Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/20280, Karar No: 2020/5909

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/20280 E. , 2020/5909 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/20280
    Karar No : 2020/5909

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, CD satışı faaliyetinde bulunduğundan bahisle tesis edilen vergi mükellefiyeti kaydının terkini istemiyle yapılan başvurunun davalı idarece zımnen reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, davacının “gelir getirici herhangi bir iş yapmadığı, tutanak tutulduğu esnada işyerinde misafir olarak bulunduğu, tutanağı imzalamış olsa da olayın mahiyetini anlayamadığı, asıl mükellefin aynı işyerinde faaliyet gösteren, … Vergi Dairesinin … vergi kimlik no.lu … adlı mükellef olduğu” iddialarına karşılık, idare tarafından davacının vergi mükellefiyetini gerektirir faaliyetinin somut olarak tespitine dair bir bilgi ya da belge dosyaya ibraz edilmediği, vergi mükellefiyeti tesis edilebilmesi için, kişilerin ticari şekilde faaliyet yürütmesi gerekli ve zorunlu olduğu, buna göre davacı hakkında fiilen ve bizatihi yapılan bir ticari faaliyetin varlığına ilişkin, dava konusu tutanak dışında bir tespit bulunmadığı halde, tesis edilen vergi mükellefiyetinin terkini talebiyle davacı tarafından yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacının cd satışı yaptığı ve kazanç elde ettiği, buna göre tesis edilen işlemlerin usul ve hukuka uyarlı olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin reddine,
    2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
    3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Davacı adına, CD satışı faaliyetinde bulunduğundan bahisle tesis edilen mükellefiyet kaydının terkini istemiyle yapılan başvurunun davalı idarece zımnen reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemi hakkındaki davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
    193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tâbi olduğu; gelirin ise, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu; “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37. Maddesinde ise her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.
    Mezkur Gelir Vergisi Kanunu kapsamında, ticari faaliyetin varlığı için sermaye ve emekten oluşan sürekli bir organizasyonun var olması gerektiği, bu organizasyon içinde sermaye ve emeğin payları yapılan faaliyetin türüne, niteliğine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik göstermesinin normal sayıldığı, ticari faaliyetin varlığını belirleyici hakim unsurun devamlılık olduğu, bunun dışında arızi olarak yapılan işlerden elde edilen kazancın ticari kazanç olmayıp, arızi kazanç olarak değerlendirilebileceği görülmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacının bizzat bulunduğu iş yerinde 22/10/2008 tarihinde yapılan denetimde; davacının, 01/10/2008 tarihinden itibaren denetim yapılan adreste CD satışında bulunduğu bizzat kendi beyan ve imzasıyla, nezdinde tutulan yoklama fişine alınarak, söz konusu tarih itibariyle adına mükellefiyet kaydı yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere gelir vergisi açısından mükellefiyet, mükellefiyeti gerektiren hukuki durum gerekçesiyle başlamakta ve diğer gerekli yasal şartların oluşmasına bağlı olarak da sona ermektedir. Mevzuatımızda da, maddi gerçeğe ulaşmanın sadece tanık beyanıyla mümkün olmadığı bazı durumların varlığı kabul edilerek, tanık beyanlarının diğer delillerle de desteklenmesi gerekmektedir.
    Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ile tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, davacının ilgili iş yerinde faaliyet gösterdiğinin usulüne uygun tanzim edilen tutanakla ve herhangi bir ihtilaf olmaksızın tespit edildiği ihtilafsız olmasına ve VUK’nun 3/B maddesinde, tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı belirtilmesine karşın, davacının eniştesi olduğunu belirten … adlı şahsın vergi dairesine verdiği dilekçedeki, “işyerinin ve işin sahibinin kendisi” olduğu yolundaki beyanına itibar edilip, aynı işyerinde ortaklık halinde de ticaret yapılmasına hukuki bir engel olmadığı hususu göz ardı edilerek verilen davanın kabulüne yönelik temyize konu mahkeme kararında, yasal isabet bulunmadığı dolayısıyla, iş bu kararın yazılı gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir