Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/1541, Karar No: 2021/961

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/1541 E. , 2021/961 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No: 2019/1541
    Karar No: 2021/961

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, Şırnak ili, … ilçesi, … köyünde (… Mah.) ikamet edilmekte iken terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle yerleşim yerinin terk edilmek zorunda kalındığı, mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan ilk başvuru üzerine Şırnak Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonunun … numaralı dosyasında mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklı zararların karşılandığı, ancak bu başvurudan sonra da mal varlığına ulaşılamadığı, köyün hala boş olduğu, devam eden zararların bulunduğu iddiasıyla 30/05/2007 tarihinden sonraki zararların tazmini için 12/02/2015 tarihinde ikinci kez Komisyona yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Mahkemenin E:… sayılı dava dosyasında yapılan 07/01/2016 tarihli ara kararına istinaden sunulan… Jandarma Komutanlığının 20/01/2016 tarihli yazıları eki tutanakta özetle, Şırnak ili, … İlçesi, … Köyü, … mezrasının 30/05/2007-29/01/2015 (tutanakta 30/05/2007-12/02/2015 yazılıdır) tarihleri arasında yerleşime açık olduğu ve ikamet eden kişilerin bulunduğu (tutanakta ikamet eden kişilerin olmadığı yazılıdır), köye dönüş projesi kapsamında yerleşime açıldığı, … Mezrasının (tutanağın tamamında … Mahallesi yazılıdır) girişe yasak bölge ilan edilmediği, ulaşımın mümkün olduğu, köyde ikamet etmek isteyenlerin güvenliklerinin sağlanabildiğinin belirtildiği; bu durumda, anılan yazının ve diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, söz konusu köy/mezranın yerleşim açısından güvenli bir yer olduğu, … mezrasının 30/05/2007-29/01/2015 tarihleri arasında köye dönüş projesi kapsamında yerleşime açıldığı, yerleşen kişilerin bulunduğu, anılan mezranın girişe yasak bölge ilan edilmediği, köyün yerleşime açıldığı, köye ulaşımın mümkün olduğunun belirtildiği anlaşıldığından, davacının … Köyü, … Mahallesinde bulunan mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanabilmesine hukuken olanak, davacı başvurusunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Jandarmadan gelen tutanakta, Mahkeme kararında yer aldığının aksine, köy yerleşime açık ise de 30/05/2007-12/02/2015 tarihleri arasında yerleşim yerinde ikamet eden kimselerin olmadığının yer aldığı, dolayısıyla redde gerekçe gösterilen tutanağın ya sehven yanlış değerlendirildiği ya da belirtilen hususun göz ardı edildiği, kaldı ki bahse konu tutanak eksik görülmüş olacak ki Mahkemenin …, …, …, …., … ve … esasına kayıtlı dosyalarda karar verilmediği ve 14/03/2016 tarihinde yeniden tutanak düzenlenmesi için talepte bulunulduğu, eksiklikleri dile getirmeleri ve beklenen Jandarma yazılarından sonra karar verilmesini talep etmelerine rağmen Mahkemenin davanın reddine karar verdiği; … köyünden bir vatandaşın … Karakol Komutanlığına yapmış olduğu başvuru neticesinde karakol komutanı ve köy muhtarının imzasının bulunduğu tutanakta 30/05/2007-12/02/2015 tarihleri arasında köyde ikamet eden kimselerin olmadığı, köylülerin mal varlıklarına ulaşamadığı, köyde tarımsal faaliyetin olmadığı ve köylülerin tarlalarını ekip ürünlerini alamadığının yer aldığı, tarımsal faaliyetin süreklilik arz ettiği bu bakımdan sonradan değişen Jandarma yazısında, köye gitmek isteyenlerin güvenliklerinin sağlanabildiği belirtilmişse de, her gün sabahtan akşama kadar yapılacak tarımsal faaliyetin Jandarma eşliğinde devam ettirilebilmesinin imkansız olduğu, köyde yerleşim biriminin bulunmaması nedeniyle ulaşımın mümkün olmadığı iddia edilerek, Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davacı temyiz dilekçesine ek beyanında ise; duruşmaları sonradan yapılan aynı köye ilişkin, kapsamında aynı tutanak ve eklerin bulunduğu, esas numaraları verilen dosyalarda Mahkemenin iptal kararı verdiği ve bu kararların davalı idare tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği, Mahkemenin sehven yaptığı hatanın farkına vardığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Şırnak ili, … ilçesi, … köyünde (… Mah.) ikamet edilmekte iken terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle yerleşim yerinin terk edilmek zorunda kalındığı, mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan ilk başvuru üzerine Şırnak Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonunun … numaralı dosyasında mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklı zararların karşılandığı, ancak bu başvurudan sonra da mal varlığına ulaşılamadığı, köyün hala boş olduğu, devam eden zararların bulunduğu iddiasıyla 30/05/2007 tarihinden sonraki zararların tazmini için 12/02/2015 tarihinde ikinci kez Komisyona yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; 7. maddesinde ise, hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğranılan bir zarardan söz edebilmek için, yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması gerekmektedir. Çünkü yerleşim yerinin kısmen boşalmış/boşaltılmış olması durumunda o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Böyle bir durumda da kişinin her zaman mal varlığına ulaşabileceği açık olduğundan, 5233 sayılı Kanun kapsamında artık uğranılan bir zarardan söz edilemeyeceği tabiidir.
    Anılan Kanun hükümlerine göre, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının güvenlik kaygısı nedeniyle yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın da idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte, bir yerleşim yeri kısmen boşalmış veya hiç boşalmamış olsa bile, kişinin kendisine veya ailesine yönelik bir terör saldırısı meydana gelmişse ya da ciddi, somut ve açık bir tehdit varsa ve bu nedenle de yerleşim yeri terk edilerek mal varlığına ulaşılamamışsa, bu şekilde oluşan zararın da 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi hakkaniyet gereğidir. Zira bu durumda, bir yörede genel olarak meydana gelen terör olaylarından kaynaklanmakla birlikte, etkisi kişiden kişiye değişen, subjektif bir güvenlik kaygısından değil, belli bir kişiye yönelik somut bir tehdidin varlığından bahsetmek mümkündür. Bu durumda olan kişilerin objektif güvenlik kaygısı dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk etikleri ileri sürülemez. Aynı şekilde yerleşik Danıştay içtihatlarında, bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle, bu yerde sadece köy korucuları ve bunların ailelerinin kaldığı, diğer köy halkının ise yerleşim yerini terk ettiği durumlarda, kısmen boşalan yerleşim yerini terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığı kabul edilmekte ve bu nedenden dolayı mal varlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararların 5233 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde idarece karşılanması gerektiğine karar verilmektedir.
    Güvenlik kaygısı nedeniyle ikamet ettiği yerleşim yerini terk etmek zorunda kalan kişilerin; söz konusu kaygının ortadan kaldırıldığı, yerleşim yerine dönebilme imkânının sağlandığı durumlarda; mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı zararlarının tazmini olanağının ortadan kalktığı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Kişinin yerleşim yerine dönme iradesini ortaya koyduğu; ancak bu yönde yetkili organlardan olumsuz bir cevap alındığı durumlarda veya idare yetkililerince herhangi bir cevap verilmeyerek ya da verilen cevabın aksini gösterir şekilde yerleşim yerinde devam ettiği belirtilen olay veya durumların tespiti halinde de terör ve terör faaliyeti nedeniyle güvenlik kaygısının halen devam ettiği ve kişinin söz konusu yerleşim alanında bulunan mal varlığı açısından zararının süregeldiği açıktır.
    Başvuru tarihi itibarıyla halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle gidilemediği belirtilen yerleşim yerleriyle igili olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan tazminat başvurularında öncelikle bu yerlerin Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    Bu yerler KDRP kapsamına alınmış ise; bu kapsamda idarenin yerleşim yerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, yaşam için yerleşilebilir bir alan oluşturup oluşturmadığı, güvenlik kaygısının asgari düzeye indirilip indirilmediğinin belirlenmesi zararların tazmininin temini açısından önemlidir.
    Bu bağlamda dosyanın, Dairemizin E:2019/1551 sayılı (Mahkemenin E:… sayılı) ve E:2019/1554 sayılı dosyaları ile birlikte incelenmesinden; her ne kadar Mahkemece Şırnak İl Jandarma Komutanlığının 20/01/2016 tarihli yazısı eki olan 15/12/2015 tarihli Jandarma tarafından tutulan içeriği yukarıda mahkeme kararında belirtilen tutanağa dayanılmışsa da bu tutanak, 03/05/2016 tarihli … köyü muhtarı … ile birlikte tutulan Jandarma tutanağı ve 15/04/2016 tarihli … köyü muhtarı …’ün mühürlü imzasını içeren ve beyanı niteliğindeki ”30/05/2007- 12/02/2015 tarihleri arasında … köyü … Mahallesinde ikamet eden kimsenin olmadığının, köylülerin tarlaları üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmadıklarının, … Mahallesinde ev yapmadıklarının, köylülerin … Mahallesinde tarımsal faaliyette bulunmadıklarının, tarlalarını ekip ürün almadıklarının” belirtildiği belgelerle birlikte değerlendirildiğinde, Şırnak ili, …. ilçesi, … köyü, … Mahallesinin halen terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle boş olup olmadığı, bu yerleşim yerlerindeki mal varlığına ulaşılıp ulaşılamadığı, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında davalı idarece yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği konusunda tek başına yeterli düzeyde bir araştırma içermediği; öte yandan, temyize ek beyan dilekçesinde ileri sürülen iptal kararları verildiği yönündeki iddianın UYAP sistemi üzerinden incelenmesinden, … köyü, … Mahallesi ile ilgili olup incelemeye konu dava dosyası ile benzer mahiyette oldukları Mahkeme kararlarından anlaşılan, Mardin İdare Mahkemesinin …, …, …, …, …, … sayılı esasına kayıtlı dosyalarda Mahkemece, yukarıda bahsedilen tutanakların çelişkili olduklarından bahisle, anılan yerleşim yerlerinin terör olayları sebebiyle boşalan/boşaltılan yerlerden olup olmadığının tereddüte mahal vermeyecek şekilde araştırılması suretiyle bir değerlendirme yapılması gerektiği, davalının bu yönde bir araştırma yapmadığı, bu halde eksik araştırmaya dayalı tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle verilen iptal kararlarının davalı idare tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği ve Şırnak Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonundan, Dairemizin E:2019/1554 sayılı dosyasında, 10/12/2019 tarihli ara kararla anılan iptal kararları üzerine yapılan iş ve işlemler ve toplanan belgeler istenilmişse de, davalı idarece cevap verilmediği görülmekle; incelemeye konu uyuşmazlıkta, anılan yerleşim yerinin, zarara uğranıldığı ileri sürülen dönemde, terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle halen mal varlığına ulaşılamayan yerlerden olup olmadığının tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmasından sonra bir karar verilmesi gerektiğinden davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2.… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir