derneğin üyesi olan şirketin ticari işlerinde kullandığı çekici için düzenlenen ağır kusur dereceli araç muayene raporuna yönelik kısmı bakımından:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (a) bendinde, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır. İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ”Dernekler” başlıklı ikinci bölümünde yer alan 56. maddesinde, dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları olarak tanımlanmış; 58. maddesinde, her derneğin bir tüzüğü olacağı ve bu tüzükte dernek amacının yer alacağı belirtilmiş; 90. maddesinde ise, derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulunacağı hükmüne yer verilmiştir.
5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda da 4721 sayılı Kanun ile aynı yönde düzenlemelere yer verilmek suretiyle, Kanun’un 2. maddesi uyarınca, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplululuğu olarak tanımlanan derneklerin aynı Kanun’un 30. maddesi uyarınca, tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları dışında faaliyette bulunamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, belli amaçlarla kurulmuş dernek, vakıf gibi özel hukuk tüzel kişiliğine sahip sivil toplum örgütlerinin, kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere ve kamu yararını ilgilendiren konularda dava açabileceklerinde kuşku bulunmamaktadır.
Davacı Derneğin Tüzüğünün 4. maddesinde, Derneğin 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun öngördüğü mesleki saygınlık, mesleki yeterlilik ve mali yeterlilik hükümlerine uygun olarak, uluslararası karayolu taşımacılığını Türkiye’de ve uluslararası alanda geliştirme amacıyla kurulduğu belirtilmiştir.
Yukarıda alıntısı yapılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında, derneklerin, üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak maksadıyla ve dernek tüzüğünde yer alan amaç doğrultusunda bu amaca aykırı olmamak kaydıyla faaliyette bulunabilecekleri açıktır.
Davacı Derneğin üyesi … Ulaştırma Depolama Lojistik İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne ait … plakalı çekici için düzenlenen ağır kusur dereceli araç muayene raporu ile adı geçen şirket arasında doğrudan bir menfaat ilişkisi bulunmakla birlikte, yukarıda yer verilen amacı da dikkate alındığında, anılan araç muayene raporu ile davacı Dernek arasında doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir “menfaat” ilgisi kurulmasına olanak olmadığı, dolayısıyla davacı Derneğin, dava konusu araç muayene raporunun iptalini istemekte doğrudan bir menfaati bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Davanın, söz konusu araç muayene raporunun dayanağı olan Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinin geçici 3. maddesine yönelik kısmı bakımından:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ”Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde, ”1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükümleri düzenlenmiş; 14. maddesinin üçüncü fıkrasında dilekçelerin, a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde de, 14. maddenin 3/e bendine göre süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliği 12/01/2012 tarih ve 28171 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış; “Yürürlük” başlıklı 23. maddesinde, Yönetmeliğin geçici 3. maddesinin 01/01/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiş iken, 27/11/2013 tarih ve 28834 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile söz konusu geçici 3. maddenin 30/06/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği hükmüne yer verilmiş; 07/01/2016 tarih ve 29586 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle, anılan maddenin birinci fıkrası, “(1) Yurt içinde taşımacılık yapan ve takograf kullanması zorunlu olan 1996 model ve sonrası araçlarda kullanılan analog veya elektronik takograf cihazlarının, aşağıda belirtilen sürelerde dijital takograf ile değiştirilmesi zorunludur:
a) 1996-1998 model araçlar, 30/6/2016 tarihine kadar.
b) 1999-2001 model araçlar, 31/12/2016 tarihine kadar.
c) 2002-2004 model araçlar, 31/12/2017 tarihine kadar.
ç) 2005-2007 model araçlar, 31/12/2018 tarihine kadar.
d) 2008 ve sonrası model araçlar, 31/12/2019 tarihine kadar.” şeklinde değiştirilmiştir.
Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacı Dernek tarafından, üyesi olan … Ulaştırma Depolama Lojistik İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ticari işlerinde kullandığı … plakalı (2005 model) çekici için … tarih ve… sayılı ağır kusur dereceli araç muayene raporu düzenlenmesi üzerine, bu araç muayene raporu ile birlikte raporun dayanağı Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinin geçici 3. maddesinin iptali istemiyle 03/01/2020 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, iptali istenen Yönetmelik maddesinin, 12/01/2012 tarih ve 28171 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, 30/06/2014 tarihinden itibaren de yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girmesinden de yaklaşık 6 yıl sonra dava konusu edildiği, davacı Derneğin doğrudan menfaatini ilgilendirmeyen araç muayene raporunun davacı Dernek bakımından uygulama işlemi niteliğinde olmadığı, geçmiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesindeki sürelere ilişkin düzenleme karşısında, bakılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Sonuç olarak, davanın, davacı Derneğin üyesi olan şirketin ticari işlerinde kullandığı çekici için düzenlenen ağır kusur dereceli araç muayene raporuna yönelik kısmının ehliyet yönünden reddi, Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinin geçici 3. maddesine yönelik kısmının süre aşımı yönünden reddi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın, davacı Derneğin üyesi olan şirketin ticari işlerinde kullandığı çekici için düzenlenen ağır kusur dereceli araç muayene raporuna yönelik kısmının EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE, Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinin geçici 3. maddesine yönelik kısmının SÜRE AŞIMI YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Aşağıda dökümü yapılan … TL
yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Posta gideri avansından artan tutarn kararın kesinleşmesinden sonra, kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının ise istemi halinde davacıya iadesine,
4. Bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 09/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.