Danıştay 7. Daire, Esas No: 2019/1248, Karar No: 2021/5852

Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2019/1248 E. , 2021/5852 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1248
Karar No : 2021/5852

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Satış ve Pazarlama Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜREC :
Dava konusu istem: Davacı adına 2017 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşyanın kıymetine satın alma komisyonunun eklenmesi suretiyle ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk ettirilerek ödenen gümrük ve katma değer vergilerinin ihtirazi kayda konu kısmına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; olayda, davacı ile … arasında imzalanan satın alma komisyonculuğu sözleşmesi hükümlerinin Gümrük Kıymet Komitesi tarafından getirilen ölçütlere uygun olup olmadığının, sözleşme nedeniyle yapılan ödemelerin satın alma komisyonu niteliğinde bulunup bulunmadığını belirleyeceği; buna göre, yapılan ödemelerin satın alma komisyonu olarak nitelendirilebilmesi için Komite tarafından getirilen ilk ölçütün, komisyoncunun ithalatçı ile satıcı dışında üçüncü bir kişi olması gerektiği yönünde olduğu, üçüncü kişiden anlaşılması gerekenin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, 15. maddesinin 4. fıkrasında tanımlandığı, davacı ile … arasında hiyerarşik açıdan bir bağın bulunmadığı, ancak, her iki firmanın da Almanya’da mukim bulunan … ‘nin belli bir oranda ortağı olduğu, ayrıca, davacının tüm hisselerinin Hollanda’da yerleşik … .’ye ait bulunduğu, anılan şirketlerin … grup şirketlerinin bir parçasını oluşturduğu, anılan grup şirketlerin birbirinden ayrı bir tüzel kişiliği olmakla birlikte, teşkilatlanma yapılarının söz konusu şirketlerden birinin diğerini doğrudan veya dolaylı olarak kontrol ettiğini gösterdiği, bu bakımdan, … … firmasının üçüncü bir kişi olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısıyla, sözleşmenin kuruluş şekli bakımından, Komite tarafından getirilen ilk ölçütü karşılamadığı; Komite tarafından getirilen ikinci ölçütün, komisyoncunun yetkileri ve hareket kabiliyetine ilişkin olduğu, Komitenin, alış komisyoncusunun, alıcı hesabına faaliyet göstereceğini, satıcıyı bulacağını, satıcıya ithalatçının isteklerini ileteceğini, numune toplayacağını, eşyayı muayene edeceğini, bazı durumlarda eşyanın nakliye, sigorta, ambara alma ve gönderilmesini üstlenebileceğini kabul ettiği, komisyoncunun yetkilerini sayılanlarla ve benzerleri ile sınırlandırdığı, Sözleşme’de komisyoncuya verilen yetkilerin büyük bir kısmının Komite tarafından çizilen sınırın içinde kaldığı, ancak, komisyoncunun, zarar görmüş, iade edilmiş, standart altında kalmış mallar için imalatçılar ile zarar tazminine ilişkin işlemleri kolaylaştıracağını kurala bağlayan Sözleşmenin 6. maddesinin (f) fıkrasının, Komite kararları ile örtüşmediği, ayrıca, Sözleşmenin 16. maddesi uyarınca ”Teknik Destek Ücretleri” adı altında yapılan ödemelerin, aracının mutad bir satın alma komisyoncusu olarak hareket etmediğini gösterdiği, zira, aracının irtibat ofisleri ve dizayn merkezleri tarafından ödenen değer artış vergilerinin alıcı tarafça karşılanacağının olağan bir durum olarak kabul edilemeyeceği, üstelik, aracının dizayn merkezinin bulunmasının da onun bir satın alma komisyoncusu olarak faaliyet göstermediğini ortaya koyduğu; üçüncü ölçütün ise, eşyanın mülkiyetinin aracıya/komisyoncuya geçmemesi ve aracı tarafından risk üstlenilmemesi olduğu, bu açıdan Sözleşme bu ölçüte uygun görünse de Komite kararlarında işin gerçek mahiyetinin esas alınması gerektiği kabul edildiğinden, gerçekte, Sözleşmede belirtilen soyut tanıma uyulup uyulmadığının ortaya konulmasının gerektiği, olayda, inceleme elemanınca, davacıya, üreticilerle doğrudan siparişlerle ilgili temasa geçilip geçilmediği ve ürün bedellerinin ödeme sürecinin kimin yönettiği hususlarının sorulduğu, davacı tarafından, ithal edilen eşya ile ilgili tüm sipariş ve üretim süreçlerinin … tarafından yürütüldüğü, eşya bedelinin anılan şirket tarafından ödendiğinin beyan edildiği, ayrıca, üreticiler tarafından düzenlenen faturaların davacı adına değil, … ‘nin (aracının) adına kesildiği, bu bakımdan, sözleşmede her ne kadar, mülkiyetin ve riskin aracıya geçmeyeceği belirtilmiş ise de, davacının üretim sürecinde üreticilerle temasa geçmediğinin, siparişlerin doğrudan aracı tarafından üreticilere yönlendirildiğinin, ithal edilecek eşyaya ilişkin faturaların aracı adına kesildiğinin, mal bedellerinin aracının kendi fonlarından ödendiğinin anlaşılması karşısında, aracının ithal edilecek mallar üzerinde mülkiyet ve tasarruf hakkının bulunduğu, mülkiyetten doğan risklere katlanmasının gerektiği, bu durumun Komite tarafından getirilen ölçüt ile uyuşmadığı; bu itibarla, satın alma komisyonu adı altında yapılan ödemelerin grup içi şirketlerden birine yapıldığı, aracının davacı ile ilişkili olduğu, bağımsız bir kişi olarak nitelendirilemeyeceği; aracının, üstlendiği risk ve hizmetlerin normal bir satın alma komisyoncusu olarak hareket eden bir şirketin üstleneceği risk ve hizmetlerden fazla olduğu, davacının üretim sürecinde satıcılarla temasa geçmediği, siparişin doğrudan aracı tarafından satıcılara yöneltildiği, ithal edilecek eşyaya ilişkin faturaların doğrudan aracı adına kesildiği, mal bedelinin aracının kendi fonlarından ödendiği, ithal edilen eşya üzerinde aracının mülkiyet ve tasarruf hakkının bulunduğu, dolayısıyla davacı adına tahakkuk ettirilen vergilerde ve bu vergilere vaki itirazın zımnen reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Satın alma/acentelik sözleşmesi ile alıcı hesabına hareket eden temsilci niteliğindeki aracı/acentenin yüklendiği işin niteliği, ifa edilen hizmetler, üstlenilen riskler, ithal eşyasının mülkiyetinin ve dolayısıyla alım satım anlaşmasından kaynaklanan kâr ve zararın aracı/acenteye geçmemesi ve sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Acente … tarafından işin sahibi adına hareket ettiği her bir işlem değerinin %8,25’i oranında ödenen ücretin, 4458 sayılı Kanun’un 27. maddesinin 4. fıkrasında, ithalatçının temsilcisine kıymeti belirlenecek eşyanın satın alınmasında yurtdışında verdiği temsil hizmeti karşılığında ödediği ücret olarak tanımlanmış olan satın alma komisyonu niteliğinde olduğu ve ithal eşyasının kıymetine eklenmemesinin gerektiği sonucuna ulaşıldığından, ihtirazı kaydın kabul edilmemesi suretiyle gerçekleştirilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; paranın tasarrufundan yoksun kalınan süre için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre yasal faiz ödenmesinin icap ettiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasından sonra dava konusu işlemin iptaline ve fazladan ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir