Danıştay 10. Daire, Esas No: 2016/12868, Karar No: 2021/51
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/12868 E. , 2021/51 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/12868
Karar No : 2021/51
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVALI) : … Valiliği / …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesi’nin 24/05/2016 tarih ve E:2013/245, K:2016/2852 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Filipinler uyruklu olan ve adına 12/03/2011-02/09/2012 tarihleri arasında geçerli ikamet tezkeresi düzenlenen davacının, ikamet tezkeresi düzenlenmesine esas olan Türk vatandaşı ile yaptığı evliliğinin aile birliği içinde devam etmediğinden bahisle ikamet tezkeresi süresinin 01/11/2011 tarihine kadar kısaltılması, 01/11/2011 tarihinde saat 24:00’a kadar ülkeden çıkış yapması, çıkış yapmadığı takdirde sınırdışı edilecek kişiler kapsamına alınarak çıkışının sağlanacağına yönelik işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı hakkında yapılan tahkikat sonucunda varılan tespitler dikkate alındığında, davacının yaptığı evliliğin aile birliği kurmaya yönelik bir evlilik olmadığı, Türkiye’de kalmak ve çalışmak için yapılmış bir formalite evlilik olduğu sonucuna varıldığından, davacının ikamet tezkeresinin süresinin uzatılmamasına ve yurt dışına çıkış yapmasına ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarece evliliğin muvazaalı olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, bu sebeple, davacının kurmuş olduğu aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olup evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ve aile birlikteliği devam ettiği müddetçe ikamet tezkeresi başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyize konu kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR_DÜZELTME TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesi’nin 24/05/2016 tarih ve E:2013/245, K:2016/2852 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 6458 sayılı Kanun ile 04/04/2014 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise, İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının Türk vatandaşı ile yapmış olduğu evliliğin aile birliği kurmaya yönelik bir evlilik olmadığı, Türkiye’de kalmak ve çalışmak için yapılmış bir formalite evlilik olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, yukarıda yer verilen kurallar incelendiğinde; Türk vatandaşı ile evli olan yabancılar hakkında, evliliklerinin muvazaalı olduğundan bahisle, ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesisi mümkün görülmemektedir. Bununla birlikte Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılar yönünden bu işlemlerin tesis edilebileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta; 17/11/2005 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen ve bu evliliğine istinaden tarafına 12/03/2011-02/09/2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ikamet tezkeresi düzenlenen davacının, söz konusu evliliğine yönelik yapılan tahkikat üzerine düzenlenen 07/04/2011 tarihli tutanakta; davacının ikamet adresi olarak belirttiği adreste apartman görevlisi … isimli şahısla görüşüldüğü, bu kişi tarafından resmi gösterilen davacı ve Türk vatandaşı eşini tanıdığı, evli olduklarını bildiği, Türk vatandaşı eşin Çeşme’de öğrenci olduğu ve belli zamanlarda geldiği, davacının ise belirtilen adreste … isimli bir kadın ile kaldığının beyan edildiği; aynı binanın 1 numaralı dairesinin çalışanı olduğunu beyan eden … ile isimli kişi ile yapılan görüşmede, Türk vatandaşı eşi hiç görmediği, davacıyı ise söz konusu adresteki evin çalışanı olarak bildiği, davacının evli olup olmadığı konusunda bilgisi bulunmadığının beyan edildiği; belirtilen adreste bulunan … isimli kişi ile yapılan görüşmede ise, bu kişi tarafından, davacı ile eşinin tanışmasına kendisinin aracılık ettiği, davacı ve eşinin kendisi ile birlikte ikamet ettiği, davacının çalışmadığı, Türk vatandaşı eşin öğrenci olduğu, ayrıca internet kafe çalıştırdığının beyan edildiği; 27/06/2011 tarihli tutanakta; belirtilen adreste apartman görevlisi … isimli kişi ile yapılan görüşmede, binada (2,5) aydır görevli olarak çalıştığı, davacıyı tanıdığı, davacının ikamet sahibi … isimli kişinin çalışanı olduğu, Türk vatandaşı eşi tanımadığının beyan edildiği; davacının ikamet ettiği daire sahibinin şoförü olduğunu beyan eden R.Ş. isimli kişi ile yapılan görüşmede, davacının ev çalışanı olduğu, Türk vatandaşı eşi ise tanımadığının beyan edildiği; 16/08/2011 tarihli tutanakta; Türk vatandaşı eş ile iş yerinde yapılan görüşmede, yabancı ile yurt dışına gitmek amacıyla evlendiği, davacının evlendikleri tarihten itibaren … isimli kişinin evinde kaldığı, kendisinin de annesi ile birlikte başka bir adreste kiracı olarak ikamet ettiği, davacı ile evlilik birlikteliklerinin bulunmadığı, aynı çatı altında yaşamadıkları, iş ve ikamet çevresinde evliliğinin bilinmediği, davacının ihtiyaçlarının evinde kaldığı … isimli kişi tarafından karşılandığının beyan edildiği; davacı tarafından idareye verilen 18/08/2011 tarihli dilekçede ise; … isimli kişinin ev işlerini yaptığı ve karşılığında 500 dolar aldığı, eşi ile aile birlikteliği içinde aynı çatı altında yaşamadıklarının beyan edildiği dikkate alındığında; ikamet izninin veriliş amacına aykırı olarak evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı sabit olan davacının söz konusu evliliğine istinaden ikamet izni almak için gerekli şartları taşımadığı anlaşıldığından, davacı hakkında (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 19. maddesinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davanın reddi yolunda verilen temyize konu idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA 18/01/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.