Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/8555, Karar No: 2021/3

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/8555 E. , 2021/3 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/8555
    Karar No : 2021/3

    TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …
    2- … Sulama Birliği
    (Eski Unvan: … Sulama Birliği)
    VEKİLİ : Av. …
    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    3- …
    4- …
    5- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar yakını …’ın 18/08/2008 tarihinde Mersin ili, Mezitli ilçesindeki Kandak sulama kanalına düşerek vefat etmesi olayında, davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık olarak; ölenin babası … için 1.598,35 TL (18/12/2018 tarihli dilekçeyle miktar artırımında bulunarak 22.430,23 TL), annesi … için 5.861,46 TL (miktar artırımı sonrası 38.216,95 TL) maddi tazminat ile toplam 17.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca verilen 03/03/2015 tarih ve E:2010/13810, K:2015/829 sayılı bozma kararına uyularak, davanın kabulü ile davacılardan … için 22.430,23 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, … için 38.216,95 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, … için 3.000,00 TL, … ve … için ayrı ayrı 2.000,00 TL manevi tazminatın 24.459,81 TL’lik kısmının idarelere başvuru tarihi olan 13/10/2008 tarihinden itibaren, geriye kalan 53.187,37 TL’lik kısmının ise ıslah dilekçesinin kayıt tarihi olan 18/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI :
    Davacılar tarafından, olayın meydana geldiği kanalın sifon çıkış yerinin olay tarihinde Yenişehir Belediyesi sınırları içinde olup meskun mahal olduğu değerlendirilmeden karar verildiği, ayrıca maddi tazminat miktarının düşük hesaplandığı belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, olayın meydana geldiği sulama kanalının 1984 yılında işletmeye açıldığı ve işletmeye açıldığı tarihte söz konusu sahanın meskun mahal değil kırsal tarım arazisi olduğu, sonrasında çarpık kentleşme nedeniyle kanal güzergahının yerleşim alanı içinde kaldığı, sorumluluğun mevcut sahayı meskun mahal haline getiren imar ve iskana açan Belediye Başkanlığına ait olduğu, ayrıca söz konusu sulama kanalının işletme bakım-onarım sorumluluğunun 1995 yılında … Sulama Birliğine devredildiği, dolayısıyla anılan Sulama Birliğinin sorumlu olduğu, öte yandan ölen kişi 3. kişilerin kusurlu davranışları sonucu vefat ettiğinden idarelerine yüklenecek kusur bulunmadığı, Genel Müdürlüklerinin harçtan muaf olduğu bu sebeple mahkeme harçlarından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
    Davalı … Sulama Birliği (… Sulama Birliği) tarafından, dava dilekçesine karşı süresinde savunma dilekçesi vermiş olmalarına rağmen Mahkemece savunmanın süresinde verilmediği şeklinde yazıldığı belirtildikten sonra Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda bilirkişilerce Birliklerine herhangi bir kusur atfedilmediği halde Mahkemece kusurlu olarak değerlendirildikleri, ayrıca Birliklerinin söz konusu kanalın bakım, onarım ve işletimini devraldığı, sulama kanalı üzerinde mevcut yapı ve projesi dışında insiyatif alarak değişiklik yapmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında, sorumluluğun Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde olduğu, öte yandan davacılara 2/8 oranında kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı … Sulama Birliği (… Sulama Birliği) tarafından, davacıların temyiz isteminin reddi ile temyiz dilekçesinde ileri sürmüş oldukları hususlar dikkate alınarak İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği, davacılar tarafından davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmakta olup, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Sekizinci ve Onuncu Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, dava dosyasının tekemmül ettiği görülerek, davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Aynı Kanun’un 50. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştay’ın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükmüne yer verilmektedir.
    Temyizen incelenen kararda, İdare Mahkemesince bozma kararında belirtilen esaslara uyulduğu anlaşılmış olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Davanın kabulü yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
    3. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi hâlinde davalı … Sulama Birliği’ne (… Sulama Birliği) iadesine,
    4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/01/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    (X)-KARŞI OY :
    Dava; davacıların çocukları ve kardeşleri …’ın 18/08/2008 tarihinde Mersin ili, Mezitli ilçesinde bulunan, Kandak sulama kanalna düşerek vefat etmesi olayında, davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık olarak; ölenin babası … için 1.598,35 TL (18/12/2018 tarihli dilekçeyle miktar artırımında bulunularak 22.430,23 TL), annesi … için 5.861,46 TL (miktar artırımı sonrası 38.216,95 TL) maddi tazminat ile toplam 17.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdarenin tazmin sorumluluğundan söz edilebilmesi için, ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilecek bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle; zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir.
    Bununla birlikte; zararın meydana gelmesinde birden çok sebep bulunması halinde sebeplerden birinin tek başına zarar sonucu doğurmaya elverişli olup olmadığı önem taşımaktadır. Zararı doğuran başka bir sebep nedeniyle idarenin işlem veya eylemiyle zarar arasındaki nedensellik bağının kesilmesi durumunda idarenin sorumluluğu ortadan kalkacaktır.
    Öte yandan zararın oluşmasında, artmasında veya önlenmemesinde idareyle birlikte zarara uğrayanın ya da üçüncü kişinin kusuru varsa, kusurun ağırlığına göre, idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
    Uyuşmazlıkta, müteveffanın yüzmek için Mersin ili, Mezitli ilçesindeki Kandak sulama kanalına gittiği ve sulama kanalına kendisi düşmeyip, arkadaşının (3.kişinin) itmesi neticesinde düşerek vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte; temyize konu kararda olayda kusuru bulunduğu anlaşılan 3. kişinin eylemi yönünden, idarenin işlem veya eylemi ile zarar arasındaki nedensellik bağını etkileyip etkilemediği ve müterafik kusur olarak idarenin sorumluluğunu azaltıp azaltmayacağı yönünden bir inceleme yapılmadığı görülmekte olup, tazmin sorumluluğu açısından açıklanan yönleriyle 3. kişinin kusurunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Ayrıca, davacılar yakınının olay tarihi itibarıyla dokuz (9) yaşında olduğu dikkate alındığında; olayın meydana gelmesinde gözetim ve denetim sorumluluğunu gereğince yerine getirmeyen anne ve babanın da %50 oranında kusuru bulunduğundan, anne ve babanın 2/8 oranında kusurlu olduğundan hareketle hesaplanan tazminat miktarı yerinde görülmemiştir.
    Bu haliyle, yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda yeniden belirlenecek kusur oranları dikkate alınarak hükmedilecek tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken belirtilen hususlara riayet edilmeksizin davanın kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, davalıların temyiz istemlerinin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

    (XX)-KARŞI OY:
    Dava; mülkiyeti Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne, işletmesi … Sulama Birliğine ait olup, Yenişehir Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde yer alan Mersin ili, Yakaköy/Mezitli Kandak Sulama kanalının bakım ve onarımı için kullanılan ve çıkmaz yolla Efrenk deresinde biten yerde bulunan sifon çıkış yerinde 18/08/2008 tarihinde davacıların çocukları ve kardeşleri olan 16/05/1999 doğumlu …’ın düşerek vefat etmesi olayında, davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık olarak; ölenin babası … için 1.598,35 TL (18/12/2018 tarihli dilekçeyle miktar artırımında bulunularak 22.430,23 TL), annesi … için 5.861,46 TL (miktar artırımı sonrası 38.216,95 TL) maddi tazminat ile toplam 17.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
    5393 sayılı Belediye Kanunu’nun Belediyenin yetkileri ve imtiyazları başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmek.” hükmü yer almaktadır.
    Uyuşmazlıkta; kusur oranlarının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda sulama kanalının bulunduğu yerin meskun mahal sınırları içerisinde yer aldığına ilişkin tespite yer verilmesine rağmen, Mahkemece Yenişehir Belediye Başkanlığı’nın dava konusu olayda hizmet kusuru bulunmadığından hareketle anılan Belediye hasım mevkinden çıkarılarak hüküm kurulduğu görülmekle birlikte; dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporu uyarınca meskun mahal içinde kaldığı anlaşılan kanal etrafında üçüncü şahısların zarar görmemesi için zararı önleyici ve zarardan koruyucu tedbirleri almaması nedeniyle DSİ Genel Müdürlüğü ve… Sulama Birliği’nin (… Sulama Birliği) yanında Yenişehir Belediye Başkanlığı’nın da hizmet kusurunun bulunduğu açıktır.
    Bu durumda Yenişehir Belediye Başkanlığı da hasım mevkine alındıktan ve söz konusu Belediye Başkanlığının olayın meydana gelmesindeki kusur oranı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, davacılar yakınının olay tarihi itibarıyla dokuz (9) yaşında olduğu dikkate alındığında; olayın meydana gelmesinde gözetim ve denetim sorumluluğunu gereğince yerine getirmeyen anne ve babanın da %50 oranında kusuru bulunduğundan, anne ve babanın 2/8 oranında kusurlu olduğundan hareketle hesaplanan tazminat miktarında hukuki isabet görülmemiştir.
    Bu haliyle, yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Yenişehir Belediye Başkanlığı da hasım mevkine alındıktan sonra yeniden belirlenecek kusur oranları dikkate alınarak hükmedilecek tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken belirtilen hususlara riayet edilmeksizin davanın kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, tarafların temyiz istemlerinin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir