Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/5085, Karar No: 2021/383
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/5085 E. , 2021/383 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5085
Karar No : 2021/383
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının Tunceli ili, Hozat ilçesi, … köyünden terör olayları nedeniyle 1994’te göç ettiği ve hala köye dönüş yapamadığından bahisle malvarlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararlarının (2001-2013 yılları arasındaki) 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; (davanın açıldığı tarih itibarıyla yetkili bulunan) … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 28/09/2017 tarih ve E:2014/7465, K:2017/4954 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak; 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden öncesine ait olmakla birlikte halen devam eden zararlar açısından ve 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden Kanun’un geçici 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda başvuru süresini uzatan 5666 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 30/05/2007 tarihine kadarki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden başvuru süresinin en son 30/05/2008 tarihine kadar uzatıldığı, ancak 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğünden önce boşaltılan yerleşim yerinin halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle mal varlığına ulaşılamadığı iddiasıyla 5233 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında yapılan başvurularda, kişilerin her yıl başvuru yapmasını ve sonucuna göre dava açmasını beklemenin hak arama özgürlüğünü kısıtlayacağı ve yargılamanın mümkün olan süratte ve az masrafla sonuçlandırılması ilkesine aykırı olacağından bunun yerine başvuru tarihinden geriye doğru (30/05/2007 tarihine kadar) bir değerlendirme yapılması gerektiği, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin içtihatlarına göre, yerleşim yerlerinin boş olup olmadıklarının belirlenmesi amacıyla bazı kıstasların belirlendiği, bu kıstaslara göre, nüfus verileri, seçim yapılıp yapılmadığı, sandık kurulu oluşturulup oluşturulmadığı, varsa okulun kapalı olup olmadığı, din görevlisi bulunup bulunmadığı, adli veya askeri mercilere intikal eden olayların olup olmadığının tespitinin yapılması gerektiği, yerleşim yerinin Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği, tüm bunların dosya kapsamında ortaya konulamadığı, bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan ve belirtilen kriterler çerçevesinde yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu zımnen ret işleminin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 30/05/2008 tarihinden sonra başvuruda bulunanların zararlarının karşılanabilmesi için başvuru sahiplerinin mal varlıklarına ulaşmalarının idarece engellenmesinin gerektiği, böyle bir engelleme veya yasaklamanın bulunmadığı, kendi istekleriyle köye dönmeyen vatandaşların taleplerinin 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının mal varlığına ilişkin olarak uğradığını ileri sürdüğü zararlarının tazmini amacıyla yaptığı başvurunun, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 6. maddesi kapsamında değerlendirilerek, varsa zararlarının mükerrer ödemeye yol açılmadan ve başvuru tarihinden geriye doğru 1 yılı kapsayacak şekilde ödenmesi, geriye doğru 1 yılı aşan tazminat isteminin ise 6. maddede belirlenen süre içinde idari başvuru yapılmayan dönem olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, kararın gerekçe değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Tunceli ili, Hozat ilçesi, … köyünde ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle 1994’te göç ettiği ve hala köyüne dönüş yapamadığından bahisle yerleşim biriminin halen boş olduğu ve mal varlığına ulaşamadığı, davalı idarece konuyla ilgili olarak herhangi bir araştırma yapılmadığı ileri sürülerek 2001-2013 yılları arasında oluşan zararlarının karşılanması istemiyle yapılan başvurunun davalı idare tarafından zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş, aynı Kanun’un “Başvurunun süresi, şekli, incelenmesi ve sonuçlandırılması” başlıklı 6. maddesinde, “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiştir. 7. maddesinde ise, hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun incelendiğinde, terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini bakımından iki ayrı başvuru süresinin düzenlendiği görülmektedir.
1) 5233 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde, 19/07/1987 tarihi ile Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihi arasındaki döneme ilişkin zararlar bakımından, Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvuru yapılması öngörülmüştür. Anılan maddede belirtilen bir yıllık süre içinde müracaat edemeyen hak sahiplerinin mağduriyetlerinin önlemesi ve söz konusu zararların sulh yolu ile karşılanması amacıyla; 03/01/2006 tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/12/2005 tarih ve 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi ve 5233 sayılı Kanuna, 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5666 sayılı Kanunla eklenen geçici 4. maddesi ile Kanun kapsamındaki zararların ödenmesi istemiyle idareye yapılacak başvuru süreleri uzatılmıştır. Sözü edilen yasal düzenlemelere göre, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihi arasındaki dönemde terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların karşılanması istemiyle en geç 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2) 5233 sayılı Kanun’un 6. maddesinde, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararların karşılanması istemiyle, zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün ve her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde idareye başvurulabileceği, bu sürelerden sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararlar bakımından Kanun’un 6. maddesinde belirlenen süreler içinde, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihleri arasında meydana gelen zararlar bakımından ise 5233 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinde öngörülen süre içinde idareye başvurulabileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin, anılan köyde güvenlik ortamının sağlanıp sağlanmadığı, ikamet etmek isteyen kişiler için terör ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlerden kaynaklı güvenliği tehdit eden olay ve durumların yaşanıp yaşanmadığı, davacı ve diğer köy sakinlerinin KDRP kapsamında başvuruları olup olmadığı, varsa idare tarafından ne tür işlemler yapıldığı, köyün yerleşime uygun hale getirilmesi amacıyla herhangi bir proje başlatılıp başlatılmadığı, köyde yol, su, elektrik gibi olmadığında yaşanılması neredeyse imkansız olan hizmetlerin sunulup sunulmadığı, davacının köye dönmemesinin dönme iradesinin olmayışından mı, yoksa söz konusu köyde güvenliğin sağlanmaması, köyün yerleşime uygun halde olmamasından mı kaynaklandığı hususlarının tereddüte yer vermeyecek şekilde dosya kapsamında ortaya konulamadığı, açıklanan hususların açıklığa kavuşturulmadan ve belirlenen kriterler çerçevesinde yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle … İdare Mahkemesinin davanın reddine yönelik kararının bozulduğu, bozmaya uyularak verilen temyize konu … İdare Mahkemesi tarafından, yukarıda açıklanan bozma gerekçeleri doğrultusunda zımnen ret işleminin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacının 21/05/2013 tarihli başvurusunun, yukarıda açıklanan mevzuat ve Dairemiz içtihatları çerçevesinde, Kanun’un 6. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olduğunun kabul edilerek, başvuru hakkında 21/05/2013 ile 21/05/2012 arası bir yıllık dönemle sınırlı olmak üzere ve bozma gerekçeleri doğrultusunda davalı idare tarafından gerekli araştırmanın yapıldıktan sonra, davacının varsa zararlarının mükerrer ödemeye neden olunmayacak şekilde karşılanması, 21/05/2012 ile 2001 yılları arası dönemin ise Kanun’un 6. maddesinde öngörülen süre içinde idari başvuru yapılmayan dönem olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle onanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3.2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.