Danıştay 9. Daire, Esas No: 2020/3059, Karar No: 2020/6312

Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2020/3059 E. , 2020/6312 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DOKUZUNCU DAİRE
    Esas No : 2020/3059
    Karar No : 2020/6312

    TEMYİZ EDEN(DAVACI) : … Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF(DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Davacı tarafından, maliki olduğu … İli, … İlçesi, … Yolu Caddesi, … Ada, … Parsel numaralı taşınmaz için 2018 yılına ilişkin olarak ödenen arsa vergisi ve taşınmaz kültür varlıkları koruma katkı payının iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işleminin iptali ile fazladan ödenen tutarın tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı kabul eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunu kabul edip vergi mahkemesi kararının kaldırılmasına ve uyuşmazlığın çözümü hukuki yorum gerektirdiğinden düzeltme-şikayet hükümleri kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar veren Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu emlak vergilerinin alındığı arsa üzerine 30/01/1996 tarihinden itibaren 20 yıllığına üst hakkı kurulduğu ve bu hakkın 5 yıl uzatıldığı, üst hakkı sahibi tarafından söz konusu arsa üzerine binalar inşa edildiği, üst hakkına dayalı olarak inşa edilen binanın, üst hakkı süresince, hak sahibine ait olacağı, bina vergisini üst hakkı sahibinin ödemesi gerektiği, aynı taşınmazdan hem bina vergisi hem arsa vergisi alınamayacağı, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 19. maddesine göre, arsa vergisi mükellefiyetlerinin binanın inşa edildiği yılı takip eden yıldan itibaren iptal edilmesi gerektiği, bina vergileri hesaplanırken arsa vergisinin de dikkate alındığı, mevzuda hata bulunduğu ve davanın kabul edilmesi gerektiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinde; Türkiye sınırları içinde bulunan arazi ve arsaların bu kanun hükümlerine göre Arazi Vergisine tabi olduğu ifade edilmiş, 19. maddesinin son fıkrasında; üzerine bina yapılan arsanın Arazi Vergisi mükellefiyetinin, inşaatın bittiği yılı takip eden bütçe yılından itibaren sona ereceği belirtilmiş, 1. maddesinde Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu kanun hükümlerine göre Bina Vergisine tabi olduğu düzenlemesine yer verilmiş, 2. maddesinin 1. fıkrasında bina tabirinin: yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsadığı açıklandıktan sonra anılan maddenin 2. fıkrasında bu Kanunun uygulanmasında Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimlerinin de bina ile birlikte nazara alınacağı kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 305. maddesinin son fıkrasında; bina ile sınırlandırılmış olup kullanış tarzı itibariyle de bina ile birlik teşkil eden avlu, bahçe ve sair arazinin binanın mütemmimatından olduğu kabul edilmektedir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 826. maddesinin 1. fıkrasında; bir taşınmaz malikinin, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabileceği belirtilmiş, 726. maddesinin 1. fıkrasında bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin irtifak hakkı sahibine ait olduğu kurala bağlanmış, 828. maddesinin 1. fıkrasında ise, üst hakkı sona erince yapıların arazi malikine kalacağı ve arazinin bütünleyici parçası olacağı vurgulanmıştır.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 116. maddesinde; vergi hatasının, vergiye mütaallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandığı, aynı Kanun’un 124.maddesinde ise; vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebileceği, il özel idare vergileri hakkında valiliğe ve belediye vergileri hakkında belediye başkanlığına müracaat edileceği düzenlenmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; davanın … İli, … İlçesi, … Yolu Caddesi, … Ada, … Parsel numaralı taşınmaz için 2018 yılına ilişkin olarak ödenen arsa vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işleminin iptali ve söz konusu tutarın tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle açıldığı, söz konusu taşınmaz üzerinde davacı tarafından … Fuarcılık Yapım A.Ş. lehine 30/01/1996 tarihinde 20 yıl mühletle üst hakkı tesis edildiği, bu sürenin daha sonra 5 yıl uzatıldığı, üst hakkı sahibi şirket tarafından, bu hakka istinaden birden fazla taşınmazın inşa edildiği ve …, …,…, … tarihli yapı kullanma izin belgelerinin alındığı görülmektedir.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; üzerinde bina yapılan taşınmazların arsa vergisi mükellefiyetinin, söz konusu binanın inşa edildiği tarihi takip eden yıldan itibaren sona erdiği, bina (sabit inşaat) ile sınırlanmış olup kullanılış tarzı itibari ile bina ile bütünlük teşkil eden arsa ve arazilerin binanın mütemmimi niteliği taşıdığı, üst hakkına dayalı olarak inşa edilen binaların malikinin üst hakkı sahibi olduğu, bina vergisini üst hakkı sahibinin ödemesi gerektiği ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 118. maddesinde açık olarak verginin mevzuna girmeyen servet üzerinden vergi alınmasının mevzuda hata olarak kabul edildiği sonucuna varılmaktadır.
    Olayda, davacıya ait arsa üzerine üst hakkı sahibi tarafından bina inşa edilmesi sonucu arsa vergisi mükellefiyetinin sona erdiği, bina ile sınırlanmış olup kullanış tarzı itibariyle de bina ile bütünlük teşkil eden davacıya ait arsanın, söz konusu binaların mütemmimi olduğu, ayrıca arsa vergisine tabi olamayacağı ve açık olarak verginin mevzuna girmeyen arsa üzerinden vergi alınmasının mevzuda hata kapsamında değerlendirilerek davanın kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin kabulü gerekeceği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    İleri sürülen iddialar temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, temyiz isteminde bulunandan ..-TL maktu harcın alınmasına , 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın İstanbul 14. Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir