Danıştay 10. Daire, Esas No: 2020/3277, Karar No: 2020/6864

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/3277 E. , 2020/6864 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2020/3277
    Karar No : 2020/6864

    DAVACILAR : 1- …

    13- …
    VEKİLİ : Av. …
    DAVALI : … Bakanlığı
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

    DAVANIN KONUSU : 07/10/2016 tarih ve 29850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 32. maddesinin birinci fıkrasının (g) ve (ğ) bentleri ile 34. ve 40. maddelerinin iptali istenilmektedir.

    DAVACILARIN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Gümrük Kanunu’nun 227. ve 228. maddelerinde gümrük müşaviri ve gümrük müşavir yardımcısı olma şartları düzenlenirken, yeni getirilen Geçici 5. madde ile eğitim şartı hariç tutularak diğer şartları taşıyan ve gümrük komisyoncusu karnesine sahip kişilerin gümrük müşaviri olmasına imkan tanıyan istisnaî bir hüküm konulduğu, kendilerinin de bu istisnaî hüküm sayesinde mesleklerine devam edebilen kişiler olduğu, ancak şimdi dava konusu bu düzenleme ile mağdur olacakları, yetkilendirilmiş gümrük müşaviri olmak için öncelikle gümrük müşaviri olmak gerektiği, bu itibarla aynı şartlarla yetkilendirilmiş gümrük müşaviri olmuş kişiler arasında geriye dönük olarak ayrım yapıldığı ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği, ayrıca yetkilendirilmiş gümrük müşaviri belgelerini almış olduklarından kazanılmış haklarının bulunduğu, dava konusu Yönetmeliğin 34. maddesi ile yapılan değişikliğin, cezaların şahsiliği ilkesine ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idarece, Gümrük Kanunu’nun 10. maddesi ile Bakanlığa, bir kısım tespit işlemlerinin, belirleyeceği niteliklere sahip gümrük müşavirleri eliyle yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenleme konusunda yetki verildiği, bunun üzerine yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği sisteminin oluşturulduğu, yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin kamu görevlilerine ait bir takım kamusal görev ve yetkilerle donatılmış bulundukları, Kanun’da yer alan düzenlemenin yetkilendirilmiş gümrük müşavirleriyle ilgili olarak idareye düzenleme ve takdir yetkisi verdiği, bu yetkinin mevcut uygulamada değişiklik yapılmasını ve gerektiğinde sonlandırılmasını da kapsadığı, bu nedenle idarenin bu hususlarda düzenleyici ve ıslah edici düzenlemelerde bulunmasının doğal olduğu, düzenlemelerdeki amacın yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği uygulamasının sağlıklı ve hizmet gereklerine uygun işlemesinin sağlanması olduğu, idarenin bu düzenleme yetkisini üst normlara uygun biçimde kullandığı, bu çerçevede hizmetin gerekleri, kamu düzeni ve kamu yararı amacına yönelik düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddinin gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyulmasının gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI : …
    DÜŞÜNCESİ : Dava; 7.10.2016 gün ve 29850 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; 2009 tarihli Gümrük Yönetmeliğinin “Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirinin Sahip Olması Gereken Nitelikler” başlıklı mülga 576’ncı maddesini yeniden düzenleyen 32’nci maddesinin g ve ğ bentleri, “Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirlerine Uygulanacak Cezalar ve Yetki Belgesinin Geri Alınması” başlıklı mülga 578’inci maddesini yeniden düzenleyen 34’üncü maddesi ile Yönetmeliğin yürürlük tarihini gösteren 40’ıncı maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Davalı İdare tarafından usüle ilişkin olarak ileri sürülen iddialar yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 124’üncü maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri belirtilmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümü bakımından, Yönetmelikle yapılan düzenlemenin üst normlara ve hukuka uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre;
    4458 sayılı Gümrük Kanununun 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendinde, gümrük idaresinin gümrük mevzuatının doğru olarak uygulanması için gerekli gördüğü bütün önlemleri alabileceği, bu çerçevede, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gerekli gördüğü bir kısım tespit işlemlerinin, belirleyeceği niteliklere sahip gümrük müşavirleri eliyle yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmış; 227’inci maddesinde de, Gümrük müşavir yardımcısı olabilecek kişilerin taşıması gereken nitelikler ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
    640 sayılı Gümrük Ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2’nci maddesinin n bendinde, gümrük müşaviri ve yardımcılarıyla yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerine ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmak ve denetlemek Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görevleri arasında sayılmış, Gümrükler Genel Müdürlüğünün görevlerinin düzenlendiği 7’nci maddesinin (n) fıkrasında da, gümrük müşaviri ve yardımcıları ile yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerine ilişkin iş ve işlemleri yürütmek görevleri arasında sayılmıştır.
    Öte yandan; 4458 sayılı Kanun tarafından verilen yetkiye dayanılarak, gümrük idarelerinde yapılacak gümrük işlemlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ve uygulamaya yön verecek hususlara açıklık getirilmesi amacıyla davalı idare tarafından hazırlanan ve 7.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazetede(mükerrer) yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Yönetmeliği ile oluşturulan “Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği” kurumu, 30.6.2015 gün ve 29402 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 16’ncı maddesinin h bendi uyarınca mülga olmuştur.
    Sonrasında, 7.10.2016 günlü ve 29850 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 30’uncu maddesiyle 574; 31’inci maddesiyle Yönetmeliğin 575; 32’nci maddesiyle 576 ve 34’üncü maddesiyle 578’inci maddesi yeniden düzenlenerek, yönetmelikte yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin sorumluluğu, sahip olması gereken nitelikleri, uygulanacak cezalar ve yetki belgesinin geri alınması hususlarına yer verilmiştir.
    Yukarıda yer verilen hükümlerin değerlendirilmesinden; yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği müessesesinin düzenlenmesinde, bürokratik işlemlerin azaltılması, gümrük işlemlerinin daha hızlı sürede sonlandırılması ve böylelikle vatandaşa daha kaliteli ve etkili kamu hizmeti sunulmasıyla birlikte teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren gümrük mevzuatının doğru olarak uygulanmasını sağlamaya yönelik faaliyetlerin etkili biçimde sürdürülmesinin hedeflendiği görülmekle; kanun koyucunun yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin yürüttükleri hizmeti kamu hizmeti olarak nitelendirerek, idarenin daha önce devlet memurlarına yaptırmış olduğu bir çok gümrük işlemini, bilgi, tecrübe ve güven esasına dayalı olarak yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerine devrettiği, bu hizmeti yürüten yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin, dolaylı temsil suretiyle faaliyet gösteren gümrük müşavirleri ile tespit işlemini yaptığı yükümlülerden bağımsız olarak faaliyet göstermesinin amaçlandığı sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla; söz konusu göreve atanacaklarda hizmetin gereklerine uygun aranılacak nitelikleri belirleme konusunda takdir yetkisine sahip olan idarece, bu meslek grubunun 4458 sayılı Kanunun 227’nci maddesinde gümrük müşavirliği için öngörülen öğrenim şartı dahil diğer şartları taşımaları yanında, gümrük işlerinde gümrük müşavirlerine göre neredeyse kamu personeli statüsünde daha fazla yetkiyle donatılmış olan bu meslek mensupları için ayrıca yaş koşulu ve daha önce disiplin cezası alanlar yönünden özel şartlar belirlenmesine, sözleşmeyi imzalamakla işlemi yapacak yetkilendirilmiş gümrük müşaviri ile birlikte ortak bir yükümlülük altına girmiş olan tüzel kişiyi temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişilerin, birlikte sorumlu tutulmasına, yürürlük tarihinin belirlenmesine yönelik dava konusu düzenlemelerde hizmet gereği, kamu yararı ve üst norma aykırılık görülmemiştir.
    Ayrıca; davacılar tarafından, dava konusu düzenlemelerin uygulanması ile kazanılmış hakların ihlal edildiği ileri sürülmekte ise de, objektif hukuki düzenlemelerden kazanılmış bir hak doğduğunu ileri sürebilmek için yürürlükteki hukuk kurallarına göre yapılıp tamamlanmış olan bir hukuki işlemden doğan subjektif hakkın bulunması gerekir. Bir statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar ise bu nitelikte kabul edilmemekte olup, olayda da ortada kazanılmış bir hakkın ihlali söz konusu olmadığından davacıların bu yöndeki iddialarında da isabet görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle; davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, dava konusu Yönetmeliğin 32. maddesinin (g) ve (ğ) bentleri ile 34. maddesi yönünden davanın reddi, yürürlük maddesi olan 40. maddesinin (30, 31, 32, 33, ve 34. maddeler yönünden) iptali yolundaki Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 07/05/2018 tarih ve E:2016/9802, K:2018/4526 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 31/10/2019 tarih ve E:2018/2614, K:2019/4896 sayılı kararı ile bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak, bozulan kısım yönünden dosya incelendi, gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY: 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 10. maddesinde 2009 yılında 5911 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gerekli gördüğü bir kısım tespit işlemlerinin, belirleyeceği niteliklere sahip gümrük müşavirleri eliyle yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenleme konusunda idareye verilen yetki kapsamında Gümrük Yönetmeliğinin 574 ila 578. maddelerinde düzenleme yapılmış ve yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği uygulaması başlatılmış, idarece, uygulama aşamasında tespit edilen aksaklıkların giderilmesi maksadıyla 07/10/2016 tarih ve 29850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 30 ila 34. maddeleri ile yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği yeniden düzenlenmiş, bunun üzerine Gümrük Yönetmeliğinin “Yetkilendirilmiş gümrük müşavirinin sahip olması gereken nitelikler” başlıklı mülga 576. maddesini yeniden düzenleyen 32. maddesinin birinci fıkrasının (g) ve (ğ) bentleri, “Yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerine uygulanacak cezalar ve yetki belgesinin geri alınması” başlıklı mülga 578. maddesini yeniden düzenleyen 34. maddesi ile Yönetmeliğin yürürlük tarihine ilişkin 40. maddesinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT: Anayasa’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
    4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Müsteşarlık, gümrük mevzuatının doğru olarak uygulanması için gerekli gördüğü bütün önlemleri alır. Bu çerçevede, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gerekli gördüğü bir kısım tespit işlemlerinin, belirleyeceği niteliklere sahip gümrük müşavirleri eliyle yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin dördüncü fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Anayasa’nın yasama yetkisinin devredilemezliğini hüküm altına alan 7. maddesi ile idarenin düzenleyici işlem yapma yetkisini düzenleyen 124. maddesi gereğince, yasama organı, düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirleyerek uygulamaya ilişkin detayların düzenlenmesini idareye bırakabilir.
    Üst hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak için idarece tesis edilen düzenleyici işlemler bireysel nitelikte olmayan, genel, soyut ve objektif kurallar içeren işlemlerdir. Düzenleyici işlemler bu özellikleri nedeniyle uygulanmakla tükenmeyip, yürürlüğünden sonra meydana gelen hukukî ilişkilere uygulanan kurallar içermektedir.
    İdarelere, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve hizmetin yerine getirilmesinde etkinliğin sağlanması için gerekli önlemleri alma, kamu hizmetlerinin hangi koşullar altında ve nasıl yürütüleceğini önceden saptamak her zaman mümkün olmadığı için, gelişen durumlara göre ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilme amacıyla tanınmış olan düzenleyici işlem yapma yetkisi, bu işlevleri yerine getirebilmek için söz konusu düzenlemelerin bir an önce yürürlüğe girmesi ve uygulanmaya başlamasını sağlama yetkisini de içermekte ve bu çerçevede düzenlemelerin yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi bu yetkinin amacına uygun bulunmaktadır.
    Bu durumda, idareye tanınan düzenleme yetkisinin amacı dikkate alındığında, düzenleyici işlemlerin kural olarak yayımı tarihinde yürürlüğe girmeleri beklendiğinden, bunu düzenleyen yürürlük maddesinin kazanılmış hakları ihlal ettiğinden söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
    Bu itibarla; dava konusu Yönetmeliğin yürürlük maddesi olan ve “Bu Yönetmeliğin; a) 1, 3, 5, 6, 7 ve 9 uncu maddeleri 15/8/2017 tarihinde, b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.” hükmünü içeren 40. maddesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 07/10/2016 tarih ve 29850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğinin yürürlük maddesi olan 40. maddesinin 30, 31, 32, 33, ve 34. maddelerine ilişkin kısmı yönünden DAVANIN REDDİNE,
    2. Dava nihaî olarak tamamen reddedildiğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yeniden hesaplanarak; ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, YD itiraz ve temyiz aşamasında yapılan … TL yargılama giderinin ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
    3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
    4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir