Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/2725, Karar No: 2021/225

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/2725 E. , 2021/225 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/2725
    Karar No : 2021/225

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    DİĞER DAVALI : … Genel Müdürlüğü

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU:Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2020 tarih ve E:2017/7516, K:2020/1035 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı şirkete ait Sicil:… sayılı II. grup maden arama ruhsatının iptaline ilişkin Maden İşleri Genel Müdürlüğü işlemi ile dayanağı Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 20. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “talep sahibine ikinci bir bildirim yapılmadan” ibaresinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti:Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2020 tarih ve E:2017/7516, K:2020/1035 sayılı kararıyla, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/12/2014 tarih ve E:2011/2157, K:2014/4590 sayılı bozma kararına uyularak;
    3213 sayılı Maden Kanunu’nun 5177 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değişik 24. maddesi ile Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 20. maddesine yer verildikten sonra,
    3213 sayılı Maden Kanunu’nun, maden işletme ruhsatı verilmesine ilişkin usul ve esasların ve bu kapsamda maden işletme projesinin düzenlendiği 24. maddesinin 2. fıkrasında, “Projelerdeki eksiklikler, yapılan bildirimden itibaren üç ay içinde tamamlanır. Eksikliklerini verilen sürede tamamlamayanların teminatları iki katına çıkarılır ve süre üç ay daha uzatılır. Bu süre sonunda eksikliklerini tamamlamayanların talepleri kabul edilmez ve teminatları irad kaydedilir.” hükmüne yer verildiği,
    Anılan Kanun’a dayanılarak yürürlüğe konulan Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin “Proje eksikliklerinin tamamlanması” başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İşletme ruhsat talebi ile ilgili olarak tespit edilen teknik eksikliklerin üç ay içinde tamamlanması talep sahibine tebliğ edilir. Verilen sürede istenilen eksikliklerin tam olarak tamamlanmaması halinde ruhsatın teminatı, talep sahibine ikinci bir bildirim yapılmadan iki katına çıkarılır ve süre üç ay daha uzatılır. Bu sürede de eksikliklerini tamamlamayanların talepleri reddedilerek mevcut teminatı irat kaydedilir.” kuralına yer verildiği,
    Görüldüğü üzere, maden işletme projesinde tespit edilecek eksikliklerin tamamlanması hususunda, talep sahibine verilecek ikinci üç aylık sürenin herhangi bir bildirim yapılmadan başlayacağı Yönetmelik kuralı ile öngörülmüş olmakla birlikte, Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun’da aynı yönde herhangi bir düzenleme bulunmadığı,
    Yönetmelik ile getirilen düzenlemelerin, başta Anayasa olmak üzere kanun, tüzük gibi daha üst hukuk normlarına aykırı olmaması gerektiği,
    Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan “hukuk devleti”nin gereklerinden olan “hukuki güvenlik” ilkesinin zorunlu sonuçlarından birinin de, idare tarafından idare edilenlerle ilgili olarak tesis edilecek işlemlerin, önceden “belirli” ve “bilinir” olması olduğu,
    Öte yandan, Anayasa’nın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması” başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasında, “Devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu” hükmünün yer aldığı,
    Dosyanın incelenmesinden, işletme projesinde tespit edilen eksikliklerin tamamlanması için yapılan ilk bildirim üzerine davacı tarafından üç aylık yasal süre içerisinde istenilen evrakın sunulduğu, idarece yine eksiklikler tespit edilmesi üzerine ikinci bir bildirim yapılmadan ikinci kez üç aylık süre verildiği, ancak yeni bir süre verildiğini ve yine eksiklik tespit edildiğini bilmeyen davacı tarafından eksikliklerin tamamlanamadığı, üç aylık sürede eksikliklerin tamamlanamadığı belirtilerek başvurusunun reddedilerek ruhsatının iptal edildiğinin anlaşıldığı,
    Bu durumda, “hukuki güvenlik” ilkesinin ve Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrası hükmünün gereği olarak, tespit edilen yeni eksikliklerin ve ikinci bir süre verildiğinin davacıya bildirilmesi gerektiğinden, Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 20. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “talep sahibine ikinci bir bildirim yapılmadan” ibaresinde ve bu düzenleme uyarınca davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle,
    dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarelerden … Bakanlığı tarafından, dosya münderecatı tekrar değerlendirilerek yapmış oldukları beyanlar ve itirazlar doğrultusunda davanın konusunun ve Dairece verilen iptal kararını oluşturan hususların yeni bir incelemeye tabi tutulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, 09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 703 sayılı Anayasa’da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 118. maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenen Geçici 31. maddenin 3. fıkrasında “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğünden önce mülga Genel Müdürlükler adına yapılmış mevcut sözleşmeler ve protokoller MAPEG’e devredilmiş sayılır. Genel Müdürlükler tarafından yapılmış olan sözleşme ve protokoller ile ilgili dava ve icra takipleri dahil olmak üzere mülga Genel Müdürlüklerin leh ve aleyhine açılmış davalar ve icra takiplerinde MAPEG kendiliğinden taraf sıfatı kazanır.” kuralına yer verildiğinden, Enerji Tabiî ve Kaynaklar Bakanlığının yanında Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün de davalı sıfatıyla taraf olduğu görülerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 2. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulmasının;
    “a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkün olduğu belirtilmiş; 4. fıkrasında, “Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır.” denilmiş; 50. maddesinin 4. fıkrasında ise, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
    Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/12/2014 tarih ve E:2011/2157, K:2014/4590 sayılı bozma kararında belirtilen gerekçeler göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarelerden … Bakanlığının temyiz isteminin reddine,
    2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 19/02/2020 tarih ve E:2017/7516, K:2020/1035 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir