Danıştay 8. Daire, Esas No: 2016/3775, Karar No: 2020/6045

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2016/3775 E. , 2020/6045 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2016/3775
    Karar No : 2020/6045

    Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
    Vekili : Av. …
    Karşı Taraf (Davalı) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
    Vekili : Av. …

    İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi :Ödeme emri, konu edindiği kamu alacağını dayanak alan, idari işlemden ayrı ve bağımsız diğer bir idari işlemdir. Ödeme emri düzenlenmesinin ilk sebebi, vadesinde ödenmeyen alacağının tahsil edilmesidir ve alacağı yeniden meydana getiren başka bir işlemdir. Birbirlerinden doğmaları nedeniyle birinin idari ya da yargısal denetimi sonraki işlemin de akıbetini etkileyecektir. Kamu alacağını ödemekle yükümlü olan borçlunun bu alacak ile ilgili ödeme emri çıkartılması aşamasına gelmeden alacağın esasına ilişkin yargı mercilerine başvurma hakkı bulunmaktadır. 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin birinci fıkrasına göre bu aşamada ödeme emrine itiraz hâlinde mahkeme davayı sırf tahsile ilişkin olarak, böyle bir borcun olmadığı, borcun kısmen ödendiği ve borcun zamanaşımına uğradığı nedenleriyle sınırlı olarak inceleyebilecektir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu ödeme emrinin dayanağı idari para cezasına karşı … Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz üzerine mahkemenin E:… sayılı kararı ile idare mahkemelerinin görevli olduğuna karar verildiği; bu karar üzerine davacı tarafından … İdare Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile para cezasının dava konusu ettiği ancak mahkemenin … tarih ve … sayılı kararıyla davanın görev yönünden reddine karar verdiği görülmüştür. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlıklı 14. Maddesinde( karar tarihinde yürürlükte olan hali ile): ” Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
    Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmü mevcuttur. Bu itibarla adli ve idari yargıya bağlı ayrı iki yargı merciine açılan ve tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın mevcut olduğu ve bu yargı mercilerinin her ikisinin kendilerini görevsiz gördükleri ve bu yolda verdikleri kararların kesinleşmiş olduğu ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca bu uyuşmazlığın giderilmesi istenmesi gerektiği hususu açık olarak düzenlenmesine karşın kesinleşmiş bir amme alacağının varlığından bahsedilemez dolayısıyla amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
    İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir