Danıştay 13. Daire, Esas No: 2019/267, Karar No: 2021/6

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2019/267 E. , 2021/6 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2019/267
    Karar No:2021/6

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı şirketin internet sitesinde kaldıraçlı alım-satım işlemlerine ilişkin olarak “…” ibaresi yer aldığından bahisle 24.672,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve E…. sayılı işlemiyle bildirilen … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idarece, davacı şirketin internet sitesinde “…” ibaresinin yer aldığının tespiti üzerine davacı şirketin savunmasının istenildiği, verilen savunmada, amaçlarının yanlış reklam vermek veya izlenim uyandırmak olmadığı, alt metin ile birlikte okunması durumunda söz konusu ibarenin düzenlemelere aykırı olmadığının görüleceğinin belirtildiği, SPK uzmanı tarafından hazırlanan 21/01/2016 tarihli raporda, “davacı şirket tarafından, Kurul tarafından verilen lisansın anlamı genişletilerek kaldıraçlı alım-satım işlemlerinin tamamen mevzuata uygun bulunduğunu ima eden ifadelerin yatırım güvencesi sağladığı anlamında kullanılmasının yanıltıcı nitelik taşıdığı, bu hususun Seri:V, No:125 sayılı Tebliğin 20. maddesine aykırı olduğu” yönünde tespitlere yer verildiği, bu tespitler doğrultusunda davacı şirkete 24.672,00-TL idarî para cezası verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, yatırım kuruluşlarının kaldıraçlı alım-satım faaliyetlerini Kurul’dan izin alarak yapabilecekleri, ancak anılan kuruluşlar Kurul’un denetimi altında olmasına rağmen, bu kuruluşlar tarafından yapılan tüm işlemlerin Kurul’un güvencesi altında olmadığı, dolayısıyla bu kuruluşlar tarafından yapılan mevzuata aykırı işlemlerden dolayı Kurul’un sorumluluğunun olamayacağı, bu sebeple söz konusu ibarenin Kurul’un kaldıraçlı alım-satım faaliyetlerine güvence verdiği şeklinde anlaşılabileceği, bu itibarla, davacı şirkete verilen idarî para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İdarî para cezasına konu olan “…” ibaresinin, SPK’nın denetimi altında olduklarını belirtmek için kullanıldığı, bu ibarenin amacının, yatırımcıların SPK denetiminde olan kurumlarda işlem yapılmasını sağlamak olduğu, bu alanda faaliyet gösteren ve SPK denetiminde olmayan kurumların yatırımcılara zarar verdiği, yaptırıma konu ibare, alt metinde yer alan açıklama ile birlikte dikkate alındığında bu amaçla yer aldığının görüleceği, kaldıraçlı alım-satım işlemlerine ilişkin ilan ve duyurularda uygulanacak ilkelerin 14/01/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Tebliğ ile getirildiği, daha önce bu konuda düzenleme bulunmadığından hukukî bir dayanak olmadan ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    USUL YÖNÜNDEN:
    Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de, Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen “yargılamanın açık ve duruşmalı” yapılması ilkesidir. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı, yargısal mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemektir. Bu yönüyle, hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biridir.
    Adil yargılanma hakkının düzenlendiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesindeki “aleni yargılamanın” varlığı, zorunlu olarak “sözlü yargılama” hakkını da içerir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davalarında taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılacağı; üçüncü fıkrasında, duruşma talebinin, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabileceği kurala bağlanmıştır.
    2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın “usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” hâli kararın bozulmasını gerektiren sebeplerden biri olarak sayılmış olup, anılan kuralda iptal ve tam yargı davası ayrımı yapılmamıştır.
    Aktarılan kurallara göre, konusu belli bir miktar içersin ya da içermesin iptal davalarında taraflardan birinin dava dilekçesi, cevap veya savunma dilekçelerinde yapacağı duruşma talebi üzerine duruşma yapılması zorunlu olup, duruşma yapıldıktan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından verilen ve 25/02/2016 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dava dilekçesinde duruşma yapılması isteminde bulunulduğu hâlde, Mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, Mahkemece davacının duruşma istemi yerine getirilmeden karar verilmesi, hem Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına, hem de 2577 sayılı Kanun’un 17. maddesinin açık ve emredici kuralına aykırı olduğundan, usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte eksiklik olarak değerlendirilmesi gereken bu eksikliğin dikkate alınmadan istinaf başvurusunun reddi yönündeki temyize konu kararda usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
    Öte yandan, bozma kararı üzerine duruşma yapılarak yeniden karar verileceğinden, davacının esasa ilişkin temyiz iddialarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 12/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir