Danıştay 12. Daire, Esas No: 2018/4671, Karar No: 2020/4995

Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/4671 E. , 2020/4995 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONİKİNCİ DAİRE
    Esas No : 2018/4671
    Karar No : 2020/4995

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından; askerlik görevini yapmakta iken rahatsızlığı nedeniyle iznini geçirmekte olduğu Şırnak ili, Beytüşşebap ilçesi, … köyünde teröristlerce kurşuna dizilmesi sonucu vefat eden oğlundan dolayı tarafına 2330 ve 3713 sayılı Kanun kapsamında yetim aylığı bağlanması talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile 01/08/2012 tarihinden itibaren tarafına aylık bağlanması ve yetim aylıklarının 01/08/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca, terör eyleminin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olanların, bu faaliyetlerinden dolayı hayatını kaybettikleri, yaralandıkları veya engelli hâle geldikleri, ilgili valinin teklifi üzerine Nakdi Tazminat Komisyonu tarafından karara bağlanan kişilerin ana ve babaları ile yetim aylığına müstehak çocuklarına 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre, aylık bağlanabileceği, bu kapsamda, Nakdi Tazminat Komisyonu kararında, davacının oğlunun kamu güçlerini sindirme amacına yönelik bir terörist saldırı sonucu öldüğünün kuşkusuz olduğu ve olayda kişisel kusuru, askeri şeref ve haysiyete aykırı bir hali de görülmediği, bu nedenle hak sahiplerine nakdi tazminat ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, bu nedenle davacıya vefat eden oğlundan dolayı yetim aylığı bağlanması gerektiğinden, davacının bu yöndeki başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle; dava konusu işlemin iptali ile yetim aylıklarının 19/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, davalı idarenin harçtan muaf olması sebebiyle yargılama giderine hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
    2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemin iptali ile yetim aylıklarının 19/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
    3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4.Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    5.2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) – KARŞI OY :
    3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 04/07/2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun ile değişik 21. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde; erbaş ve erlerden veya geçici veya gönüllü köy korucularından, terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak veya engelli hâle gelerek ilgili mevzuatına göre malullük aylığı bağlanması koşullarının oluştuğu tespit olunanların, 2330 sayılı Kanuna göre aylık bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c), (d) ve (g) bentlerindeki haklardan, bunların eş, ana ve babaları ile bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına giren çocukları da bu fıkranın (d) bendinde düzenlenen haklardan yararlandırılacağı; erbaş ve erlerden veya geçici veya gönüllü köy korucularından, aynı sebeplerle hayatını kaybedenlerin veya bu fıkra kapsamında malul olması sebebiyle aylık almakta iken hayatını kaybedenlerin dul aylığına müstehak eşi, ana ve babaları ile yetim aylığına müstehak çocukları 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c) ve (d) bendindeki haklardan yararlandırılacağı kurala bağlanmıştır.
    Anılan düzenlemeye göre; erbaş ve erler ile geçici ve gönüllü köy korucularının, terörle mücadele görevini yerine getirirken bu görev dolayısıyla hayatını kaybetmeleri halinde, dul aylığına müstehak eşi, ana ve babaları ile yetim aylığına müstehak çocukları 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanması hakkından yararlanabilecektir.
    Dosyanın incelenmesinden; davacının oğlunun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde er olarak askerlik görevini yapmakta iken izinli olarak köyüne döndükten sonra iznini müteakip istirahat izni kullandığı, izinli olduğu 09/08/1989 tarihinde bitişik köyden kız istemeden grup halinde dönerken teröristlerin saldırısı sonucu vefat ettiği anlaşılmaktadır.
    Buna durumda; davacının oğlunun ölüm olayının, terörle mücadele görevini yerine getirirken meydana gelmediği, ölümünde görevinin neden ve tesiri bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptali ile yetim aylıklarının 19/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından bozulması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir