Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/6825, Karar No: 2021/5962
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/6825 E. , 2021/5962 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6825
Karar No: 2021/5962
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı / …
(Mülga …Kurumu)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava açıldıktan sonra vefat eden …’in 06/08/2007 tarihinde başvurduğu …. Yıl Devlet Hastanesinde, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmaması nedeniyle akciğerindeki lezyonun zamanında fark edilmemesi sonucu uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık toplam 10.000,00 TL maddi, 130.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvurulan 27/07/2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince; olayla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda, dosya içinde bulunan 06/08/2007 tarihli filme ait raporda pulmoner nodül tarif edilmemiş olması nedeniyle tanı eksikliği bulunduğu ve söz konusu tomografi filmini değerlendiren radyoloji uzmanının kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiğinden, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, bununla birlikte maddi zararın somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile … için 50.000,00 TL, diğer davacıların her biri için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın, idareye başvurulan 27/07/2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; bilirkişi raporlarının bağlayıcı olmadığı, olayda ağır hizmet kusurunun bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Müteveffa … 06/08/2007 tarihinde Adıyaman 82. Yıl Devlet Devlet Hastanesine akciğerinde sorun olduğu şüphesiyle başvurmuş, göğüs hastalıkları uzmanı tarafından yapılan muayenede spesifik bir şikayet tespit edilmemesine rağmen net bir sonuca varılması adına toraks tomografisi istenmiş, 09/08/2007 tarihinde radyoloji uzmanınca hazırlanan raporun sonuç kısmında “normal sınırlarda toraks BT” ibaresine yer verilmiş, daha sonra 05/05/2009 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle …’in aynı hastanenin acil servisine müracaat etmesi üzerine yapılan tetkikler esnasında akciğerde lezyondan şüphelenilmiş ve 11/05/2009 tarihli toraks BT incelemesinde 4 cm boyutunda lezyon saptanmış, akciğer kanseri tanısı konularak davacı …’in tedavisine başlanmıştır.
Teşhisin zamanında gerçekleştirilmediği iddiasıyla, davalı idareye maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
Davacı …, dava açıldıktan sonra, fakat Mahkemece karar verilmeden önce 02/04/2012 tarihinde vefat etmiştir.
Mahkemece olayda idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun …tarih ve …karar numaralı raporunda; “Adıyaman 82. Yıl Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. ……’un hastayı muayene ettiği, geliş sebebine uygun olarak PA akciğer grafisi ve sonrasında toraks tomografisi tetkikinin yapılmasını sağladığı, gelen toraks BT raporuna göre hastayı bilgilendirdiği dikkate alındığında Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. …’a kusur atfedilemeyeceği, Adıyaman 82. Yıl Devlet Hastanesinin 09/08/2007 tarihli, Radyoloji Uzmanı Dr. … imzalı toraks BT tetkiki raporunda; ‘Sonuç: Normal sınırlarda toraks BT’ şeklinde tarif edilmiş olmakla birlikte, aynı BT filmlerinin Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu üyesi Radyoloji Uzmanı Dr. … tarafından yapılan incelemede, 06/08/2007 tarihli toraks BT incelemesine ait grafi asıllarının değerlendirilmesinde, daha önce fotokopi görüntülerde net olarak değerlendirilemeyen dansite artımının sağ akciğer orta lopda 1 cm çapında yuvarlak spiküler konturlu pulmoner nodül ile uyumlu olduğunun görüldüğü tespit edilmiş olduğundan; mevcut dosya içinde bulunan filme ait raporda bu bulgunun tarif edilmemiş olması nedeniyle tanı eksikliği bulunduğu ve söz konusu BT filmini değerlendiren Radyoloji Uzmanı Dr. …’ın kusurlu olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece anılan rapor doğrultusunda idarenin hizmet kusuru bulunduğu tespit edilmekle birlikte, maddi zararın somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından resen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
Öte yandan; 2577 sayılı Kanun’un “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.”; 2. fıkrasında, “Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.
” hükmü yer almaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8. maddesinde, her insanın hak (medeni haklardan yararlanma) ehliyetine sahip olduğu; 10. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil (medeni hakları kullanma) ehliyetinin bulunduğu; 28. maddesinde, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona ereceği; 599. maddesinde ise, mirasçıların, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanacakları
kural altına alınmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal olunur.” hükmünden kastedilen, münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, dava açılmakla mamelekî niteliğe dönüşen haklar da, ölenin malvarlığının bir bölümünü oluşturacağından, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Ayrıca, 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle ehliyet yönünden atıf yapılan 6100 sayılı Kanun’un 50. maddesinde, “Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.”; 51. maddesinde ise, “Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.” kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacılar tarafından, zamanında tanı konulamaması suretiyle sağlık hizmetinin kusurlu yürütüldüğü iddiasıyla davalı idare aleyhine açılan işbu tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda, idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde, davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği dikkate alındığında, bu kişilerin menfaatlerinin bakılan davanın sonucundan etkileneceği açıktır.
Bu nedenle, yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların uyuşmazlık bakımından oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece esas hakkında karar verilmeden önce dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın resen ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan; Mahkemece, dava açıldıktan sonra, fakat karar verilmeden önce vefat eden “…”in adına davacılar arasında yer verilerek hakkında hüküm kurulduğu görülmekte ise de; karar tarihi itibarıyla Türk Medeni Kanunu uyarınca hak (taraf) ve fiil (dava) ehliyetini haiz olmayan adı geçen hakkında karar verilemeyeceği açıktır.
Bununla birlikte, davanın, dava açılırken hayatta bulunan … adına talep edilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik kısmı hakkında, yalnız öleni ilgilendirmemesi ve müteveffanın yasal mirasçıları olan diğer davacıların 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi kapsamında davaya devam iradelerini 04/06/2012 havale tarihli dilekçeyle ortaya koyması karşısında, bu davacılar adına devam edilerek (mirasları payları oranına göre) hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu itibarla, temyize konu kararın anılan kısmında usul hükümlerine uygunluk bulunmamakta olup, temyize konu kararda belirtilen yönden de hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu …. İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.