Danıştay 10. Daire, Esas No: 2017/1277, Karar No: 2022/402

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/1277 E. , 2022/402 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/1277
Karar No : 2022/402

DAVACI : …
DAVALILAR : 1- …
2- .. Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU : 21/01/2017 tarih ve 29955 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bazı ovaların “büyük ova koruma alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 12/12/2016 tarih ve 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararının; davacının maliki olduğu Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan, … ada, 4..9 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından; taşınmazının … onay tarihli, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı kapsamına alındığı, taşınmazı ile aynı nitelikte olan çevredeki taşınmazların imara açıldığı ve konut alanı olarak kullanıldığı, bu nedenle taşınmazının büyük ova sınırına dahil edilmesinin mağduriyetine sebep olduğu, taşınmazında tarım ve hayvancılık yapılmasının çevresini olumsuz etkilediği, taşınmazının büyük ova kapsamına alınmasının imar planlarına ilişkin mevzuat hükümleriyle çeliştiği ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından; usule ilişkin olarak, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlal etmediği, esasa ilişkin olarak, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının 5403 sayılı Kanun’un 14. maddesi çerçevesinde, tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovaların korunması amacıyla tesis edildiği, uyuşmazlık konusu taşınmazın 23/12/2016 onay tarihli, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı içerisinde kaldığı belirtilmekteyse de, bu plana itiraz ettikleri, itirazlarının yapılacak alt ölçekli plan çalışmalarında kendi kurumlarından görüşün ayrıca isteneceği belirtilerek reddedildiği, 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, tarım arazilerinin Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamayacağı hükmünün yer aldığı, dava konusu kararın bu hükme uygun olduğu, söz konusu bölgede yapılaşmanın hızla arttığı, bölgenin yapılaşma baskısı altında olmasının dava konusu kararın haklılığını teyit ettiği, dava konusu işlemin usul ve hukuka uygun olarak tesis edildiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ….
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : 21/01/2017 tarihli ve 29955 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve bazı ovaların büyük ova koruma alanı olarak belirlenmesine ilişkin bulunan 12/12/2016 tarihli 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararının; maliki bulunduğu Eskişehir İli, Tepebaşı İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazı yönünden iptali istenilmektedir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun birinci maddesinde Yasa’nın amacının; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemek olduğu, ikinci maddesinde ise Yasa’nın; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usûl ve esasları kapsadığı belirtilmiştir.
5403 sayılı Kanunda tanımlanmamakla birlikte “sürdürülebilir kalkınma” kavramı 2872 sayılı Çevre Kanununda; “sürdürülebilir kalkınma: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişme” olarak belirtilmiştir.
5403 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Arazi Toplulaştırmasına İlişkin Tüzüğün tanımlar başlıklı 4. maddesinin 1(l) bendinde “Kamu yararı kararı: Bakanlıklarca yatırım programına alınmış yatırımlar ile insan, toplum ve çevre ilişkilerinde dengeyi bozucu nitelikte olmayan, ekonomik, ekolojik ve toplumsal kayıplar bakımından toplum aleyhine sonuçlar doğurmayan, kişiler ve toplum yararı birlikte gözetilerek ilgili bakanlık veya açıkça yetki verilen birimler tarafından alınan karar” olarak tanımlanmıştır.
5403 sayılı Kanunun genel gerekçesinde “Yaşamın temel ögelerinden olan toprak, ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime bağlı olan ülkemizde, önemli bir üretim faktörüdür. Ancak, asırlardır pek çok medeniyete beşiklik yapmış olan Anadolu topraklarında, yoğun arazi kullanımı, aşırı otlatma, yangınlar ve tarla açma gibi nedenlerle doğal bitki örtüsü tahribata uğramış, bozulan doğal dengeler sonucu bazı bölgelerimizde erozyon bir felaket haline gelmiştir. Günümüzde ise hızlı nüfus artışı ile teknolojik ve endüstriyel gelişmeler yeni konutların, fabrikaların ve yolların yapımını zorunlu kılmaktadır. Maalesef bu gereksinmeler çoğu kez arazinin kullanım amacı, topografyası ve bitki örtüsü tahrip edilerek karşılanmaktadır. Arazinin doğal özellikleri gözetilmeden tarım, mera, orman alanı veya tarım dışı amaçlı kullanılması erozyon, çoraklaşma, kirlenme gibi arazi bozulmalarını artırmakta ve ülkede ekonomik kayıplar yanında ekolojik kayıpları da beraberinde getirmektedir.Kuşkusuz topraktan çeşitli amaçlar için yararlanılacaktır. Ancak günümüz teknolojik koşullarında arzı artırılamayan, yerine geçebilecek bir eşdeğeri olmayan, oluştuğu yerde iken daha üretken olabilen, oluşumu asırlar sürmesine rağmen kaybı dakikalar içinde gerçekleşebilen ve kıt bir kaynak olan topraktan alınan ürün gittikçe azalmaktadır. Bu nedenlerden dolayı öncelikle üretken tarım topraklarının ve arazi bütünlüğünün çok iyi korunması gerekmektedir. Toprak kaynaklarımızın korunması, geliştirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve en üst düzeyde üretimde kullanılması çok iyi hazırlanmış arazi kullanım planlarıyla mümkün olacaktır. Arazi kullanım planları ile tarım için uygun olmayan verimsiz araziler belirlenerek, gerekli altyapı düzenlemelerinin getirilmesi suretiyle sanayi için mekan ve hammadde, kentleşme ve turizm için yerleşim yeri olarak tahsis edilecek ve böylece tarım dışı kullanımlara uygun alternatifler yaratıldığından tarım alanlarının tahribi azalacaktır. Diğer taraftan özellikleri tarımsal kullanıma uygun olmayan arazilerin toprak işlemeli tarımdan mera veya orman gibi kullanımlara dönüştürülmesi bu alanlardaki arazi bozulmalarını önleyecek, tarımsal kullanımı daha ekonomik olan alanların da tarıma kazandırılması sağlanacaktır. Bu nedenle her şeyden önce “üretilemeyen kaynak bir avuç toprak” gerçeğinin toplumun her kesimi tarafından bilinçli bir yaşam anlayışı haline dönüşmesi sağlanmalıdır. Tanımlanan bu yeni tutum ve anlayış biçimi ekonomik, toplumsal, teknolojik, finansal ve hukuksal boyutları içeren bir sürecin hayata geçirilmesini gerektirmektedir. Bu sürecin en önemli aşamalarından biri, hatta süreci başlatacak olan güç yasal düzenlemelerdir. Ancak hukuk sistemimizde yer alan bazı kanunlarda; toprakların durumu yalnızca mülkiyet gözetilerek ele alınmış, toprakların üretim gücünün korunması, geliştirilmesi ve tarım işletmelerinde optimum parsel büyüklüğü oluşturulması gibi durumları düzenleyen özel bir kanun çıkarılmamıştır.Toprak varlığımızın yoğun ve yaygın bir şekilde kaybolmasına neden olan bu yasal boşluğu gidermek ve tarımın en önemli girdilerinden olan toprağın, tarımın diğer konularıyla birlikte ele alınmasını ve hizmetlerin bütünlük içerisinde yürütülmesini sağlamak, arazilerin ekonomik ve ekolojik kazanımlar gözetilerek planlı kullanım ilkelerini belirlemek amacıyla bu Kanun Tasarısı hazırlanmıştır.” denilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, …tarih ve E:… sayılı ara kararına cevaben sunulan 22/03/2018 tarihli dilekçe ile ekli plan ve lejandlarının incelenmesinden, dava konusu Eskişehir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, …. parsel sayılı taşınmazın … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilen “Eskişehir İnönü Ovası” sınırları içerisinde, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Tarım alanında” ve 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında ise “G Rumuzlu Tarım” alanında yer aldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ara kararına cevaben sunulan 16/03/2018 havale tarihli dilekçe ve eklerinin incelenmesinde ise dava konusu taşınmazların, Eskişehir İnönü Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Projesi kapsamında bulunduğu, Tarım Arazileri Değerlendirme ve Bilgilendirme Sisteminde “verilen bilgiler uzaktan algılama yöntemi ile belirlenmiş genel bilgileri içermektedir. Kesin bilgi arazi etüd çalışması yapılarak alınabilmektedir” notu ile taşınmazın Sulu Mutlak Tarım Arazisi sınıfına ait olduğu ve tarım dışı kullanım için uygun olmadığı ve Arazi Kullanım Kabiliyetinin ise II. Sınıf Arazi olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından ara kararına cevaben sunulan 02/04/2018 havale tarihli dilekçe ve eklerinin incelenmesinde ise taşınmaz üzerinde izinli yapı bulunduğunu beyanla anılan yapılara ilişkin tarım dışı kullanım izinleri ile ruhsatların ibraz edildiği, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazlarda …. Hay. Vet. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. Adı altında hayvancılık yapılmakta iken 01/10/2010 tarihli İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu Kararı ile bölgede hayvancılık yapılmasının yasaklandığının beyan edildiği anlaşılmıştır.
Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, …. Mahallesi, … mevkii, …. ada, kargir 2 kümes, kargir soğuk hava deposu ve tarla olarak tapuda kayıtlı bulunan 47, iki katlı kargir ev ve tarla olarak tapuda kayıtlı bulunan 48, tarla olarak tapuda kayıtlı bulunan 49, tarla olarak tapuda kayıtlı bulunan 50 ile ahır ve tarla olarak tapuda kayıtlı bulunan 51 parsel sayılı taşınmazların birleştirilmek suretiyle “…” adı altında kullanılmakta olduğu, tapu kayıtlarında da görülen kümesler için incelenen dosyaların davacıları …’ın başvuruları üzerine 1993 ve 1997 yıllarında izinlendirme yapıldığı, E:… sayılı dosyanın davacısı … Gıda Hay. Vet. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan başvuru üzerine, … Valiliği Tarım İl Müdürlüğü’nün … tarihli işlemi ile 5.000m2 alanlı taşınmaz üzerine izinsiz olarak yapılan 143 m2 alanlı soğuk hava deposu için tarım dışı kullanım izni verildiği ayrıca (eski kayıt bilgileri ile) “…, …. mevkii, … pafta, …. parsellerde kayıtlı toplam 24.000m2 alanlı arazi üzerinde bulunan tarımsal işletmenin (5 adet kümes, besihane gibi hayvan yetiştiricilik tesisleri, sağımhane, samanlık, silaj deposu, çiftlik evi ve avlu) barındırdığı unsurların 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda 13. maddesinde tanımlanan tarımsal işletmeler kapsamına girdiğinden ve tarımsal amaç dışında kullanılamayacağı noter kanalı ile taahhüt edildiğinden, çevrede yapılan tarımsal faaliyetlere zarar verilmeyecek tedbirlerin alınması kaydı ile ekli haritada yeri gösterilen toplam 4.715m2’lik arazinin tarımsal amaçla kullanılması uygun görülmüştür” ifadesi ile arazi üzerindeki tarımsal amaçlı hayvan yetiştiriciliği tesisleri, tarımsal depolar ile evin izinlendirilmiş olduğu ve neticeten dava konusu taşınmaz ve onunla bütünlük arz eden taşınmazların yoğun olarak tarımsal amaçla kullanılmakta olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu, 12/12/2016 tarih ve 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ekinde yayınlanan Kararnamenin Eki Kararın, “Büyük ova koruma alanları” başlıklı 1. maddesinde “(1)Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erezyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği, ekli liste ile haritalarda adları ve sınırları gösterilen ovalar, büyükova koruma alanı olarak belirlenmiştir.
(2) Ovaların sınırları içerisinde yer alan onaylı planlı alanlar ile bu kararın yayımı tarihi itibarıyla ilgili mevzuatı uyarınca tarım dışı kullanma izni verilmiş olan alanlar, birinci fıkra kapsamı dışındadır” düzenlemesine yer verilmiştir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı” başlıklı 13. maddesi ve tarım dışı amaçla kullanım izinlerinin verildiği tarihte meri mevzuat uyarınca tarım dışı amaçla kullanıma özgülenmiş alanların büyük ova kapsamı dışında tutulması kanuna uygun olduğu gibi tarım arazisinin, izin alınmaksızın tarım dışı amaçla kullanımı halinde aynı Kanunun “Tarım arazilerinin yanlış kullanımlarında uygulanacak cezalar” başlıklı 20. maddesi ile “Tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına ilişkin cezalar ve yükümlülükler” başlıklı 21. maddesi hükümlerinin uygulanacağından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Davalı Bakanlık tarafından Eskişehir Valiliğine gönderilen 29/06/2016 tarih ve 4657 sayılı yazıyla Eskişehir ilinde bulunan ve sınırları belirlenen tarımsal üretim potansiyeli yüksek ovaların büyük ova kapsamına alınması için 5403 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca Eskişehir İl Toprak Koruma Kurulunun uygun görüşü istenilmiş, Kurulun 22/07/2016 tarih ve 2016/05 sayılı kararıyla Eskişehir Alpu, Günyüzü Ayvalı ve İnönü Ovalarının büyük ova olarak belirlenmesine karar verilmiş, 21/01/2017 tarih ve 29955 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bazı ovaların “büyük ova koruma alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 12/12/2016 tarih ve 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Eskişehir ilinde bulunan Alpu, Günyüzü Ayvalı ve İnönü Ovaları, sınırları gösterilmek suretiyle büyük ova koruma alanı olarak belirlenmiştir.
Davacı tarafından, maliki olduğu Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, Karagözler Mahallesi, … Mevkiinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın “Eskişehir İnönü Ovası” sınırları içerisinde kaldığından bahisle, anılan Bakanlar Kurulu kararının söz konusu taşınmazı yönünden iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Dairemizin 30/11/2017 tarihli ara kararına verilen cevapların incelenmesinden; davacının bahse konu taşınmazının Eskişehir İnönü Ovası sınırları içinde ve Eskişehir İnönü Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Projesi kapsamında yer aldığı anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın dava konusu Bakanlar Kurulu kararının eki listede yer alan “Eskişehir İnönü Ovası” sınırları içerisinde yer aldığı, dolayısıyla davacının menfaatinin etkilendiği anlaşıldığından, davalı idarelerin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Anayasa’nın 44. maddesinin 1. fıkrasında, “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.” hükmü; 45. maddesinin 1. fıkrasında, “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.” hükmü yer almaktadır.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanunun amacı, toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olarak ifade edilmiş; dava konusu işlemin yürürlüğe girdiği tarihteki haliyle “Tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların belirlenmesi ve korunması” başlıklı 14. maddesinde, “Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar; kurul veya kurulların (toprak koruma kurulu) görüşü alınarak, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile büyük ova koruma alanı olarak belirlenir.
Büyük ovalardaki koruma ve geliştirme amaçlı tarımsal altyapı projeleri ve arazi kullanım plânları, kurul veya kurulların görüşleri dikkate alınarak, Bakanlık ve valilikler tarafından öncelikle hazırlanır veya hazırlattırılır.
Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz. Ancak alternatif alan bulunmaması, kurul veya kurullarca uygun görüş bildirilmesi şartıyla;
a) Tarımsal amaçlı yapılar,
b) Bakanlık ve talebin ilgili olduğu Bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler, için tarım dışı kullanımlara Bakanlıkça izin verilebilir.
Büyük ova koruma alanlarının belirlenmesi ve korunmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrasının, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle (c) bendinde, “Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almak ve tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek Devletin görevi olup; tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar, anayasal görevin gereği olarak, verimliliklerini yitirmeden tarımsal amaç doğrultusunda kullanılmalarını teminen büyük ova koruma alanı olarak belirlenmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu taşınmazın “tarım arazisi” niteliğinde olduğu, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı, 23/12/2016 onay tarihli 1/25.000 ölçekli nazım imar planında da G rumuzlu tarım alanı olarak belirlendiği, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının eki listede yer alan “Eskişehir İnönü Ovası” sınırları içerisinde kaldığı ve taşınmazın bulunduğu bölgenin yapılaşma baskısı altında olduğu görülmektedir.
Bu durumda, tarımsal potansiyeli yüksek olan ve ülke ile bölge tarımı bakımından önem arz eden, ancak çevredeki yapılaşma baskısı nedeniyle amaç dışı kullanım ile nitelik yitirme ve/veya bozulma riski taşıyan uyuşmazlığa konu tarım arazisinin korunması amacıyla yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine uygun olarak Eskişehir Toprak Koruma Kurulu’nun uygun görüşü ve davalı Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca büyük ova koruma alanı olarak belirlenmesine ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından, taşınmazı ile aynı nitelikte olan çevredeki taşınmazların imara açıldığı ve konut alanı olarak kullanıldığı ileri sürülmüş ise de, bir kısım taşınmazın etrafında yapılaşma olması diğer taşınmazların da büyük ova koruma alanından çıkarılmasını gerektirmemekte, esasen dava konusu işlem söz konusu yapılaşmanın diğer taşınmazlara da sirayet ederek tarım arazisi niteliklerini yitirmemesi amacıyla tesis edilmektedir. Bu itibarla, davacının söz konusu iddiası yerinde görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …. TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir