Danıştay 12. Daire, Esas No: 2019/1728, Karar No: 2020/4417

Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2019/1728 E. , 2020/4417 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONİKİNCİ DAİRE
    Esas No : 2019/1728
    Karar No : 2020/4417

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem : Muğla İli, Marmaris İlçesi, … Gemlik Komutanlığı emrinde uzman çavuş olarak görev yapan davacı tarafından, Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20/b maddesi uyarınca “Ahlaki zayıflık” gösterdiğinden bahisle ayırma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yüksek disiplin kurulununu 27/01/2017 tarih ve 2017/3 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında tesis edilen dava konusu TSK’dan ayırma işlemine konu fiil ile ilgili olarak aynı zamanda adli makamlarca soruşturma ve akabinde de kamu davası açılmak suretiyle kovuşturma yapıldığı, bu kapsamda … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esasına kayden açılan davada verilen 13/04/2017 tarihli kararla, davacının aracında uyuşturucu madde bulundurma eyleminin sübuta erdiğinin belirtilerek, davacı hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geri bırakılmasına karar verildiğinin görüldüğü, davacının üzerine atılı ve sübuta eren uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle, davacının konumu, yapmış olduğu görevin mahiyeti, fiilin niteliği ile ağırlığı hususları gözetildiğinde, eylemine uyan 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu’nun 20/1-(b) maddesinde düzenlenen ”Ahlaki zayıflık” gerekçesiyle TSK’dan ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu tespit edilmekle, davacının görevden uzak kaldığı döneme ilişkin özlük haklarının hak ediş tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… kararda; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ceza yargılamasına bağlı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar esas alınarak tesis edilen dava konusu işlemin masumiyet karinesine ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Soruşturma yapılmadan tesis edilen dava konusu dsiplin cezası işleminde hukuka uyarlık bulunmadığından davanın reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    MADDİ OLAY :
    Muğla İli, Marmaris İlçesi, … Gemlik Komutanlığı emrinde uzman çavuş olarak görev yapan davacının, 03/09/2016 tarihinde saat 02:30 sularında Yeni Datça yolunda özel aracıyla maddi hasarlı trafik kazası yaptığı, kaza sonrasında olay yerine gelen polis ekiplerince davacının alkollü olduğunun görüldüğü ve ardından araçta yapılan aramada içinde yeşil kuru ot görünümlü madde olan 13 adet küçük şeffaf poşet, 16 adet sarı hap ve 48 adet kırmızı renkli hapın tespit edildiğine ilişkin tutanağın tanzim edildiği, söz konusu olayla ilgili adli makamlarca yapılan kriminal incelemede davacının parmak izinin bulunmadığı ve yine yapılan testlerde davacının vücudunda uyuşturucuya rastlanmadığının anlaşıldığı, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan … Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:… esasına kayden açılan kamu davasında 13/04/2017 tarihli kararla, uyuşturucu madde ticareti yapma fiilinin unsurlarının oluşmadığı, davacının eyleminin uyuşturucu madde bulundurma kapsamında olduğundan bahisle hükmün 5 yıl süreyle açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, aynı konuya ilişkin davacının savunması alınarak eyleminin TSK ayırma cezasını gerektiğinden bahisle sıralı disiplin amirinin teklifiyle Yüksek Disiplin Kuruluna gönderildiği, Yüksek Disiplin Kurulunca davacının fiilinin sübuta erdiğinden bahisel TSK Disiplin Kanunu’nun 20/1-(b) maddesi uyarınca ayırma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.
    Söz konusu disiplin cezası işleminin iptali ile yoksun kalına parasal ve özlük hakların yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun “Disiplin soruşturması ve yetkiler” başlıklı 7. maddesinde, “Maiyetinden birinin disiplinsizlik teşkil edebilecek bir fiilini veya mesleğe aykırı tutum ve davranışını herhangi bir şekilde öğrenen disiplin amirleri, olayın araştırılması gerektiğine kanaat getirirse, yazılı olarak görevlendireceği soruşturmacılar vasıtasıyla ya da şahsen disiplin soruşturması yapar.” hükmüne yer verilmiştir.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.
    Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.
    Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda; disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.
    Bakılan uyuşmazlıkta, davacı hakkında ceza verilmesine neden olan “ahlaki zayıflık” fiili için disiplin amiri tarafından davacının yalnızca savunması alınarak ceza verildiği, usulüne uygun soruşturma açılmadığı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturmacı tayin edilmeden yalnızca davacının savunması alınarak, objektiflik ve tarafsızlık ilkesine aykırı işlem tesis edildiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
    Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında ve bu karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY :
    Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; temyize konu karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir