Danıştay 4. Daire, Esas No: 2018/1571, Karar No: 2020/6741
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/1571 E. , 2020/6741 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1571
Karar No : 2020/6741
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Grup Metal Çelik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2011/2 dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının fatura aldığı Cumhuriyet Vergi Dairesi mükellefi … Haddecilik Demir Çelik İnş. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre, 2011 yılında yapılan yoklamada faal olduğunun tespit edilmesi, şirketin kanuni temsilcisinin işe başlama yoklamasında kira sözleşmesi aşamasında olunduğunu beyan ettiği Mersin ili Tarsus ilçesindeki fabrikanın faaliyette olup olmadığının araştırılmaması, vermiş olduğu muhtasar beyannamelerinden işçi çalıştırdığının tespit edilmesi, ortaklarının başka şirkette ortaklık ve yöneticiliğinin olmaması, faturalar karşılığı bedellerin banka vasıtası ile ödenmesi dikkate alındığında davacının alımlarının gerçek bir mal veya hizmet alımına dayanmadığının somut bir şekilde ortaya konulamaması nedeniyle bu şirketten alınan faturalarda yazılı katma değer vergilerinin reddi sureti ile yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacının 2011 yılı içerisinde sahte fatura aldığı ve alışlarını bu belgelerle belgelendirdiği, sahte faturalara dayanılarak hazineye intikal ettirilmeyen tutarın katma değer vergisinden düşülmesi suretiyle indirim konusu yapılamayacağı, çek ve banka ile yapılan ödemelerin tek başına ispat vasıtası sayılamayacağı, inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda yapılan tarhiyatın hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının fatura aldığı mükellef hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre, düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Demir cevherleri toptan ticareti faaliyeti ile iştigal eden davacı şirketin 2011/1,2 dönemlerinde KDV hariç 2.083.885,35 TL tutarında 9 adet fatura aldığı Cumhuriyet Vergi Dairesi mükellefi … Haddecilik Demir Çelik İnş. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen 29/09/2015 tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda özetle; demir ürünlerinin dökümü, gri demir dökümü, küresel grafit demir dökümü, dövülebilir dökme demir ürünleri dökümü, tüpler, borular ile bunların imalat işi ile iştigal etmek üzere 16/06/2010 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/12/2011 tarihi itibarıyla mükellefiyetinin re’sen terkin ettirildiği, 17/06/2010 tarihli işe başlama yoklamasında; mükellefin kuruluşundan sonra demir üretimi fabrikası kiralamak suretiyle hurda demir ve hadde bozuğu ile inşaat demir üretimi faaliyetini yürüteceği fabrikanın Mersin ili Tarsus ilçesinde olduğu ve sözleşme aşamasında bulunduğu, şirketin mali müşaviri ile henüz sözleşme yapılmadığı, iş yerinde büro malzemelerinin bulunduğu; 29/09/2011 tarihli yoklamada; mükellefin faaliyetlerine devam ettiği; 21/01/2012 ve 18/02/2012 tarihli yoklamalarda; mükellefin belirtilen adreste tanınmadığı, adresin kapalı olduğu, sonraki tarihli yapılan yoklamalarda da ilgili yerin kapalı olduğu ve taşındığı, defter ve belge isteme yazısının mükellefin kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde kendisine ulaşılamadığından tebliğ edilemediği, 2010/10 ila 11. aylarda 3 işçi, 12. ayda 5 işçi, 2011 yılında ise 6 ila 12 arasında işçi çalıştırıldığının beyan edildiği, 2010 yılında 10.314.721,47 TL, 2011 yılında 75.804.985,21 TL katma değer vergisi matrahı beyan edildiği, 2010 ve 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmediği, ödenmesi gereken toplam 188.972,18 TL vergi borcunun olduğu ve herhangi bir ödeme yapılmadığı, mükellef kurumun 2010 yılı Ba formlarında toplamda 6 firmadan alış yaptığı, bu firmalardan 5’i(toplam alışın %93,3’ünü oluşturan) hakkında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunduğu, 2011 yılında Ba formunda alış yaptığı toplam 2 firma hakkında da sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunduğu, mükellefin serbest muhasebeci mali müşaviri olan şahsın aynı zamanda ilgili dönemlerde alış beyan edilen ve haklarında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporları bulunan diğer mükelleflerin de muhasebecilik işlerini yürüttüğü, üzerine kayıtlı herhangi bir nakil vasıtası bulunmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, yapılan yoklamada mükellefin iş yeri büyüklüğüne göre anılan hasılatı gerçekleştirebilecek fiziki kapasiteye sahip olmadığı, çok yüksek ciro yapıldığını beyan etmesine rağmen ödenecek vergilerin çok düşük olduğu ve herhangi bir ödeme yapılmadığı, ayrıca kısa bir dönemde yüksek KDV matrahına ulaşan bir mükellefin birden faaliyetini terk etmesinin de ticari ve teknik icaplara uymadığı, adına kayıtlı herhangi bir nakil vasıtası bulunmadığı, alım yapılan firmaların tamamına yakını hakkında sahte belge düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu bulunduğu, mükellef ile mal/hizmet alımı yapılan firmaların muhasebe işlerinin aynı şahıs tarafından yerine getirildiği, kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmediği vb. hususlar dikkate alındığında, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların gerçek bir mal ve hizmet karşılığı düzenlenmediği anlaşıldığından, davanın kabulü yolunda verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 31/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.