Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/19069, Karar No: 2021/488
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/19069 E. , 2021/488 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19069
Karar No : 2021/488
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
2- … İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarnın bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, sahte fatura kullanıldığından bahisle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re’sen tarh edilen 2010/1, 2, 3, 8, 9, 10, 11, 12 dönemi katma değer vergisi, tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezası ile 213 sayılı Kanunun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ihtilaf konusu dönemde davacıya fatura düzenleyen mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında yer verilen tespitler göz önünde bulundurulduğunda bu mükelleflerce düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığı sonucuna varıldığından bu faturalara isabet eden katma değer vergisi indirimlerinin reddi ile yapılan katma değer vergisi ve vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı, vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmı ile kesilen özel usulsüzlük cezası bakımından ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kesilen özel usulsüzlük cezası ile vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmının kabulüne ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bu kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, kararın redde ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı şirketin davanın açıldığı 05/03/2014 tarihinden daha sonra ve Mahkeme kararının verildiği 29/04/2016 tarihinden önce 24/02/2015 tarih ve 8765 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ilan ile 18/02/2015 tarihinde Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen silinerek, tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşıldığından, davacının dava ve takip ehliyeti ortadan kalkmış olup 2577 sayılı Kanun’un 26/1. maddesine göre değerlendirme yapılmak üzere Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde; iptal davasının, idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı açıklanmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği; 14. maddesinin 6. fıkrasında, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ise, maddede belirtilen halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtların silinmesinin ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının ve Ticaret Sicili Gazetesinin birlikte incelenmesinden; davanın açıldığı tarihte davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, akabinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca şirketin ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği ve bu hususun 24/02/2015 tarih ve 8765 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmekle sona ereceğinden ve tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, ticaret sicilindeki kaydı re’sen silinen şirketin yargı mercileri önünde temsil edilebilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.