Danıştay 8. Daire, Esas No: 2020/5188, Karar No: 2021/1196
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/5188 E. , 2021/1196 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/5188
Karar No : 2021/1196
Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan (Davalı): … Kurulu Başkanlığı
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 31/12/2019 tarih ve E:2016/10311, K:2019/13216 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dairemiz 31.12.2019 tarihli temyiz kararı öncesinde davalı idarenin, dava dosyasında mevcut olmamakla birlikte, 15.06.2016 tarihinde kayda giren dilekçesiyle, davacının temyiz dilekçesine cevaplarını sunduğu görülmüştür.
22 Mayıs 1969 tarihli Birleşmiş Milletler Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin “Ahde Vefa (pacta sunt servenda)” başlıklı 26. maddesinde “Yürürlükteki her andlaşma ona taraf olanları bağlar ve tarafların onu iyi niyetle icra etmesi gerekir. “İç hukuk ve andlaşmalara riayet” başlıklı 27. maddesinde ise, “Bir taraf bir andlaşmayı icra etmeme gerekçesi olarak iç hukukunun hükümlerine başvuramaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Ülkemiz tarafından 1.12.2004 tarihinde imzalanıp 28.2.2006 tarih ve 26094 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5463 sayılı Kanun uyarınca 8.1.2007 tarihinde onaylanarak 1.3.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim İle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmeyi, davacının mezun olduğu üniversitenin bulunduğu Bulgaristan da 11.4.1997 tarihinde imzalayarak bu sözleşmeye taraf olmuştur. Anılan Sözleşmenin I. Bölümünde “Tanıma”, bir yabancı eğitim belgesinin, eğitim ve/veya iş etkinliklerinde kullanılmak üzere yetkili makam tarafından resmi olarak kabulü şeklinde tanımlanmış; VI. bölümünün 1. maddesinde ise “Bir tanıma kararı, yükseköğretim belgesi tarafından belgelenen bilgi ve beceri esasına dayanıyorsa, her Taraf, tanımanın istendiği belge ile tanımanın istendiği Tarafça bu belgeye karşılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık(substantial difference) görülmediği durumda, diğer Tarafta verilmiş yükseköğretim belgelerini tanıyacaktır.” kuralına yer verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 7/p maddesinde; yurtdışındaki yüksek öğretim kurumlarından alınmış ön lisans, lisans ve lisansüstü diplomaların denkliğini tespit etmek Yükseköğretim Kurulu’nun görevleri arasında sayılmıştır.
Anılan Kanun uyarınca hazırlanıp 6.11.2010 gün ve 27751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği”nin 8. maddesinde,”Başvurular aşağıda belirlenen ilkeler çerçevesinde incelenir:
a) Belgelerin asıl ve gerçeğe uygun olup olmadığı, üzerinde kazıntı, silinti ve benzeri tahrifatın bulunup bulunmadığı,
b) Belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığı,
c) Diplomayı veren yükseköğretim kurumunun ve eğitimin yapıldığı programın öncelikle faaliyet gösterdiği ülke yetkili makamlarınca diploma vermeye yetkili bir kurum olarak tanınması, akreditasyon ya da kalite güvencesi kuruluşları tarafından akredite edilmiş olması ve Kurul tarafından tanınması halinde; denkliği talep edilen yükseköğretim programının eğitim düzeyi, mezuniyet için gereken ulusal kredi ve/veya AKTS toplamı, kazanılması gereken bilgi, beceri ve yetkinlik açısından Türk yükseköğretim programına eşdeğer olup olmadığı, Türk yükseköğretiminde aynı veya benzer bir program bulunmuyor ise bu bentte sayılan diğer şartların sağlanması halinde eğitim düzeyi açısından Türk yükseköğretimine eşdeğer olup olmadığı incelenir, unvan kullanılması gerektiği durumlarda Yükseköğretim Kanununun 43. maddesi gereğince inceleme yapılır.
(2) Komisyonca gerekli görülmesi halinde diplomanın uluslararası düzeyde veya ikili anlaşmalarla tanınan bir üniversiteden alınmış olmasına rağmen mezuniyet diploması ve diğer belgelerinin gerçek olup olmadığı, eğitim programının türü, niteliği, düzeyi konusunda başvuru sahibinden, ilgili yükseköğretim kurumundan veya ilgili ülke yetkili makamlarından 4 üncü maddede belirtilen belgeler dışında da bilgi ve belge istenebilir.” hükmüne yer verilmiş, 9. maddesinde ise, “Yapılan inceleme sonucunda;
a) Diplomanın alındığı kurumun ilgili ülke makamları ve YÖK tarafından tanınmış bir kurum olduğu, eğitimin yapıldığı programın benzeri Türk yükseköğretim programına denk olduğu, eğitim düzeyi ve öğrenim alanı açıkça tespit edilenlere mezun olduğu düzeye göre ön lisans denklik belgesi, lisans denklik belgesi veya yüksek lisans denklik belgesi verilir.
b) ÖSYS Kılavuzunda yer alan yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının kılavuzda yer alan programlarına Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yerleştirilen öğrencilerin alacakları diplomalara 8. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca yapılacak inceleme sonucunda denklik belgesi verilir.
c) Mezun olunan lisans programının Türkiye’deki eşdeğer programa göre alınması zorunlu görülen derslerinde eksiklik tespit edilenlere; Türkiye’deki bir üniversitede tamamlama eğitimine tabi tutularak bu dersleri almaları ve başarılı olduğunu belgelemeleri halinde denklik belgesi verilir. Tamamlama eğitimine katılmak isteyen öğrencilerin hangi üniversitelerde bu eğitimi alacakları, tamamlama eğitiminin süresi ve öğrencinin almak zorunda olduğu dersler Komisyonca belirlenir. Bu amaçla gerektiğinde konunun uzmanı kişilerden oluşan alt komisyonlar kurulabilir.
ç) Mezun olunan lisans programının eğitim düzeyi ve içeriğinin yeterli bulunmaması durumunda, başvuru sahibi usul ve esasları Kurul tarafından belirlenen seviye tespit sınavına tabi tutulur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümler incelendiğinde; 2709 kanun numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. madde 5. fıkrası uyarınca düalist bir yaklaşımla kanun hükmünde kabul edilen Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim ile İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşme uyarınca, tanımanın istendiği belge ile tanımanın istendiği tarafça bu belgeye karşılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık(substantial difference) görülmediği durumda, diğer tarafta verilmiş yükseköğretim belgelerinin tanınacağı anlaşılmıştır. Teamül hukuku vasfına haiz olan 22 Mayıs 1969 tarihli Birleşmiş Milletler Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nde de ifade edilen “Ahde Vefa (pacta sunt servenda)” ilkesi uyarınca uluslararası hukukta geçerli olan antlaşmaların taraf olanları bağladığı ve tarafların iyi niyetle hükümleri icra etmesi gerektiği hususu sabittir. Yine 6.11.2010 gün ve 27751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği” uyarınca da denkliği talep edilen yükseköğretim programının eğitim düzeyi, mezuniyet için gereken ulusal kredi ve/veya AKTS toplamı, kazanılması gereken bilgi, beceri ve yetkinlik açısından Türk yükseköğretim programına eşdeğer olup olmadığı, Türk yükseköğretiminde aynı veya benzer bir program bulunmuyor ise bu bentte sayılan diğer şartların sağlanması halinde eğitim düzeyi açısından Türk yükseköğretimine eşdeğer olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Söz konusu incelemenin, davacı hakkında münferiden, detaylı ve şüpheye ver vermeyecek şekilde yapılması hakkaniyet gereğidir. Ancak mevcut dava dosyasınin incelenmesi neticesinde, Mahkeme kararının verildiği 25.03.2016 tarihi itibarıyla davacı hakkında detaylı bir incelemenin yapıldığına ilişkin Komisyon Raporunun mevcut olmadığı, yeterli görülen 11.05.2016 tarihli Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Alt Komisyon Raporu’nun ise Mahkeme kararından sonra tanzim edildiği görülmüş, davalı idare tarafından Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanlarında diploma denklik başvuruları hakkında çeşitli Üniversitelerden alınan görüşlerin de yine davacı hakkında münferiden yapılan detaylı değerlendirmeleri içermediği anlaşılmış, nihayetinde belgeye karılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık olup olmadığı konusunda detaylı incelemenin yapılmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalının temyiz dilekçesine cevaben sunduğu hususlar kararı değiştirecek mahiyette görülmemiştir.
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından karar düzeltme isteminin yukarıda yer verilen açıklamayla reddine, karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 25/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.