Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2022/263, Karar No: 2022/932

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/263 E. , 2022/932 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/263
Karar No : 2022/932

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Konaklama Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından otel olarak işletilen işyerinin “fuhuş için birleşme yeri” olarak kullanıldığından bahisle 30 gün süreyle kapatılmasına ilişkin Adana ili Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü’nün 95., 96. ve 104. maddelerine yer verilerek,
Tüzüğün 104. maddesine göre bir işyerinin kapatılabilmesi için fuhuş yaptığı iddia edilen kişilerin ifadeleri yeterli olmayıp, fuhuşa aracılık edildiğinin, genel kadınlara sanat icra etmek imkanının verildiğinin veya bu gibi yerlerin bir genelev özellik ve mahiyetinde kullanıldığının, ifadelerin yanı sıra açık ve somut bir şekilde tutanak, bilgi ve belgelerle ispatlanması ve fuhuşa aracılığın otel yönetimi ve çalışanlarının bilgileri dahilinde yapıldığının ortaya konulması gerektiği,
Bakılan davada; fuhuş yapıldığı konusunda fuhuşa karışan iki kişi ile fuhuşa karışan kişi ile birlikte gelerek yan odada kalan kişinin ifadeleri yeterli görülerek davacı tarafından işletilen otelin birleşme yeri olarak kullanıldığından bahisle 30 gün süre ile kapatılmasına karar verilmiş ise de; davalı idarece otel çalışanlarından ve idarecilerinden herhangi birinin ifadesine başvurulmadığı, fuhuş yaptıklarını ifade eden kişilerin otel çalışanlarınca kendilerine imkan sağlandığı konusunda herhangi bir ifadelerinin de bulunmadığı; fuhuş yapıldığı ve işyerinin birleşme yeri olarak kullanılmasına imkan verildiğinin açık ve somut bir şekilde ortaya koyan araştırma, inceleme, tespit, tutanak, bilgi ve belgeler olmaksızın anılan Tüzüğün 95. maddesine göre elde edilmiş ve maddede belirtilen içerikte olmayan delillere dayanılarak dava konusu işlemin tesis edildiği,
Bu durumda davacı şirkete ait otelde, fuhuş yapıldığına dair fuhuş yapan kişilerin ifadesi dışında başka tespit yapılmaksızın ve yapılan fuhuşun otel yönetimi ve çalışanlarının bilgisinde olduğu ortaya konulmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde, cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları ile birlikte gerçekleştiği hukuken geçerli ve itibar edilebilir delillerle somut olarak ortaya konulmadan failin cezalandırılamayacağı yolundaki genel ceza hukuku ilkesi karşısında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 18/05/2021 tarih ve E:2016/11454, K:2021/2400 sayılı kararıyla;
Otel ve benzeri isimler altında alınan ruhsata istinaden faaliyet gösteren işyerlerine Tüzüğün 104. maddesi gereğince kapatma yaptırımının uygulanabilmesi için bu yerlerin de Tüzük’te belirtildiği üzere, yapılmaması gereken davranışların sergilendiği yerlerden olması veya bu gibi yerlerin bir genelev özellik ve mahiyetinde kullanıldığının tespit edilmesi yeterli olup işyeri sahibinin, işleticisinin veya çalışanının katkısının veya bilgisinin bulunduğunun ispatlanması gerektiği yolunda bir düzenleme bulunmadığı;
Tüzüğün 96. maddesinde sayılan işyerlerinin yine aynı maddede belirtilen şekilde kullanılmasının önlenmesi bakımından işyeri sahibi ve çalışanlarının gerekli dikkat ve özeni göstermekle yükümlü oldukları;
Bu durumda, kolluk kuvvetlerince yapılan tespitlerin aksi yönünde bir iddia ve bu iddiayı kanıtlayacak somut bilgi veya belgenin dosyaya sunulamadığı, işleme konu otelde fuhuş yaptığı tespit edilen şahısların ifadesinde bu durumun kabul edildiğinin açık olduğu, Tüzük hükümlerine uygun olarak tesis edilen işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, otelde fuhuş yapıldığının ve otelin faaliyet konusu dışında birleşme yeri olarak kullanıldığının tutulan tutanaklar ve alınan ifadelerle sabit olduğu; mevzuatta fuhuşun işyerinin bilgisi dahilinde yapıldığının delillerle tespit edilmesi gerektiği yönünde bir düzenleme bulunmadığı; otel görevlilerinin konuyla ilgili olarak kendilerinden beklenen dikkat ve özeni göstermeleri gerektiği; dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Adana İl Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliğine bağlı ekiplerce il genelindeki bazı otellerde fuhuş yapıldığı duyumları alınması üzerine, davacı şirket tarafından işletilen otelin çevresinde 10/02/2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında gerekli tertibat alınarak beklenilmeye başlanmış,
Saat 23.15 sıralarında otelden çıkan ve …. olarak kimlik tespiti yapılan bir kadının şifahen; cep telefonuyla 21.45 sıralarında … isimli bir şahıs tarafından aranarak otelin … numaralı odasına fuhuş için çağrıldığı ve sonrasında 270,00-TL karşılığında fuhuş olayının gerçekleştiği yönündeki beyanı üzerine kimlik tespiti …. olarak yapılan resepsiyon görevlisinden otel kayıt listesi istenmiş,
Yapılan incelemede, … numaralı odada … isimli bir şahsın kayıtlı olduğu görülmüş, bu esnada çıkış yapmakta olan iki erkek şahıs durdurularak kimlik tespitleri …. ve …. olarak yapılmış,
Yapılan şifahi görüşmelerde … tarafından; kadınla kendisinin değil abisi ….’nın görüştüğü, otele akrabası olan şahısla birlikte geldikleri, kayıt yaptırdıktan sonra odalara rastgele girdikleri yönünde beyan verilmiş,
…. tarafından bu beyanların doğrulanması üzerinde ilgililer ifadeleri alınmak üzere Ahlak Büro Amirliğine intikal ettirilmiş, bilgi sahibi olarak ifadeleri alınan …., …. ve ….’nın önceki beyanlarını doğruladıkları görülmüş,
Dava konusu otele fuhuş amaçlı gelen şahıslara fuhuş yapmaları için yer temini imkânı verildiğinin tespit edildiğinden bahisle söz konusu otelin Adana ili Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyon Başkanlığının … tarih ve …sayılı kararı ile … gün süre ile kapatılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü’nün 95. maddesinde, “İzin alınmadan içinde gizli fuhuş yapıldığı iddia veya ihbar edilen veyahut her ne şekilde olursa olsun muttali olunan evler hakkında ahlak zabıtası memurları tarafından önce gizli inceleme yapılır. Bu gibi evlerde gizli fuhuş yapıldığı delilleriyle tesbit edildiği takdirde, düzenlenecek tutanaklar gizli inceleme raporları ile birlikte en büyük polis amiri tarafından komisyona sunulur. Bu yerler hakkında komisyonca 104 üncü maddeye göre işlem yapılır.” hükmü; 96. maddesinde, “Otel, motel, pansiyon, misafirhane, hamam, plaj, bar, pavyon, çalgılı kahve, diskotek, içkili gazino, gece klübü, taverna ve benzeri isimler altında işletme ruhsatı alınan yerlerde, gerçek amaç ve anlamdan uzak olarak genel kadınlara sanat icra etmek imkanının verildiği veya bu gibi yerlerin bir genelev özellik ve mahiyetinde kullanıldığı, 95 inci maddeye göre tespit olunursa, bu tesisler ruhsatsız açılmış birleşme yerleri sayılarak sahipleri veya işletenler hakkında komisyonca 104 üncü madde uyarınca işlem yapılır.” hükmü ve 104. maddesinde, “Usulü dairesinde izin alınmadan içinde gizli fuhuş yapıldığı delilleriyle tesbit edilen 95 ve 96 ncı maddelerde yazılı mahaller komisyon kararıyle üç ayı geçmemek üzere kapatılır.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, Tüzüğün 96. maddesinde belirtilen işyerlerinin gerçek amaçları dışında, genelev özellik ve mahiyetinde kullanılması ya da bu yerlerde genel kadınlara sanat icra etme imkanının verilmesi ve bu durumun Tüzüğün 95. maddesinde tarif edildiği şekliyle tespit edilmesi halinde bu yerlerin yine Tüzük’te belirtildiği üzere kapatılacağı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar otel çalışanlarının yahut yöneticilerinin bir beyanı ya da ifadesi bulunmasa da, erkeğin akrabasının ve erkek ile kadının alınan ifadelerinden ve beyanlarından, davacı şirket tarafından otel ruhsatıyla işletilen işyerinde fuhuş yapılmak üzere anlaşma sağlandığı açıktır.
Buna göre, fuhuşa karışan kişilerin beyanları, kolluk kuvvetlerince yapılan tespitler ve tutulan tutanaklar karşısında, anılan Tüzük hükümlerine uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesinin ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2022 tarihinde usulde ve esasta oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

KARŞI OY

XX-1. Uluslararası Andlaşmalar ve AİHM Kararları
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde, “1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” kuralı bulunmaktadır.
25/07/1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İnsan Ticaretinin ve İnsanların Fuhuş Yoluyla Sömürülmesinin Yasaklanması Sözleşmesi’nin başlangıç kısmında “Fuhuş ve bunun beraberinde fuhuş amacıyla insan ticareti, insan onuru ve değeri ile bağdaşmamaktadır ve bireyin, ailenin ve toplumun refahını tehlikeye atmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
30/1/2003 tarihli ve 4804 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla onaylanması uygun bulunan, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol’ün 3. maddesinde “Bu Protokol’un amaçları bakımından: (a) “İnsan ticareti”, kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye veya başkalarına kazanç veya çıkar sağlama yoluyla kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması anlamına gelir. İstismar terimi, asgari olarak, başkalarının fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarın başka biçimlerini, zorla çalıştırmayı veya hizmet ettirmeyi, esareti veya esaret benzeri uygulamaları, kulluğu veya organların alınmasını içerecektir. (b) İnsan ticaretinin (a) bendinde belirtilen yöntemlerden herhangi biriyle yapılmış olması halinde, mağdurun bu istismara razı olup olmaması durumu değiştirmeyecektir… ” kuralına yer verilmiştir.
11/06/1985 tarihli ve 3232 sayılı Kanun’la katılmamız uygun bulunan, 14/10/1985 tarihli ve 18898 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin 6. maddesinde, “Taraf Devletler kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil, gerekli bütün önlemleri alacaklardır.” kuralı yer almaktadır.

2. Anayasa hükümleri
Anayasa’nın;
– “Başlangıç” bölümünde, “Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu”,
– “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. maddesinde, “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”,
– “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” başlıklı 17. maddesinin ilk fıkrasında, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”,
– “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. maddesinde “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar…”,
– “Gençliğin korunması” başlıklı 58. maddesinde “… Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
kurallarına yer verilmiştir.

3. Türk Ceza Kanununun fuhuşla ilgili hükümleri
26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun;
– “İnsan ticareti” başlıklı 80. maddesinde ” (1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir. …”,
– “Fuhuş” başlıklı 227. maddesinde “(1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.
(2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.
(3) Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
(5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(7) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(8) Fuhşa sürüklenen kişi, tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.”
kuralları yer almaktadır.

4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özünün insan onuruna ve özgürlüğüne saygıya dayanmakta olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, Sözleşme ile korunmuş olan “yaşamın kutsallığı ilkesi”ni yadsımaksızın “yaşamın kalitesi kavramı”nın 8. madde bakımından önem arz ettiğini belirtmiştir (Pretty/Birleşik Krallık, § 65). Bu suretle Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin kişisel özerklik ve yaşam kalitesi unsurlarını da içerdiğini kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, “Fuhuş, sadece bu kapsamında kalan davranışta bulunan kişileri değil bu olgunun var olduğu toplumdaki diğer bireyleri sağlık, ahlak ve kişi -özellikle kadın- hakları gibi birden çok yönden ve derinden etkilemektedir. Rızasıyla fuhşu ifa eden yetişkin bireylerin bir taraftan bu rızalarının geçerliliği tartışmalıyken, diğer yandan bu şekilde yapılan eylemlerin bir eğitim veya yetenek unsuruna bağlanması suretiyle meslek sayılması insan haysiyetiyle bağdaşmaz niteliktedir. Fuhşun mesleki faaliyet çerçevesinde değerlendirilmesi insan bedeninin (özellikle kadın bedeninin) ekonomik pazar hâline getirilmesine yol açacaktır ki bu durum insan hakları açısından gerileme niteliğinde sayılmaktadır.” ifadelerine yer vererek “rızayla yapılan fuhuşun meslek sayılmasının insan haysiyetiyle bağdaşmayacağı” ve “fuhşun özel hayata saygı kapsamında korunması gereken bir unsur olmadığı” sonucuna varmıştır. (S.K.(B.), B. No: 2014/18275, 4/7/2018, § 56, 57)
Fuhuş, para veya başkaca maddi bir menfaat karşılığı cinsel ilişki kurulmasıdır. Fuhşa zorlamanın insanlık dışı veya onur kırıcı muamele olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamakta olup, fuhuş, günümüzde pek çok insan hakları belgesinde “modern anlamda kölelik” olarak kabul edilen insan ticaretinin de önemli bir parçasını teşkil etmektedir.
Fuhuşu meslek edinen kişilerin kendi hür iradeleri ile rıza gösterip göstermediği konusu tartışmalı olsa da suç örgütleri veya yakınlarının aldatması veya zorlamasıyla yapılan fuhuşun rıza dahilinde yapıldığının varsayılamayacağı açıktır.
Belirtilen nedenlerle, ısrar kararının bozulmasına yönelik kararın esasına katılmakla birlikte; dava konusu işleme esas teşkil eden Tüzüğün dayanağı olan ve Anayasanın 152. maddesi bağlamında davada uygulanacak norm niteliğinde olan ve fuhuşun yasal hale gelmesine imkan sağlayan 1593 sayılı Kanun’un 128. maddesinde yer alan “Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve Dahiliye Vekaletleri müştereken bir yönetmelik neşrederek umumi kadınlar ve evlerin tabi olacakları hükümler ve bu fuhuş yüzünden intişar eden hastalıkların ve bilhassa zührevi hastalıkların sirayetine mani olacak tedbirleri tesbit ve yine müştereken tatbik ederler.Umumi kadınlarla umumi evler ve bunlara benzer mahaller bu yönetmelikte tarif ve tahdit olunacaktır.” kuralında yer alan “umumi kadınlar ve evlerin tabi olacakları hükümler” ve “Umumi kadınlarla umumi evler ve bunlara benzer mahaller bu yönetmelikte tarif ve tahdit olunacaktır.” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu ve anılan hükümlerin iptali amacıyla Anayasanın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği düşüncesiyle usul yönünden çoğunluk düşüncesine katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir