Danıştay 4. Daire, Esas No: 2021/3950, Karar No: 2021/5985
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2021/3950 E. , 2021/5985 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/3950
Karar No : 2021/5985
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : ..
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …,… sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; Mahkemelerinin önceki kararının diğer kısımları kesinleştiğinden bu aşamada uyuşmazlığın … tarih ve … sayılı ödeme emrine ilişkin kısma münhasır kaldığı; davacının asıl borçlu şirketteki kanuni temsilciliğinin 2000 yılında sona erdiği, dava konusu ödeme emri ile talep edilen borçların 2011 yılında 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı ve borcun nitelik değiştirdiği, dolayısıyla yapılandırma tarihi itibarıyla şirket ile bir ilgisi kalmayan davacı adına, asıl borçlu şirket tarafından yapılandırmanın ihlal edildiğinden ve borcun şirketten tahsil edilmediğinden bahisle düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına, … Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …,… sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun maddeleri uyarınca şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu … Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olan vergi borçlarının 06/06/2011 tarihli başvuru üzerine 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, ihlal üzerine yapılandırmanın iptal edildiği ve şirket kanuni temsilcisi olduğu döneme ait olan vergi borçlarının davacıdan tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Kanun kapsamında borcun ödenmesi amacıyla asıl borçlunun başvuruda bulunmuş olması, başvuru tarihinden önce amme alacağının tahsili için ilgili yasalara göre başlatılan/yapılan takip işlemlerini durdurmakla birlikte yapılandırma koşullarına uyulmaması ve kanundan yararlanma hakkının kaybedilmesi önceki takip işlemlerini geçersiz hale getirmeyecek ve takibin yeniden başlatılmasına neden olmayacak olup, kesinleşmiş olan amme alacaklarının yapılandırma nedeniyle bir ödeme varsa mahsup edilmesiyle birlikte takibin kaldığı yerden hem asıl borçlu olan şirket hem de kanuni temsilci ve ortakları adına devam ettirilmesi 6183 sayılı Kanun gereğidir.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu borcun ait olduğu dönemde şirket kanuni temsilcisi olduğundan bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, Vergi Mahkemesince, öncelikle ödeme emri içeriği borçların davacının kanuni temsilci olduğu dönemleri kapsayıp kapsamadığı değerlendirildikten ve kapsadığı sonucuna varıldıktan sonra asıl borçlu şirket tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilen yapılandırma başvurusuna istinaden herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı ve davacının takip edilebilmesi için Kanunda aranan diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususu değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ve Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.