Danıştay 13. Daire, Esas No: 2021/4802, Karar No: 2021/5202

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/4802 E. , 2021/5202 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/4802
Karar No:2021/5202

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Fonu (…)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, …Finansal Kiralama AŞ’nin kanuni temsilcisi olması nedeniyle adına düzenlenen …tarih ve …sayılı, 178.600.923,87-TL tutarlı ödemeye çağrı mektubunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; Fon’a devredilen … Bank A.Ş.’den kredi kullanan … Finansal Kiralama A.Ş., … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ve … Factoring ve Forfaiting Hizmetleri A.Ş.’nin Fon’a olan 190.417.234,00-TL banka zararından doğan borcunun karşılanması amacıyla anılan şirketler hakkında takip yapıldığı, ancak borcun süresinde ödenmediği, bunun üzerine söz konusu borcun takip ve tahsili amacıyla borçlu şirketlerin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı hakkında 22/10/2007 tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun düzenlendiği, anılan ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla, “davacının, şirketin kanuni temsilcisi olmadığı tarihlerde kullanılan kredilerin hesaplamaya dahil edildiği ve dava konusu alacağa ilişkin gecikme zammı ve faiz hesabının hukuka aykırı olarak yapıldığı görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle işlemin iptaline karar verildiği, davacı tarafından … Finansal Kiralama A.Ş.’nin kanuni temsilcisi olması nedeniyle adına düzenlenen …tarih ve …sayılı 178.600.923,87-TL tutarlı ödemeye çağrı mektubunun davacıya gönderilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 26. maddesi kapsamında kanuni temsilci olduğu tarihlerde kullandırılan kredilerden sorumlu olduğu, ayrıca dava konusu işlem ile davacının görevde olmadığı tarihte kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığı kabul edilerek ve gecikme zammı ve faizle ilgili olarak ise yeniden hesaplama yapılarak mahkeme kararının gereğinin yerine getirildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 2007 yılında gönderilen ödeme emri ve ödemeye çağrı mektubunun iptal edildiği ve bu kararların kesinleştiği, talep edilen tutarların muaccel olmasından bu yana 20 yıldan fazla zaman geçtiği, alacağın zamanaşımına uğradığı, adli yargıda görülen mali sorumluluk davasında kendileri yönünden davanın reddine karar verildiği, 14 senedir devam eden bu davalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlâl edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, …. İdare Mahkemesi’nin E:…, K:…sayılı iptal kararındaki gerekçeler dikkate alınarak yeniden hesaplama yapıldığı, anılan kararın davacının kanuni temsilci olması nedeniyle Fon alacaklarından sorumlu olduğu yönünde kesin hüküm teşkil ettiği, davacı ve bankanın diğer yöneticileri ile ilgili … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 336 vd. maddelerinde hükme bağlanan kusura dayalı mali sorumluluk davası olduğu, dava konusu ödemeye çağrı mektubunun ise davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketlerden Fon alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması nedeniyle 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca düzenlendiği, Fon alacaklarında zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Fon’a devredilen … Bank A.Ş.’den kredi kullanan … Finansal Kiralama A.Ş., … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ve … Factoring ve Forfaiting Hizmetleri A.Ş.’nin Fon’a olan 190.417.234.-TL banka zararından doğan borcunun karşılanması amacıyla anılan şirketler hakkında takip yapılmış, ancak borcun süresinde ödenmemesi üzerine söz konusu borcun takip ve tahsili amacıyla borçlu şirketlerin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı hakkında …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubu düzenlenmiştir.
Söz konusu ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açılan davada, …. İdare Mahkemesi tarafından, Dairemizin …tarih ve E:…, K:…sayılı bozma kararına uyularak, “davacının, şirketin kanuni temsilcisi olmadığı tarihlerde kullanılan kredilerin hesaplamaya dahil edildiği ve dava konusu alacağa ilişkin gecikme zammı ve faiz hesabının hukuka aykırı olarak yapıldığı görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan iptal kararı üzerine davalı idarece yeniden hesaplama yapılarak … Finansal Kiralama A.Ş.’ye davacının görev yaptığı dönemde … Bank A.Ş. ve … Off Shore Ltd. tarafından kullandırılan ve ödenmeyerek kanuni takip hesaplarına aktarılan krediler nedeniyle dava konusu …tarih ve …sayılı, 178.600.923,87-TL tutarlı ödemeye çağrı mektubu gönderilmiştir.
Ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Zamanaşımı, borcun doğumundan sonra, belli bir sürenin geçmesi sonucunda borçluya borcu ödemekten kaçınma hakkı veren bir sebeptir. 01/07/2012 tarihinden önce yürürlükte bulunan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiş, aynı hüküm 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde de yer almıştır. Buna göre, olağan zamanaşımı süresi on yıl olup kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça tüm borç ilişkilerinde zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 168. maddesiyle yürürlükten kaldırılan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun ilk hâlinde istisnaî bir hükme yer verilmediğinden, anılan Kanun’dan kaynaklanan Fon alacaklarında da zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmıştır. Ancak 12/12/2003 günlü, 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4389 sayılı Kanun’a eklenen Ek-3. maddeyle, söz konusu Kanun’dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, 4389 sayılı Kanun’dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde on yıl olan zamanaşımı süresi, 4389 sayılı Kanun’a eklenen Ek-3. maddenin yürürlüğe girdiği 26/12/2003 tarihinden itibaren yirmi yıl olmuştur.
01/11/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de mülga 4389 sayılı Kanun’un Ek-3. maddesine benzer bir hükme yer verilmiş, buna göre, 5411 sayılı Kanun’dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu kurala bağlanmıştır.
5411 sayılı Kanun’un Geçici 16. maddesinde ise “Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir.” hükmü getirilerek 141. maddede öngörülen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olması sağlanmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin 12/09/2014 tarih ve 29117 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/06/2014 tarih ve E:2014/85, K:2014/103 sayılı kararı ile anılan Kanun maddesinde yer alan “zamanaşımı” sözcüğünün iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesinde; Fon alacaklarında zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğuna ilişkin ilk kuralın 4389 sayılı mülga Bankalar Kanunu’nun Ek-3. maddesiyle getirildiği, söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği 26/12/2003 tarihinde henüz on yılını doldurmamış tüm Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin yirmi yıla uzadığı, bu alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin bitmiş olduğundan söz edilemeyeceği, ancak itiraza konu Geçici 16. maddenin “zamanaşımı” ifadesinin 26/12/2003 tarihinden önce on yılını dolduran alacaklara ilişkin zamanaşımı süresini yeniden canlandırarak yirmi yıla uzattığı ve borçlunun zamanaşımına uğramış alacaklarının yeniden canlandırılması ve bu suretle yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre doğmuş ve tahakkuk etmiş olan zamanaşımı def’ini ileri sürme hakkının geçmişe yönelik olarak elinden alınmasının hukuka olan güven duygusunu zedelediği ve hukuk güvenliği ilkesini ihlâl ettiği belirtilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 11. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/3. maddesinde, Fon kaynakları ile her türlü alacaklarının ve hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankaların; yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarından, bu ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketlerden ve iştiraklerinden, yönetim ve denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve çocuklarından olan alacakları ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların bunlardan olan alacaklarından Fon tarafından devralınanlar ile (7) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen kişilere ait olup Fon tarafından devralınan alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesinde hangi hâllerde zamanaşımının kesileceği sayılmıştır. Anılan maddeye göre, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, sayılan muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması hallerinde kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı birlikte değerlendirildiğinde, Fon alacaklarında zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğuna ilişkin mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun Ek-3. maddesinin yürürlüğe girdiği 26/12/2003 tarihinde henüz on yılını doldurmamış tüm Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin yirmi yıla uzadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu ödemeye çağrı mektubuna konu borcun, … Grubu firmalarından … Finansal Kiralama A.Ş.’ye davacının kanuni temsilci olduğu 01/12/1998 ile 22/11/1999 tarihleri arasında kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, söz konusu kredilerin ödenmemesi üzerine firmaya … Off-Shore Ltd. tarafından 18/09/2001 tarihinde, … Bank A.Ş. tarafından ise 11/07/2001 tarihinde kat ihtarnamesi çekildiği dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığından, 26/12/2003 tarihi itibarıyla henüz on yıllık zamanaşımı süresini doldurmamış olan kredilerden kaynaklanan Fon alacaklarında da zamanaşımı süresi 20 yıl olduğundan dava konusu ödemeye çağrı mektubunda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, her ne kadar davacı 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmekte ise de, dava konusu …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubundan önce davacı hakkında …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubu ile …tarih ve …sayılı ödeme emrinin düzenlendiği, dolayısıyla 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliği suretiyle zamanaşımının kesildiği ve bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başladığı açık olduğundan, davacının zamanaşımının dolduğuna ilişkin iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2 Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın …. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 16/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir