Danıştay 4. Daire, Esas No: 2018/5919, Karar No: 2021/272
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/5919 E. , 2021/272 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5919
Karar No : 2021/272
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … ve … sayılı ödeme emrlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … tarih ve … sayılı ödeme emrinin davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirket adına düzenlenen takdir komisyonu kararlarına dayandığı ve ilgili ihbarnamelerin 18/12/2012 tarihinde şirketin adresinde bulunamaması nedeniyle 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesine göre muhtara bırakılmak sureti ile tebliğ edilerek kesinleştirildiği, davacı adına tanzim ve tebliğ olunan … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği, 2007/1,5,6,7,9 dönemleri katma değer vergilerinin, vergi ziyaı cezalarının, asıl borçlu şirket adına düzenlenen takdir komisyonu kararlarına dayandığı ve asıl borçlu şirketin adresinde bulunmaması nedeniyle 15/11/2013 tarihinde şirketin kanuni temsilcisinin ikamet adresinin bağlı bulunduğu muhtara bırakılmak sureti ile tebliğ edilerek kesinleştirildiği, … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği, 2007/8,9 dönemleri katma değer vergilerine, vergi ziyaı cezalarına dair ihbarnamelerin ise, tebliğ alındılarının dosyaya sunulamadığı, olayda, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelere ilişkin tebligatın, 7201 sayılı Tebliğat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ evrakı mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle gerçekleştirildiği, ayrıca bir kısım vergi borçlarına ilişkin ihbarnamelerin tebliğ evraklarının sunulamadığı, 213 sayılı Kanunun 93 ve devamı maddelerine göre yapılmış herhangi bir tebligatın bulunmadığı ve bu nedenle 213 sayılı Kanunun 114. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçirildiğinin anlaşıldığı, zamanaşımına uğrayan cezalı tarhiyata istinaden davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu alacağın zamanaşımına uğramadığı belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.492 sayılı harçlar Kanunu’na bağlı (3) Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4.Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 18/01/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X)KARŞI OY :
Bakılmakta olan dava, … İthalat Sanayi Tic. ve Ltd. Şti’ inin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve bunlara bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Yasa kuralına göre, kanuni temsilcilerin şirket borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için, usulüne uygun olarak takip edilmesine rağmen amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulmuş olması ve adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenen kişilerin, amme alacağının vergilendirme, beyan ve vade tarihlerinde kanuni temsilci olarak görev yapmış olmaları gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının asıl borçlu tüzel kişilikten tahsil edilemeyen vergi borcu nedeniyle kanuni temsilci sıfatıyla takip edildiği ve davacının da ödeme emri içeriği amme alacağının ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır.
Uyuşmazlıkta her ne kadar Mahkemece davanın kabulünde, dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının usulüne uygun olarak kesinleştiğinin davalı idare tarafından ortaya konulamadığı bu nedenle dava konusu kamu alacağının zamanaşımına uğradığı gerekçesine yer verilmiş ise de, bu aşamada kanuni temsilci adına düzenlenen ödeme emirlerine ilişkin ihtilafın incelenmesinde, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ihbarnameye gidilemeyeceği hususu açıktır.
Buna göre, dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin yasada öngörülen şekliyle tebliğ edilip edilmediği ve asıl borçlu şirket hakkında malvarlığı araştırmasının usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı incelenerek davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz istemi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyoruz.