Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/9996, Karar No: 2020/5908
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/9996 E. , 2020/5908 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/9996
Karar No : 2020/5908
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, terzilik faaliyetinde bulunduğu gerekçesiyle vergi re’sen vergi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin işlem ile 2012 takvim yılında elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerin verilmediği gerekçesiyle takdir komisyonu kararlarına istinaden 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına her ne kadar terzilik faaliyetinde bulunduğu gerekçesiyle mükellefiyet tesis işlemi yapılmış ise de, yapılan yoklamalarda davacının terzilik işi ile sürekli iştigal edildiği yönünde açık ve somut tespitin olmadığı, dolayısıyla davacının terzilik işi ile iştigal etmek suretiyle gelir elde ettiğinin ispatlanamadığı, buna göre davacı adına vergi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin işlem ile 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uyarlılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, tesis edilen işlemlerin usul ve hukuka uyarlı olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile karşı oyda yer alan gerekçe uyarınca Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükmüne yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiş; 2. maddesinde, ticari kazanç, gelirin unsurları arasında sayılmış; 9/1-6. maddesinde, evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanların gelir vergisinden muaf oldukları ve 37. maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava dilekçesinde yer alan beyanlardan davacının … Halk Eğitim kurslarında kursiyer olduğu ve evinde bu nedenle dikiş makinası bulundurduğu, 27/02/2012 tarihinde ikametgahında vergi memurlarınca terzilik faaliyetinde bulunulduğuna ilişkin tutanak tutulduğu ve kendisinin de ilgili tutanağı imzaladığı, 21/03/2012 tarihinde ise tekrar yoklama yapıldığı ve ticari faaliyette bulunmadığının tespit edilmesine rağmen adına mükellefiyet tesis edilerek ceza kesildiğinin iddia edildiği ve dilekçe ekinde kursiyerliğe ilişkin sertifikaların sunulduğu; savunma dilekçesinde ise 27/02/2012 tarihinde yapılan yoklamaya istinaden davacının terzilik faaliyetinde bulunduğundan bahisle adına re’sen mükellefiyet tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının kursiyer olduğu ve herhangi bir ticari faaliyeti bulunmadığına yönelik iddialarına karşılık, davalı idarece davacının terzilik faaliyetinde bulunduğuna ilişkin olarak söz konusu iddianın aksini ispatlar nitelikte somut herhangi bir bilgi/belgenin dosyaya sunulamadığı ve mevcut bilgilerden davacının esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıdığı görüldüğünden dava konusu vergi mükellefiyeti tesisine ilişkin işlem ile kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına, terzilik faaliyetinde bulunduğu gerekçesiyle vergi mükellefiyeti kaydı tesis edilmesine ilişkin işlem ile 2012 takvim yılında elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerin verilmediği gerekçesiyle takdir komisyonu kararlarına istinaden 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle açılan dava hakkında Mahkemesince verilen kabul kararı temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, vergi mükellefiyet tesisi işlemine dayanak teşkil eden 27/02/2012 tarihli yoklama tutanağı ile dava dilekçesinde belirtilen 21/03/2012 tarihli bir başka yoklama tutanağının da dava dosyasına sunulmadığı görülmektedir.
Uyuşmazlığın çözümünde, yukarıda bahsedilen yoklama tutanakları değerlendirilmeksizin sağlıklı bir sonuca varılamayacağı izahtan varestedir. Buna göre, Mahkemesince taraflar nezdinde ara karar yapılarak davanın çözümüne esas nitelikteki tüm bilgi ve belgeler temin edildikten sonra yapılacak yargılamaya göre bir karar verilmesi gerekirken, söz konusu bilgi ve belgeler değerlendirilmeksizin verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığı ve bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.