Danıştay 13. Daire, Esas No: 2018/1845, Karar No: 2022/281
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2018/1845 E. , 2022/281 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/1845
Karar No:2022/281
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Fonu (…)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Grubu Şirketlerinden … İnş. Taah. San. A.Ş.’nin kanuni temsilcisi olan davacı adına 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce Dairemizin …tarih ve E:…, K:…sayılı bozma kararına uyularak ve işin esası incelenerek verilen kararda; … tarafından 1997 yılında satın alınan … A.Ş.’nin 25/10/1998 tarihinde, taahhütlerini karşılamakta güçlük çekmesi nedeniyle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tamamının Hazine Müsteşarlığı tarafından değiştirildiği, 12/12/1998 tarihinde Bankanın satın alma yoluyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon) idaresine geçtiği, davacının hissedarı ve yönetim Kurulu üyesi olduğu … İnş. Taah. San. A.Ş. (asıl borçlu/firma)’nın … A.Ş.’den kullandığı ve geri ödemediği kredilerden dolayı, davacı adına, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamında 23/05/2008 tarih ve 10044 sayılı ödemeye çağrı mektubu gönderildiği, ödemeye çağrı mektubuna karşı dava açılmayarak borcun kesinleşmesi üzerine davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; uyuşmazlık konusu olayda davacı iddialarının 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde belirtilen “böyle bir borcun olmadığı” itirazı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, Mahkemelerinin 15/07/2016 tarihli ara kararı ile davalı idareden; asıl borçlu olan … İnş. Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. hakkında yapılan cebri takip işlemlerine ilişkin (ödeme emri, haciz, satış…v.b.) tüm bilgi ve belgelerin talep edildiği, dava konusu ödeme emri tarihi itibarıyla toplam borcun ne kadarının tahsil edildiği, ne kadarının tahsil edilemediği ve adli yargı mercilerinde açılan davalardan vazgeçilip vazgeçilmediği hususları sorularak borcun ve gecikme zammının nasıl belirlendiğini gösteren ayrıntılı hesap tablosunun istenildiği, davalı idareden gelen bilgi ve belgeler ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin ayrıntılı olarak incelenmesi neticesinde; uyuşmazlığın … Grubu şirketlerinden … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kanuni temsilcisi olduğundan ve Fon alacağının adı geçen şirketten tahsil edilemediğinden bahisle davacı adına düzenlenen 122.622.122-TL tutarlı, 31/10/2008 tarih ve 19616 sayılı ödeme emrinden kaynaklandığı, … Grubu şirketlerinden … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kanuni temsilcisi olan davacının; firmanın Fona devrolan kredilerinin kullanıldığı, 1997 ve 1998 yıllarında 1. derece imzaya yetkili olduğu, şirketi 1. ve 2. derece imzaya yetkili diğer kişiler ile birlikte şirketle ilgili tüm hususlarda müştereken temsile yetkili olduğu, şirket hisselerinin %1’inin sahibi ve şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, davacı …’ın kanuni temsilci sıfatıyla, asıl borçlu firmanın 20/06/1997-25/10/1998 tarihleri arasında … A.Ş.’den kullandığı krediler nedeniyle 75.942.558-TL, … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 22.135.721-TL., ve … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 24.543.843-TL olmak üzere toplam 122.622.122-TL Fon alacağından sorumlu tutulduğu;
Söz konusu Fon alacağının … A.Ş.’den kullandırılan kredilere ilişkin kısmı için; asıl borçlu firmanın … A.Ş.’den kullandığı krediler için, … A.Ş. tarafından firmaya 11/11/1998 tarihinde ihtarname gönderildiği, ihtarnameye rağmen ödenmeyen borcun tahsil edilmesi amacıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yasal takip işlemlerine başlanılarak, …. İcra Müdürlüğü’nün E:… sayılı dosyasıyla ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, borçlular tarafından takibe itiraz edilmiş olması sebebiyle …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasıyla yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, alacağın 6183 sayılı Yasa kapsamında takip edilecek olması sebebiyle Mülga 4389 sayılı Bankalar Yasası’nın 15/3. maddesi gereği haktan feragati tazammun etmemek kaydıyla …. İcra Müdürlüğü’nün E:… sayılı dosyasından sarfınazar edildiği,
Fon Kurulu’nun …tarih, …sayılı ve …tarih, …sayılı kararları ile, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesinin verdiği yetki uyarınca 27/01/2005 tarihinde 6.081.679,64-YTL bedel üzerinden Fon adına devir tescil edilen Grubun İstanbul Avcılar’da kain taşınmazların bedelinin … İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş.’nin … A.Ş.’den kullandığı kredilere mahsup edildiği,
Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı ile söz konusu Fon alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesine karar verildiği, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E:…, K:…sayılı ilamıyla hükmedilen miktarlarla hesaplama yapılarak 75.942.558,35-YTL (6.081.679,64-YTL tutarında ayni tahsilat düşülmüştür.) borç tutarı üzerinden 25/11/2005 tarih ve 47274 sayılı ödemeye çağrı mektubu ile …tarih ve …sayılı ödeme emri gönderildiği, söz konusu firmadan 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipte herhangi bir tahsilat sağlanamadığı ve firma hakkında yapılan malvarlığı araştırması neticesinde borcu kısmen veya tamamen karşılayacak malvarlığı tespit edilemediği,
Söz konusu Fon alacağının … A.Ş.’den kullandırılan kredilere ilişkin kısmı için, asıl borçlu firmanın … A.Ş.’den 26/12/1997 tarihinde kullandırılan 5.500.000 USD anapara tutarlı Dövize Endeksli nakit kredinin geri ödenmesi için … A.Ş. tarafından firmaya 28.12.1998 tarihinde ihtarname gönderildiği, ihtarnameye rağmen ödenmeyen borcun tahsil edilmesi amacıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yasal takip işlemlerine başlanılarak, …İcra Müdürlüğü’nün E:…sayılı dosyasıyla iflas yoluyla takip yapıldığı, borçlular tarafından takibe itiraz edilmiş olması sebebiyle …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:…sayılı dosyasıyla iflas davası açıldığı, ancak bu davadan vazgeçildiğinden bu alacak için sarfınazar edilmesi gereken bir takip bulunmadığı,
Fon Kurulu’nun 30/12/2003 tarih ve 683 sayılı kararı ile söz konusu Fon alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesine karar verildiği, Fon Kurulu kararında belirtilen 22.135.721-YTL üzerinden …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubu ile 03/03/2004 tarih ve 5966 sayılı ödeme emri gönderildiği, söz konusu firmadan 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipte herhangi bir tahsilat sağlanamadığı ve firma hakkında yapılan malvarlığı araştırması neticesinde borcu kısmen veya tamamen karşılayacak malvarlığı tespit edilemediğinden takip işlemlerinin semeresiz kaldığı,
Söz konusu Fon alacağının … A.Ş.’den kullandırılan kredilere ilişkin kısmı için, asıl borçlu firmanın … A.Ş.’den 18/09/1998 tarihinde kulandırılan 1.100.000-YTL anapara tutarlı nakit kredinin geri ödenmesi için … A.Ş. tarafından firmaya 12/11/1998 tarihinde ihtarname gönderildiği, ihtarnameye rağmen ödenmeyen borcun tahsil edilmesi amacıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yasal takip işlemlerine başlanılarak, …. İcra Müdürlüğü’nün E:…sayılı dosyasıyla ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, borçlular tarafından takibe itiraz edilmiş olması sebebiyle …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:…sayılı dosyasıyla yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, alacağın 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilecek olması sebebiyle Mülga 4389 sayılı Bankalar Yasası’nın 15/3. maddesi gereği haktan feragati tazammun etmemek kaydıyla …. İcra Müdürlüğü’nün E: …sayılı dosyasından sarfınazar edildiği,
Fon Kurulu’nun 09/06/2004 tarih 279 sayılı kararı ile söz konusu Fon alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesine karar verildiği, firma hakkında Fon Kurulu kararında belirtilen 24.543.842-YTL borç tutarı üzerinden ihtiyati haciz varakası düzenlenmiş ve haciz işlemlerine başlanmış ise de haciz işlemlerinin semeresiz kaldığı ve söz konusu firmadan 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipte herhangi bir tahsilat sağlanamadığı ve firma hakkında yapılan malvarlığı araştırması neticesinde borcu kısmen veya tamamen karşılayacak malvarlığı tespit edilemediğinden şirketin kanuni temsilcisi olan davacının, asıl borçlu firmanın 20/06/1997-25/10/1998 tarihleri arasında … A.Ş.’den kullandığı krediler nedeniyle 75.942.558-TL, … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 22.135.721-TL. ve … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 24.543.843-TL olmak üzere toplam 122.622.122-TL Fon alacağından sorumlu tutularak hakkında ödemeye çağrı mektubu düzenlendiği, davacı adına, hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin Fon’a olan borcu nedeniyle şirket adına tanzim olunan 23/05/2008 tarih ve 10044 sayılı ödemeye çağrı mektubunun, dava açılmayarak kesinleştiği anlaşıldığından dayanağı kesinleşmiş olan bir amme alacağının kanuni temsilci olan davacıdan tahsiline yönelik yasal bir engel bulunmadığından ve “borcum yoktur” iddiası kapsamında değerlendirilebilecek bir husus olmadığından söz konusu amme alacağının davacıdan tahsiline yönelik olarak tesis edilen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ödemeye çağrı mektubuna karşı dava açılmamış olmasının borcun kesinleştiği anlamına gelmediği, dava konusu ödeme emrinde yer alan borcun faiz hesabının hukuka aykırı olarak yapıldığı, 6183 sayılı Kanun’da öngörülen 5 yıllık zaman aşımı süresi aşıldıktan sonra davalı idarenin takip yapma yetkisinin bulunmadığı, İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca yapılan takip ve davalardan sarfınazar etmeden 6183 sayılı Kanun’a göre mükerrer olarak takip yapılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ödemeye çağrı mektubuna karşı itiraz edilmediğinden dava konusu alacağın kesinleştiği, 4389 sayılı Mülga Bankalar Kanunu’nun 15/3. maddesi gereği Fon alacaklarının amme alacağı niteliğinde olduğu ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilebileceği, şirketin imza sirkülerine göre davacının 1. derece imza yetkilisi olduğu, şirketten tahsil edilemeyen alacak için şirketin hissedarı ve kanuni temsilcisi olan davacının 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumlu olduğu, Fon alacaklarında zaman aşımı süresinin 20 yıl olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının %1 hissedarı ve aynı zamanda temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu … İnş. Taah. San. A.Ş. tarafından 20/06/1997-25/10/1998 tarihleri arasında … AŞ, … AŞ ve … AŞ’den kullanılan kredilerin geri ödenmediği, borcun anılan şirketten tahsilinin sağlanamayacağının anlaşılması üzerine, şirketin … A.Ş.’den kullandığı krediler nedeniyle 75.942.558-TL, … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 22.135.721-TL. ve … A.Ş.’den kullandığı kredilerden dolayı 24.543.843-TL olmak üzere toplam 122.622.122-TL fon alacağının 27/03/2008 tarih ve 2008/96 sayılı Fon Kurulu kararı ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca şirketin kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsiline karar verilerek davacı adına 23/05/2008 tarih ve 10044 sayılı ödemeye çağrı mektubunun düzenlendiği, borcun verilen sürede ödenmemesi üzerine dava konusu 31/10/2008 tarih ve 19616 sayılı ödeme emrinin gönderildiği, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/3. maddesinde, Fon’un, devraldığı alacağın takibine, alacağın devralındığı gün itibarıyla banka defter, kayıt ve belgelerine göre anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair giderlerin toplamından oluşan birikmiş alacak tutarı üzerinden başlayacağı, bu alacakların, Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı ve birikmiş alacak tutarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı belirtilmiş; 15/7-b maddesinde ise, madde kapsamında kalan alacaklara zararın ve/veya alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Fon Alacaklarının Tahsilinde Kullanılacak Usul ve Esaslara İlişkin İşlem Yönergesi’nin 23. maddesinin ikinci fıkrasında, “Fona devir edilen alacaklardan firmanın ana alacak dosyası için Fona devir tarihinden önce İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre takibi başlatılmış olanlar ile Fona devir tarihinden sonra ancak 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmesi kararından önce İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış icra takipleri açısından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilecek borç;
İcra takip talebinde belirtilen alacak miktarı ve temerrüt faiz oranı esas alınmak sureti ile Fon’a devir tarihi esas alınmaksızın icra takip talebinde belirtilen faiz başlangıç tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesi kararı tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmak, yapılan tahsilatlar ve masraflar yapıldığı tarihte ana paradan indirilip veya eklenmek sureti ile tespit edilir. Bu suretle hesaplanan toplam borç 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibe esas amme alacağıdır.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
4389 sayılı Kanun’un 15/3. ve 15/7-b maddelerindeki düzenlemeler irdelendiğinde, 15/3’te yer alan alacakların Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı ve birikmiş alacak tutarına 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı; 15/7-b maddesindeki alacaklar açısından ise, bu alacakların doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı belirtilmesine rağmen, aktarılan Yönerge’de, Fon alacakları için, alacağın Fon’a devrinden önce İcra ve İflas Kanunu’na göre takibe geçilmişse, bu alacakların 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesi kararı tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması, bu tarihten sonra ise 6183 sayılı Kanun’a göre gecikme zammı uygulanması gerektiği belirtildiğinden, anılan Yönerge hükmünün gecikme zammı ve temerrüt faizi hesabı yönünden Kanuna aykırı olduğu görülmektedir.
Bu noktada, bakılan davada, anılan Yönerge’de yer alan temerrüt faizi ve gecikme zammı hesabının bakılan uyuşmazlığa uygulanıp uygulanmayacağı hususu bir ön sorun teşkil etmektedir.
Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa’dan, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yürürlüğünü kanunlardan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden almaktadır. Dolayısıyla, bir normun, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün değildir. Belirtilen hiyerarşinin, yönetmelikler bakımından bir ifadesi niteliğini taşıyan uyuşmazlık tarihindeki Anayasa’nın 124. maddesinde de, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri kuralına yer verilmiştir. Kanunlar ve yönetmelikler açısından yukarıda belirtilen bu durum, daha alt düzeyde yer alan diğer hukuksal metinler ve idari işlemler açısından da geçerlidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fıkrasında ise, “…Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” kuralı ile, idari yargı mercilerine, bireysel işlemlerin yargısal denetiminde, bu işlemlerin dayanağı ikincil nitelikteki düzenleyici işlemleri ihmâl etme yetkisi tanınmıştır.
Belirtilen bu durum karşısında, Yönerge’deki temerrüt faizi ve gecikme zammı hesabı yasal düzenlemeye aykırı olduğundan, uyuşmazlığa konu Fon alacağının hesaplanmasında, Yönerge’deki düzenleme yerine yasa kurallarının uygulanması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının kanuni temsilcisi ve %1 hissedarı olduğu … İnş. Taah. San. A.Ş.’nin … hakim ortak grubu şirketlerinden olduğu ve şirketin Fon tarafından temlik alınan kredilerini …’ten 27/06/1997 ile 06/10/1998 tarihleri arasında, …’tan 18/09/1998 tarihinde, …’tan 26/12/1997 tarihinde kullandığı anlaşılmakta olup, dava konusu ödeme emrindeki alacağı oluşturan kalemler arasında bu krediler ve faizi ile birlikte icra inkar tazminatı ve yargılama giderlerinin de bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu ödeme emrinin konusu olan alacak tutarının içeriğinde, 4389 sayılı Kanun’dan doğan asıl kredi alacağı ve faizine ilişkin toplam tutar ile davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketlerden olan alacağın tahsili aşamasındaki mahkeme ve icra giderlerine dair icra inkar tazminatı ve yargılama giderleri gibi tutarların da eklenmesi suretiyle toplam borç tutarının belirlendiği, ancak söz konusu alacak kalemlerinin niteliklerinin ve tahsil usullerinin farklı olduğu, nitekim asıl kredi alacağı, faiz başlangıç tarihi ile uygulanacak faiz oranlarının farklı hükümlere; vekâlet ücreti, ilam harcı, icra inkar tazminatı ve yargılama giderlerinden oluşan borç tutarına uygulanacak faiz başlangıç tarihi ve uygulanacak faiz oranlarının ise farklı hükümlere tabi olduğu, diğer taraftan, farklı nitelikteki alacaklardan oluşan borç tutarına yapılacak itirazların da farklı şekillerde yapılacağı, bu nedenle davacıya kredi asıl alacak ve faizler toplamından oluşan alacak tutarı toplamı ile diğer yargılama giderlerinden oluşan alacak tutarı toplamının tahsili için ayrı ayrı alacak takibi yapılarak itiraz hakkının açık ve net bir şekilde kullandırılması gerektiği, öte yandan, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket tarafından … A.Ş.’den kullanılan ve geri ödenmeyen kredilerin 23/08/2001 tarihinde Fon tarafından temlik alındığı, ancak davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin geri ödenmeyen kredilerinden kaynaklanan borcu hesaplanırken, alacağın 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline karar verilmesine ilişkin Fon Kurulu’nun 28/04/2005 tarih ve 167 sayılı kararına kadar olan sürede borca temerrüt faizi yürütüldüğü, 4389 sayılı Kanun’un 15/3. maddesi uyarınca alacağın Fon tarafından temlik alınmasından itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde yer alan gecikme zammı uygulanması gerekirken 2005 yılına kadar borca temerrüt faizi işletildiği anlaşıldığından, dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, farklı nitelikteki alacakların tek bir ödeme emrine dâhil edildiği ve dava konusu alacağa ilişkin gecikme zammı ve faiz hesabının hukuka aykırı olarak yapıldığı görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uygunluk ve davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.