Danıştay 13. Daire, Esas No: 2021/4777, Karar No: 2021/4472
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/4777 E. , 2021/4472 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/4777
Karar No:2021/4472
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Makina Otomotiv ve Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :…İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü ile imzalanan …tarihli …sayılı, “Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü Tamir Bakım Onarım Hizmeti” işi; …tarihli, …sayılı, “Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü Muhtelif Hizmet” işi; …tarihli, …sayılı, “Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü’ne ait Dereköy Mevkiinde bulunan Dereköy Torbalama Tesisinde 418.000 Ton Kömürün Torbalanması ve Kamyonlara Yüklenmesi” işi; …tarihli, …sayılı, “Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü Bünyesindeki Isı Merkezlerinin İşletilmesi” işi ve …tarihli, …sayılı, “Kriblaj ve Vagon Yükleme Tesislerinin Çalıştırılması” işine ait hizmet alım sözleşmelerinin feshedilmesi nedeniyle bu sözleşmeler kapsamında davacı tarafından verilen kesin teminat mektuplarının nakte çevrilerek irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davaya konu ihale sözleşmelerinde yüklenicinin ve idarenin görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, yaptırımı gerektiren ve sözleşmenin feshine neden olabilecek hâllerin tek tek sayıldığı, buna göre, taraflar arasında akdedilen, tarafların özgür iradeleriyle imzaladıkları ve sürekli bir kamu hizmetinin görülmesi amacını taşımayan, uyuşmazlık konusu 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihaleler sonrası imzalanan hizmet alımı sözleşmelerinin özel hukuk hükümlerine tâbi olduğu, bu sözleşmelerin uygulama aşamasından kaynaklı ve sözleşme hükümleri uyarınca tesis edilen sözleşmelerin feshi nedeniyle, bu sözleşmeler kapsamında verilen kesin teminat mektuplarının nakte çevrilerek irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin yürütmesinin durdurulmasına, teminat alınmamasına veya uygun bir teminata hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği; bu itibarla, dava konusu işlemin özel hukuk hükümlerine tâbi hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlî yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı Kanun’un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı aynı Kanunun 20/A maddesi uyarınca 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay’a temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davacı ile davalı idare arasında akdedilen sözleşmelerin 4734 ve 4735 sayılı Kanunlar uyarınca akdedildiği, sözleşmeler ile yapımı üstlenilen işlerin davalı idarenin kamu adına yürüttüğü asli işler olduğu, idarenin tek taraflı olarak bu sözleşmeleri feshetme, teminat mektuplarını irat kaydetme ve hakkında ihaleden yasaklama kararı verme yetkisini haiz olduğu, sözleşmelerin davalı tarafından idare sıfatıyla imzalandığı ve yapılan işlemin idari işlem olduğu, uyuşmazlığın çözümünde idare mahkemelerinin görevli olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz dava konusu uyuşmazlığın davacı taraf ile idare arasında akdedilen hizmet alımına ait sözleşmelerden kaynaklandığı, bahsi geçen sözleşmelerin tarafların sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde ve tacir sıfatları ön plana alınarak yapıldığı, iptal davasına konu olabilecek idari bir sözleşmeden söz edilemeyeceği, sözleşmelerin idarenin kamusal yetkilerini kullanarak kamu hizmetinin devamı için ve kamu yararı nedeniyle imzalanmadığı, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerinde çözülmesi gerektiği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kapsam ve nitelik” başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 8. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.
6545 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesine ilişkin kısmında, “İdari yargı ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararların bir kısmı bölge idare mahkemesince, kalan kısmı ise Danıştay tarafından denetlenmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde itiraz üzerine bölge idare mahkemelerinde kesinleşecek davalar sayılmış olup, bunlar dışındaki tüm davalar temyiz üzerine Danıştay tarafından incelenmektedir. Bu uygulama sebebiyle idare ve vergi mahkemelerinin nihaî karara bağladığı dosya toplamının yaklaşık yüzde yetmişi Danıştay’da, yüzde otuzu ise bölge idare mahkemelerinde denetlenmektedir. Anılan iş yükü sebebiyle Danıştay’a gelen dosyaların kesinleşme süresi uzamaktadır. Bu bağlamda, idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesi konusu öteden beri yargı paydaşları arasında tartışılmaktadır. … 2577 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, istinaf mahkemelerince karara bağlanacak konulardan hangisinin temyiz yolu ile Danıştay’a gideceği belirlenmekte olup, bu maddede tahdidi olarak sayılan bu konular dışındaki davaların bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmesi öngörülmektedir. Böylece Danıştay’ın temyizen karara bağladığı iş yükünün yaklaşık yüzde seksen oranında azaltılarak Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa’nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usûlleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa’daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).
Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün yasayla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).
Aktarılan kanuni düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.
2577 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca idarî yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun’da gösterilen usûllere tâbi bulunduğundan ve anılan Kanun’un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usûlü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idarî dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usûlü olduğundan; adlî yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usûlü belirleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenen özel bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnaî bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlünün bu ekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usûlü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usûlüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü ile davacı şirket arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin feshedilmesi nedeniyle bu sözleşmeler kapsamında verilen kesin teminat mektuplarının nakte çevrilerek irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihaleler sonrası imzalanan hizmet alımı sözleşmelerinin özel hukuk hükümlerine tâbi olduğu, bu sözleşmelerin uygulama aşamasından kaynaklı ve sözleşme hükümleri uyarınca tesis edilen sözleşmelerin feshi nedeniyle, bu sözleşmeler kapsamında verilen kesin teminat mektuplarının nakte çevrilerek irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin idarî işlem niteliğinde bir ihale işlemi olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanun’un ve bu Kanun’da düzenlenen usûllerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmadığından, ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, Mahkemece genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak verilen kararda usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 09/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.