Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/1730, Karar No: 2021/54

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1730 E. , 2021/54 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/1730
    Karar No : 2021/54

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/12/2019 tarih ve E:2015/13572, K:2019/12162 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 25/08/2015 tarih ve 29456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları ve Öğrenim Ücretlerinin Tespitine Dair Bakanlar Kurulu Kararı”nın “Araştırma görevlilerinin öğrenim ücreti tutarları” başlıklı 12. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Devlet yükseköğretim kurumlarında görevli olup” ibaresinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/12/2019 tarih ve E:2015/13572, K:2019/12162 sayılı kararıyla;
    Davalı idarenin usule yönelik itirazları yerinde görülmeyerek;
    Anayasa’nın 130. maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 1., 46., Ek 2. ve Ek 8. maddeleri hükümlerine yer verilerek;
    Kanun’un 46. maddesi uyarınca yükseköğretime dair cari hizmet maliyetine ilişkin olarak; Yükseköğretim Kurulunca hesaplanan cari hizmet maliyetinin öğrenci katkı payı olarak öğrenciler tarafından karşılanan kısmı dışında kalan miktarının Devlet tarafından karşılanması ve cari hizmet maliyetinin Devlet ve öğrenciler tarafından karşılanacak kısmı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasların her yıl Bakanlar Kurulunca belirlenmesi yönünde bir uygulamanın öngörüldüğü, bu kapsamda; “2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları ile Öğrenim Ücretlerinin Tespitine Dair Bakanlar Kurulu Kararı”nın 11. maddesinde, lisansüstü düzeydeki yükseköğretim programlarından süresinde mezun olamayan öğrencilerin katkı payı ve öğrenim ücretlerinin düzenlendiği, 12. maddesinin dava konusu edilen hükümleri ile Devlet üniversitelerinde çalışıp yine Devlet üniversitelerinde lisansüstü öğrenim gören araştırma görevlileri hakkında 11. madde hükümlerinin uygulanmayacağının düzenlendiği, ancak vakıf üniversitelerinde çalışıp Devlet üniversitelerinde lisansüstü eğitim yapan ve fakat süresinde mezun olmayan araştırma görevlilerinin ise bu düzenleme dışında tutulduğu;
    Kanun’da gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla vakıflar tarafından kurulan üniversitelerin Devletin gözetim ve denetiminde bulunduğu; ayrıca, mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi olduğu ve vakıflarca kurulan yüksekögretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının niteliklerinin Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının nitelikleri ile aynı olduğu;
    Mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmalar ve öğretim elemanlarının sağlanması yönlerinden, devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan Anayasa hükümleri vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağından, Anayasa’nın 130. maddesinde belirtilen vakıf yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarından farklı olması; vakıf yükseköğretim kurumlarında istihdam edilen akademik personelin Devlet üniversitesinden alınan lisansüstü eğitim noktasında farklı uygulamaya tabi kılınması sonucuna yol açmayacağı; zira, mali ve idari yönden farklılığın, vakıf üniversitesinde görev yapan akademik personelin devlet üniversitesinden aldığı “öğretim elemanı sağlanması” kapsamında sayılabilecek lisansüstü eğitim hizmetinde farklı uygulamaya tabi tutulmasını sağlayacak bir anlam taşımadığı; kaldı ki, yukarıda belirtildiği üzere gerek devlet, gerekse vakıf yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik personelin, akademik ve mesleki yönden aynı yasal düzenlemelere tabi olduğu ve 2547 sayılı Kanun uyarınca aynı niteliği haiz olduğu;
    Ayrıca, Anayasa’nın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesinin, birbiriyle aynı hukuki durumda olanlara veya olması gerekenlere ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellediği; zorunlu ve istisnai hallerde belli kesimler için uygulanan pozitif ayrımcılık dışında eşitlik ilkesi uyarınca hukuki nitelikleri ve durumları benzer olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamayacağı ve aynı durumda bulunanlar için farklı düzenlemelere gidilmesinin bu ilkeye aykırılık oluşturacağı; dolayısıyla hukuki durum itibarıyla aynı konumda bulunan akademik personelin lisansüstü eğitimin maliyetine katılma konusunda farklı uygulamaya tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu;
    Bu durumda, anayasal ve yasal düzenlemeler uyarınca devlet üniversitelerinde görev yapan akademik personelden farklı bir hukuki statüye tabi kılınmamış olan vakıf üniversitesi akademik personelinin lisanüstü eğitime ilişkin cari hizmet maliyetine katılım noktasında devlet üniversitesinde görev yapan akademik personelden farklı bir uygulamaya tabi tutulmasına ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu düzenlemenin, öğrenciler tarafından karşılanacak katkı payları ve öğrenim ücretleri ile uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda 2547 sayılı Kanun’un 46. maddesi ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetki çerçevesinde ve takdir hakkı kapsamında, Kanun’un uygulanmasını sağlamak amacıyla tesis edildiği, üst hukuk normlarına ve hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
    “a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
    2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 18/12/2019 tarih ve E:2015/13572, K:2019/12162 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 18/01/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY
    X- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 46. maddesi ile; Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen öğrenim sürelerinde lisansüstü programlardan mezun olamayan öğrencilerden katkı payı alınacağı, öğrenci katkı payı olarak tahsil edilen gelirlerin öğrencilerin başta beslenme olmak üzere barınma, sağlık, spor, kültürel ve diğer sosyal hizmetlerinde kullanılacağı ve öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretinden muaf tutulacakları belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki tanındığı görülmektedir.
    25/08/2015 tarih ve 29456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2015-2016 Eitim-Öğretim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları İle Öğrenim Ücretlerinin Tespitine Dair Karar”ın “Süresinde mezun olamayan öğrencilerin katkı payı ve öğrenim ücreti tutarları ile artırımlı katkı payı ve öğrenim ücreti uygulaması” başlıklı 11. maddesinde, lisansüstü düzeydeki yükseköğretim programlarından Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’nde belirtilen süreler sonunda mezun olamayan öğrencilerden öğrenci katkı payı ve öğrenim ücreti alınacağı, dava konusu düzenlemeyi içeren “Araştırma görevlilerinin öğrenim ücreti tutarları” başlıklı 12. maddesinin ikinci fıkrasında ise, Devlet yükseköğretim kurumlarında görevli olup, birinci öğretimde lisansüstü öğrenim gören araştırma görevlileri hakkında 11. madde hükmünün uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
    Dosyanın incelenmesinden; davacının vakıf yükseköğretim kurumunda araştırma görevlisi olduğu, lisansüstü eğitimini Devlet yükseköğretim kurumunda yaptığı, lisansüstü eğitimini süresinde tamamlayamadığı için, dava konusu düzenleme uyarınca katkı payı ödemek zorunda kaldığından, söz konusu düzenlemenin iptali amacıyla dava açtığı anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, Devlet yükseköğretim kurumlarında görevli olup, lisansüstü eğitimini süresinde bitiremeyen öğrenciler lehine istisnai bir düzenleme yapılarak, söz konusu kişilerden öğrenci katkı payı ve öğrenim ücreti alınmayacağı kurala bağlanmıştır. Söz konusu maddenin iptali halinde, davacıya doğrudan Devlet yükseköğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilere olduğu gibi bir muafiyet tanınmayacak olup, dava konusu madde kapsamındaki kişiler açısından da öğrenci katkı payı ve öğrenim ücreti alınmaya devam edileceğinden, davacının dava konusu maddenin iptalini istemekte menfaati bulunmamaktadır.
    Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarında araştırma görevlisi olan kişiler statü bakımından aynı olmamakla birlikte, davacının eşitlik ilkesi bakımından ancak eksik düzenleme nedeniyle dava konusu düzenlemenin iptalini talep edeceği açıktır.
    Bu durumda, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir