Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/639, Karar No: 2020/6938

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/639 E. , 2020/6938 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/639
    Karar No : 2020/6938

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

    İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ,davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, Şırnak ili, … ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde kızı …’un yaşamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 200,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından kızı …’un ölümünün en geç 26/02/2016 tarihinde öğrenilmiş olduğunun açık olduğu, bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağının ise, 02/03/2016 tarihinden itibaren 05.00-19.30 saatleri arasında kaldırıldığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca yasağın kısmen kaldırıldığı 02/03/2016 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde davalı idareye tazminat başvurusunda bulunulması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 07/03/2017 tarihinde İçişleri Bakanlığı kayıtlarına giren dilekçe ile tazminat ödenmesi istemiyle başvuruda bulunulduğu görüldüğünden işbu davanın 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi gereğince süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu …. İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davacı tarafından, sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemdeki zor koşullar gözetilmeksizin adalete erişimi tartışmanın ve davaları süreaşımı nedeniyle reddetmenin onarımı güç bir şekilde adalete güveni sarsacağı, adalete erişimin adil yargılanma hakkının temelini oluşturduğu, savcılık tarafından yürütülen soruşturma dosyasında failin henüz belli olmadığı belirtildiğinden eylemin idariliğinin henüz ortada olmadığı, bu nedenle davanın esasının görülmesi gerektiği, idareye ön başvurunun 02/03/2017 tarihinde iadeli taahhütlü posta ile yapıldığı, bu halde idareye başvuru tarihinin, başvurunun idare kayıtlarına girdiği tarih olarak alınmayıp dilekçenin postaneye verildiği tarihin başvuru tarihi olarak alınması gerektiği, bu durumda da davanın süresi içinde açıldığının görüleceği, kararın Danıştay içtihatları, AİHM kararları ve hukuka aykırı olduğu iddialarıyla bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Davacının kızının ölümüne ilişkin olayda eylemin idariliğine yönelik olumlu veya olumsuz herhangi bir tespitin yapılmadığı, bir başka deyişle zararı meydana getirdiği iddia edilen olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturmasının halen davacılar açısından eylemin idariliğinin dava açma süresinin geçtiğini ortaya koyacak şekilde kesinlik kazanmadığı anlaşıldığından, Mahkemenin davacıların zararlarının sokağa çıkma yasağının kısmen kaldırıldığı tarih itibariyle öğrendiği gerekçesiyle eylemin idariliği hususunu dikkate almadan bir diğer anlatımla zararın; zararı doğuran idari eylemin idariliği ile öğrenilmiş olması hususunu gözönüne almadan vermiş olduğu, süre aşımı yönünden davanın reddi yolundaki kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacı tarafından, Şırnak ili, … ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde kızı …’un yaşamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 200,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilen ilgililerin, idari eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde idari eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
    Maddede yer alan tam yargı davaları, idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle, tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
    İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir.
    Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken; bazen de çok sonra, eylemin niteliğine göre ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
    Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılmaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Uyuşmazlıkta, Şırnak ili, … ilçesinde 14/12/2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde davacının kızı …’un 11/02/2016 tarihinde hayatını kaybettiği, davacıdan alınan DNA örneğinin cenazeyle eşleşmesi üzerine 26/02/2016 tarihinde cenazenin davacıya teslim edildiği, bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağının 02/03/2016 tarihinden itibaren saat 05.00-19.30 arasında geçerli olmak üzere kaldırıldığı, davacı tarafından tazminat ödenmesi istemiyle İçişleri Bakanlığı kayıtlarına 07/03/2017 tarihinde giren dilekçe ile başvurulduğu, başvuru tarihi itibariyle ölüm olayı ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmanın devam ettiği görülmektedir.
    Bu durumda, davacının yakınının ölümüne ilişkin olayda eylemin idariliğine yönelik olumlu veya olumsuz herhangi bir tespitin yapılmadığı, bir başka deyişle zararı meydana getirdiği iddia edilen olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturmasının halen davacı açısından eylemin idariliğinin dava açma süresinin geçtiğini ortaya koyacak şekilde kesinlik kazanmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacının zararlarını sokağa çıkma yasağının kısmen kaldırıldığı tarih itibariyle öğrendiği gerekçesiyle eylemin idariliği hususu dikkate alınmadan bir diğer anlatımla zararın; zararı doğuran eylemin idariliği ile öğrenilmiş olması hususu gözönüne alınmadan, süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin …. İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 24/12/2020 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

    (X)-KARŞI OY :
    Temyize konu karar hukuka uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyuyla, bozulması yönündeki Daire Kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir