Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/5567, Karar No: 2020/6931

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/5567 E. , 2020/6931 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/5567
    Karar No : 2020/6931

    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- … 2- …
    3- … 4- …
    5- … 6- …
    7- … 8- …
    9- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
    VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. …

    İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem:Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Şırnak ili, … ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde yakınları olan …’nın yaşamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık toplam 900,00 TL maddi, 850.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar tarafından, yakınları …’nın ölümünün 25/02/2016 tarihinde öğrenilmiş olduğunun açık olduğu bu tarihten itibaren 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca 1 (bir) yıl içerisinde ve en geç 25/02/2017 tarihine kadar zararın tazmini istemiyle başvuruda bulunulması gerekirken bu sürenin geçirilmesinden sonra 06/03/2017 tarihinde davalı idare kaydına girdiği anlaşılan dilekçe ile yapılan başvuru üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı ve 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca öngörülen zorunlu idari başvurunun sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı 02/03/2016 tarihi esas alınsa dahi, süresinde yapılmış bir idari başvurunun varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemdeki zor koşullar gözetilmeksizin adalete erişimi tartışmanın ve davaları süreaşımı nedeniyle reddetmenin onarımı güç bir şekilde adalete güveni sarsacağı, eylemin idariliğinin henüz ortada olmadığı, bu nedenle davanın esasının görülmesi gerektiği, idareye ön başvurunun 01/03/2017 tarihinde iadeli taahhütlü posta ile yapıldığı, bu halde idareye başvuru tarihinin, başvurunun idare kayıtlarına girdiği tarih olarak alınmayıp dilekçenin postaneye verildiği tarihin başvuru tarihi olarak alınması gerektiği, bu durumda da davanın süresi içinde açıldığının görüleceği, kararın Danıştay içtihatları, AİHM kararları ve hukuka aykırı olduğu iddialarıyla bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Davacıların yakınının ölümüne ilişkin olayda eylemin idariliğine yönelik olumlu veya olumsuz herhangi bir tespitin yapılmadığı, bir başka deyişle zararı meydana getirdiği iddia edilen olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturmasının halen davacılar açısından eylemin idariliğinin dava açma süresinin geçtiğini ortaya koyacak şekilde kesinlik kazanmadığı anlaşıldığından, eylemin idariliği hususunu dikkate almadan bir diğer anlatımla zararın; zararı doğuran idari eylemin idariliği ile öğrenilmiş olması hususunu gözönüne almadan vermiş olduğu, süre aşımı yönünden davanın reddi yolundaki kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacılar tarafından, Şırnak ili, … ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde yakınları olan …’nın yaşamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık toplam 900,00 TL maddi, 850.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilen ilgililerin, idari eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde idari eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
    Maddede yer alan tam yargı davaları, idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle, tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
    İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir.
    Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken; bazen de çok sonra, eylemin niteliğine göre ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
    Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılmaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Uyuşmazlıkta, Şırnak ili, … ilçesinde 14/12/2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde davacıların yakını olan …’nın hayatını kaybettiği, akabinde şahsın cesedi üzerinde otopsi işleminin yapıldığı, otopsisi yapılan cesedin kimliği belirlenemediğinden İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, burada kimliği belirlenen cesedin 25/02/2016 tarihinde müteveffanın babası olan …’ya teslim edildiği, bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağının 02/03/2016 tarihinden itibaren saat 05.00-19.30 arasında geçerli olmak üzere kaldırıldığı, davacılar tarafından tazminat ödenmesi istemiyle İçişleri Bakanlığı kayıtlarına 06/03/2017 tarihinde giren dilekçe ile başvurulduğu, başvuru tarihi itibariyle ölüm olayı ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmanın devam ettiği görülmektedir.
    Bu durumda, davacıların yakınının ölümüne ilişkin olayda eylemin idariliğine yönelik olumlu veya olumsuz herhangi bir tespitin yapılmadığı, bir başka deyişle zararı meydana getirdiği iddia edilen olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturmasının halen davacılar açısından eylemin idariliğinin dava açma süresinin geçtiğini ortaya koyacak şekilde kesinlik kazanmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacıların zararlarını 25/02/2016 tarihinde öğrendiği gerekçesiyle eylemin idariliği hususu dikkate alınmadan bir diğer anlatımla zararın; zararı doğuran eylemin idariliği ile öğrenilmiş olması hususu gözönüne alınmadan, süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 24/12/2020 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

    (X)_KARŞI OY :
    Davacılar tarafından, yakınları olan …’nın ölümünün en geç 25/02/2016 tarihinde öğrenilmiş olduğunun açık olduğu, bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağının ise 02/03/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 05.00-19.30 saatleri arasında kaldırıldığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca yasağın kısmen kaldırıldığı 02/03/2016 tarihinden itibaren dahi bir yıl içerisinde davalı idareye tazminat başvurusunda bulunulması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 06/03/2017 tarihinde İçişleri Bakanlığı kayıtlarına giren dilekçe ile tazminat ödenmesi istemiyle başvuruda bulunulduğu görüldüğünden temyize konu karar hukuka uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından davacıların temyiz istemlerinin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyuyla, bozulması yönündeki Daire Kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir