Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/1708, Karar No: 2021/23
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1708 E. , 2021/23 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1708
Karar No : 2021/23
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
(Mülga … Kurumu)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2014/2477, K:2020/639 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idarenin resmî internet sitesinde 14/04/2014 tarihinde yayımlanan “Açık Alkollü İçki Satış Belgesini Haiz İş Yerlerinde Alkollü İçki Marka, Amblem ve Logolarının Kullanılabileceği Servis Amaçlı Materyallere İlişkin Kamuoyu Duyurusu”nun iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2014/2477, K:2020/639 sayılı kararıyla;
Dava konusu işlemin, tüm ülke düzeyindeki açık alkollü içki satış belgesini haiz iş yerlerinde, servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanımına yönelik uygulamaların ne şekilde olması gerektiği hususlarına ilişkin uyulması zorunlu düzenleme içerdiği ve bu düzenlemenin yaptırım unsurunu da içinde barındırdığı, 4250 sayılı Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının uygulanması konusunda yeni değerlendirme ögeleri getiren, bir başka anlatımla, içinde yaptırım tehdidi bulundurarak emredici ve zorlayıcı nitelik taşıyan dava konusu “duyuru”nun düzenleyici bir işlem niteliğinde bulunduğu ve bu nedenlerle iptal davasına konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem olduğu;
Mülga Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, Kuruma iletilen bilgi taleplerinden açık alkollü içki satış belgesini haiz iş yerlerinde masa örtüsü, peçete, tabure, sandalye, menü, tuzluk, tabak gibi materyaller üzerinde marka, amblem ve logo kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin tereddütler yaşandığının anlaşıldığı gerekçesiyle, açık alkollü içki satış belgesini haiz iş yerlerinde alkollü içki marka, amblem ve logo kullanımına ilişkin uygulamaların ne şekilde olması gerektiği hususlarına ilişkin olarak 14/04/2014 tarihinde, Kurumun resmî internet sitesinde, “Açık Alkollü İçki Satış Belgesini Haiz İş yerlerinde Alkollü İçki Marka, Amblem ve Logolarının Kullanılabileceği Servis Amaçlı Materyallere İlişkin Kamuoyu Duyurusu”nun yayımlandığı, söz konusu duyuruda; servis amaçlı materyallerden alkollü içki servisinde doğrudan kullanılan bardak, tirbuşon, buzluk, açacak gibi araç ve gereçlerin anlaşılması gerektiği, masa örtüsü, peçete, tabure, sandalye, menü, tuzluk, tabak gibi alkollü içki servisinde doğrudan kullanılmayan materyaller üzerinde marka, amblem ve logo kullanılmasının ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmayacağının değerlendirildiği, idari yaptırımlara muhatap olunmaması için açık alkollü içki satış belgesini haiz iş yerlerinde alkollü içki marka, amblem ve logo kullanımına ilişkin uygulamaların işbu duyuruda belirtilen açıklamalar doğrultusunda gerçekleştirilmesi hususunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine dava açıldığı;
Dava konusu “duyuru”nun Kurum Başkanı imzasıyla yayımlandığı, duyurunun dayanağını oluşturan bir Kurul kararı alınmadığı;
6487 sayılı Kanun ile değişik 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrası, 07/01/2011 tarih ve 27808 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 20. maddesinin sekizinci fıkrasına, dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2. maddesi, 3. maddesinin birinci fıkrasının (a), (d), (e) ve (k) bentlerine yer verilerek;
4733 sayılı Kanun’un, Kurumun hizmet birimleri ile görev ve yetkilerinin düzenlendiği 4/A maddesinin (e) bendinde, 5179 sayılı Kanun hükümleri hariç olmak üzere, Kurumun yetki alanına giren ürünlerin satış ve sunum faaliyetlerine ilişkin izin ve yetki belgelerinin verilmesi, bu faaliyetlere ilişkin piyasa takip ve kontrolünün sağlanması, tütün ve alkol piyasalarına ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar konusunda kamuoyunda tüketici bilinci oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılması ve tüketicilerin seçeneklerini azaltabilecek rekabet ve reklam koşullarının belirlenmesi çalışmaları ile bu Kanun kapsamındaki ürünlerde bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin kullanımına ilişkin çalışmaların gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde yürütülmesinin; (f) bendinde, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal veya tıbbi nitelikteki zararlı etkilerin önlenmesi amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin ve 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un uygulamasına yönelik çalışmaların yapılması, tütün ve alkol tüketimini teşvik edecek faaliyetlerin ve yasa dışı ticareti önleyecek çalışmaların ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütülmesi, 5179 sayılı Kanun hükümleri hariç olmak üzere tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler konusunda analizlerin yapılması veya yaptırılması ile insan sağlığına zarar verebilecek maddelerin belirlenmesinin sağlanmasının Kurumun görev ve yetkisi içinde olduğunun vurgulandığı;
Yukarıda değinilen mevzuat hükümlerinden anlaşıldığı üzere, Kurumun karar organının Kurul olduğu, Kurum tarafından yürütülecek görevler ile ilgili düzenlemeleri yapmanın, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmanın, bunlarla ilgili kararları almanın ve 4733 sayılı Kanun’un uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeleri yapmanın Kurulun görev ve yetkileri arasında olduğu;
Bu itibarla, 4250 sayılı Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen, “açık alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabilir.” hükmünün uygulanmasına ilişkin uyuşmazlığa konu düzenlemenin Kurumun karar organı sıfatıyla Kurul tarafından tesis edilmesi gerekirken, Kurul Başkanı tarafından tesis edilen düzenlemede yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle Kurum’un resmi internet sitesinde 14/04/2014 tarihinde yayımlanan duyurunun iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu “duyuru”nun kesin ve yürütülebilir işlem niteliği taşımadığı ve idari davaya konu edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 26/02/2020 tarih ve E:2014/2477, K:2020/639 sayılı kararının ONANMASINA,
3. 13/01/2021 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.