Danıştay 9. Daire, Esas No: 2017/3002, Karar No: 2020/6308

Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2017/3002 E. , 2020/6308 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DOKUZUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/3002
    Karar No : 2020/6308

    TEMYİZ EDENLER: 1- (DAVACI) …
    2- (DAVALI) … Vergi Dairesi Başkanlığı
    VEKİLİ: Av. …

    İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, asıl amme borçlusu … Ltd. Şti.’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …-…, …-… sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emri yönünden, söz konusu ödeme emri içeriği borçlara ilişkin olarak şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 17/10/2009 tarihinde “eşi …” ve “oğlu …” ibaresi ile tebliğ edildiğinin görüldüğü, Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada …’nun davacı ve şirket temsilcisi …’nun eşi, …’nun ise davacı ve şirket temsilcisi …’nun oğlu olduğunun anlaşıldığı, tebliğin ancak mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılabileceği söz konusu tebligatın usulsüz olduğu ve bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşıldığından, kanuni temsilci olan davacının sorumlu tutulmasında ve bu amaçla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı; davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, …, …, …, … sayılı ödeme emirleri yönünden; davalı idare tarafından davacı adına düzenlenen ödeme emirleri ile şirket adına düzenlenen ödeme emirleri eşleştirilerek tebliğ tarihlerinin gösterildiği bir liste hazırlanmakla birlikte, söz konusu tebliğ evrakı dava dosyasına sunulmadığı, ödeme emirlerinin tebliğ tarihlerinin sistem üzerinde tespit edilerek dava dosyasına sunulması mezkur tebliğ tarihlerinin doğru ve tebligatın usulüne uygun olduğu anlamına gelmeyeceği, ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerine ilişkin olarak gerekli şartların yerine getirildiği yönünde tebliğ mazbataları sunulamadığından doğrudan ilanen tebliğ yoluna gidildiğinin kabulü gerektiği, bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği sonucuna varıldığından, asıl borçlu tüzel kişilik yönünden yapılan takip usulüne uygun olarak sonuçlandırılmadan amme alacağının ödenmesinden kanuni temsilci olan davacının sorumlu tutulmasında ve bu amaçla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı; diğer taraftan, davacı adına düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirleri içeriğinde yer alan bazı kalemlerin şirket adına düzenlenen …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerine tekabül ettiği ve mezkur ödeme emirlerinin 6552 sayılı Kanun’un 73.maddesinin 14. fıkrası gereğince toplu terkin kaydi tahsilatı yapılarak 21/09/2014 tarihinde kaldırıldığının anlaşıldığı, bu durumda davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilgili muhteviyata isabet eden kısmının dayanağı kalmadığından, dava konusu … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin belirtilen kalemlerinde, açıklanan sebeplerle hukuka uyarlık görülmediği; davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, … sayılı ödeme emirleri yönünden ise; ödeme emirleri içeriğinin şirket adına düzenlenen …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerine tekabül ettiği ve mezkur ödeme emrilerinin 24/12/2014 tarihinde şirket müdürü olan …’na tebliğ edildiğinin görüldüğü, söz konusu ödeme emirlerinden davacı adına tanzim edilen … sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan … sayılı ödeme emrinin 2007-2009 yıllarına ilişkin özel usulsüzlük cezası ve motorlu taşıt vergisine, diğer ödeme emirlerinin ise tamamının motorlu taşıtlar vergilerine ilişkin olduğunun anlaşıldığı, … tarih ve … ve … sayılı ödeme emri ile … tarih ve … sayılı ödeme emrinin motorlu taşıtlar vergisine ilişkin kısmına ilişkin olarak; motorlu taşıt vergisinin her yıl kendiliğinden tahakkuk eden bir vergi türü olduğu göz önüne alınarak usulüne uygun olarak tebliğ edilen amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediği sabit bulunduğu, amme alacağının doğduğu veya vadesinin rastladığı dönemde şirket müdürü olan davacıdan istenmesinde hukuka aykırılık görülmediği, diğer taraftan … tarih ve … sayılı ödeme emri muhteviyatı şirket adına düzenlenen … sayılı ödeme emrinin özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmına yönelik olarak asıl borçlu şirket adına düzenlenen özel usulsüzlük cezası içerikli vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin olarak sunulan mazbatalarında farklı iki adrese tebligatın denendiği ancak iade olduğu, ilanen tebliğ yoluna gidildiği, ilan listelerinin ise bilinen son adresin muhtarlık adresine gönderilmediği anlaşıldığından ilanen tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı ve bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği sonucuna varıldığından, asıl borçlu tüzel kişilik yönünden yapılan takip usulüne uygun olarak sonuçlandırılmadan, amme alacağının ödenmesinden kanuni temsilci olan davacının sorumlu tutulmasında ve bu amaçla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine; … tarih ve …, …, …, …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin iptaline, … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirleri ile … tarih ve … sayılı ödeme emrinin motorlu taşıtlar vergisi içerikli kısmı yönünden reddine, özel usulsüzlük cezası içerikli kısmının iptaline karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Karşılıklı istinaf başvurularına konu kararın davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasında hukuka aykırılık görülmediği ancak olayda, davalı idarenin avukat vasıtasıyla temsil edildiği, davanın kısmen kabulü kısmen reddi yönünde karar verilmesine ve dolayısıyla idarenin kısmen haklı çıkmış olmasına karşın davalı idare vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmediği görüldüğünden, davalı idare vekilinin avukatlık ücretinden yararlanması gerektiği, vekalet ücretine hükmedilmeden verilen kararın bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddi ile davalı idarenin istinaf başvurusunun sadece vekalet ücreti yönünden kabulüne diğer kısmı yönünden reddine ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.100,00-TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
    DAVALI İDARENİN İDDİALARI : Asıl amme borçlusu … Ltd. Şti. adına kayıtlı araçların üzerinde birden fazla haciz bulunduğu, söz konusu borcun tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI: Dava konusu ödeme emri içeriği motorlu taşıtlar vergisine konu taşıtların hacizli olduğu ve şirket tarafından kullanılamadığı, öncelikle söz konusu taşıtların satılarak paraya çevrilmesinin zorunlu olduğu, ödeme emirlerinin motorlu taşıtlar vergisine isabet eden kısımlarının da iptal edilmesi gerektiği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Davalı idarenin savunması yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır. Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerinin 2577 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek-1 maddesi uyarınca birlikte yaptığı toplantıda gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz isteminde bulunan davacıdan …-TL maktu harcın alınmasına,
    4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı ifade edilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı adına, asıl amme borçlusu … Şti.’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve …- …, …- … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada, … tarih ve …, …, …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerine ilişkin olarak, her ne kadar Mahkemece davalı idare tarafından şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ mazbataları sunulamadığından davanın kabulüne karar verilmiş ve davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge İdare Mahkemesi’nce reddedilmiş ise de; davalının Mahkeme kayıtlarına 29/12/2016 tarihinde giren cevap yazısında, ödeme emirlerinin tebliğlerine ilişkin listenin yazı ekinde sunulduğu, listede belirtilen tarihlerin sistem kayıtlarından tespit edildiği, ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin tabloda listelendiği ve ilgili tutanaklarının yazı ekinde sunulduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, asıl amme borçlusu şirket tarafından ödeme yapılmaması ve şirket hakkında yapılan araştırmada borçlarını karşılayacak mal varlığının bulunmadığının tespit edilmesi nedeniyle, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen söz konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından, Bölge İdare Mahkemesi’nce davalı idarenin istinaf başvurusunun bu kısım yönünden reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin reddi, davalı temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile temyize konu kararın davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir