Danıştay 3. Daire, Esas No: 2020/2018, Karar No: 2020/6123

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2020/2018 E. , 2020/6123 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/2018
    Karar No : 2020/6123

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU :Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararına uyulmaksızın ilk kararda ısrar edilerek verilen ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca temyiz istemi ısrar hükmü yönünden reddedilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Davacı adına, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile Temmuz ila Aralık dönemleri için kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının, mal ve hizmet temin ettiği firma hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği yolunda tespit bulunduğundan bahisle müeyyide uygulama baskısı altında düzeltme beyannamesi vermek zorunda bırakılması suretiyle yapılan katma değer vergisi tahakkukuna ilişkin bakılmakta olan davada vergi idaresinin vergilerin doğruluğunu araştırma, tespit ve sağlama görev ve yetkisini idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlemekle görevli Mahkemelere bırakma eğilimi ortaya çıktığı, bunun ise idarenin kanuniliği ilkesiyle amaçlanan esas ve ilkelere, dolayısıyla hukuka açık aykırılık oluşturduğu, mahkemelerin de yargısal işlev sayılmayacak idari nitelikte görev üstlenmesi, görev ve yetkilerini kullanmayan, kullanmaktan kaçınan idarenin yerine geçerek idari işlem tesis etmesi anlamını taşıyacağı, yükümlüler hakkında kayıtlarına sahte belge intikal ettirdiklerine yönelik bir şüphe veya bilginin bulunması durumunda vergi idaresince bu durumun tüm açıklığıyla ve her halükarda yapılacak bir vergi incelemesiyle ortaya konulması, somut verilere dayalı olarak rapor düzenlenmesi, gerektiğinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. madde hükümleri de uygulanarak tarhiyat yapılmasının ardından ise yükümlüye iddialarını Mahkemeler önünde delilleriyle birlikte ortaya koyma hakkı verilmesi gerektiği, mükellefleri bir takım müeyyidelerden bahsederek beyanname vermeye zorlamanın hukuk devleti ilkesi çerçevesinde kabul edilebilecek bir durum olmadığı, re’sen tarhiyata konu edilebilecek iddialarla davacının yeniden beyanname vermesi, vergi mevzuatında yer almayan bir beyan şekli olduğundan ihtirazi kayıtlı olarak verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergiler, hesaplanan gecikme faizleri ile kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle vergi, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası kaldırılmıştır.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu katma değer vergisi düzeltme beyannamelerinin davacının kendi iradesi doğrultusunda verildiği, idarenin bir zorlaması olmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasına göre mükelleflerin beyan ettikleri matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, mükelleflerin kanuni sürede verdikleri beyannamelerde gösterdikleri matrahları istedikleri zaman düzeltmelerinde engel olmadığı, serbest iradeye ihtirazi kayıt konulması çelişki oluşturup, kanuni süresinde verilen beyannameye dava açılabilmesi sonucunu doğuracağı, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesinin şartlarının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. ve 34. maddesinde düzenlenmiş olup, ancak bu şartlarda söz konusu olacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ın DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 04/12/2019 tarih ve E:2019/708, K:2019/1058 sayılı kararıyla Dairemize gönderilen dosya ile ilgili Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    MADDİ OLAY :
    Davalı idarenin 03/07/2014 tarihli yazısı üzerine ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesine istinaden 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması yolunda verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yöneltilen davalı idarenin temyiz istemini ısrar hükmü yönünden reddeden, kararın, vergi ve gecikme faizi ile vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkraları temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesine karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 04/12/2019 tarih ve E:2019/708, K:2019/1058 sayılı kararının düzeltilmesi istemi aynı Kurulun 11/03/2020 tarih E:2020/369, K:2020/448 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri sayılarak (a) bendinde iptal davasının, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olduğu belirtilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Mükelleflerce, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ve kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No:2015/15100 sayılı kararıyla; başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkânına sahip olamadıkları dolayısıyla, derece mahkemelerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 378. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasının -sürecin bütününe bakıldığında- başvurucuların, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik olarak iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığı, buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşıldığı, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahale ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere vergi mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Yukarıda “Mevzuat” bölümünde yer verilen tanıma göre açılan bir iptal davasında iptali istenilen işlemin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından ayrı ayrı hukuka uygun olup olmadıklarının denetlenmesi gerekmekte olup, bu unsurlardan birisinde hukuka aykırılık bulunursa işlem iptal edilmelidir.
    Hukuka uygunluk denetiminin yapılması gereken sebep unsuru idari yargıda; idareyi işlemi yapmaya iten saik olarak tanımlanmıştır. İdare tesis ettiği işlemi, gerçek ve hukuka uygun sebeplere dayandırmak zorundadır. Sebebin gerçek olması, varlığının usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş olması; hukuka uygun olması ise idarenin işlemi dayandırdığı sebebin, kanunda tesisi için dayanabileceği öngörülen sebeplerden olması anlamına gelmektedir.
    Dava konusu uyuşmazlıkta sebep unsuru, davalı idarenin davacıya gönderdiği 03/07/2014 tarih 21265 sayılı yazıda yer alan ve hakkında olumsuz tespit/rapor bulunduğu belirtilen mükelleften yapılan alımların gerçek kabul edilmemesidir.
    Bu durumda davacı tarafından verilen düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kayıt kabul edilmeyerek tahakkuk ettirilen vergi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının sebep unsuru hakkında, yargısal denetim yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilmek suretiyle yazılı gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin kabulüne,
    2…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
    5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir