Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/7699, Karar No: 2022/919
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/7699 E. , 2022/919 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7699
Karar No : 2022/919
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … İnşaat Nakliyat Otomotiv Kömürcülük Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2011 ila 2013 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirketin ticaret sicilindeki kayıtlı adresi “…Mah. … Cad. … Sok. No:… …/…” olmasına karşın, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan ve asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, davacının ikamet adresi olan “… Mahallesi …Sokak, No:… …” adresinde davacının yengesi olduğu belirtilen … adlı şahsa tebliğ edildiğinin anlaşıldığı olayda, şirketin bilinen adresine tebliğ yolu denenmeksizin yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı dikkate alındığında, davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibi için gerekli koşulların oluştuğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketin mükellefiyetinin 31/07/2015 tarihinde re’sen terkin edildiği, şirket tarafından en son olarak Temmuz 2015 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin verildiği, şirket adına tanzim edilen ödeme emirlerinin şirket yetkilisinin adrese dayalı kayıt sistemindeki adresinde tebliğ edildiği, mal varlığı araştırmasından da sonuç alınamaması üzerine asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının ait olduğu dönemde şirketin kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Aynı Kanun’un Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin 1.fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı, 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, asıl borçlu şirketin mükellefiyetinin 31/07/2015 tarihinde re’sen terkin ettirildiği, şirket tarafından vergisel ödev bağlamında gerçekleştirilen en son işlemin ise Temmuz 2015 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin verilmesi olduğu dikkate alındığında, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ve asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … ve … takip numaralı ödeme emirlerinin kanuni temsilcinin adresinde 27/01/2018 tarihinde tebliğ edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, davacının ödeme emri içeriği kamu alacaklarından kanuni temsilci sıfatıyla sorumluluğu değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere yazılı gerekçeyle ödeme emrini iptal eden Vergi mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.