Danıştay 10. Daire, Esas No: 2016/252, Karar No: 2021/73

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/252 E. , 2021/73 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2016/252
    Karar No : 2021/73

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

    KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
    2- … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, adına düzenlenmiş sahte avukat kimliğini kullanan bir şahsın … günü bir eğlence mekanında sahte parayla ödeme yapmaya çalışırken yakalandığı, şahsın savcılık tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı, aynı gün savcının talebi üzerine ….Sulh Ceza Mahkemesinin … tarih ve …D.İş sayılı kararıyla evi ve iş yeri hakkında arama kararı çıkarıldığı ve saat 17:30 civarlarında evinin savcı ve polis tarafından, Baro Başkanı’nı temsilen bir avukat aracılığı ile aranmak istendiği, evde bulunan kızının panikleyerek babasını durumdan haberdar etmesi üzerine davacının evine gelerek kapıda polislerle karşılaştığı, savcının davacıyı görmesi üzerine sabah sorguladığı şahıstan farklı kişi olduğunu anlayarak davacının kimliğini kontrol ettiği ve evi terk ettikleri, aranan kişinin … isimli bir şahıs olduğunun anlaşıldığı, şahsın davacının avukat kimliğini internetten indirerek kopyaladığı ve kendi fotoğrafını yapıştırarak, sahte kimlik ile piyasaya sahte para sürmeye kalkıştığı, şahıs hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı, piyasaya sahte para sürmek, resmi belgede sahtecilik ve iftira suçları nedeniyle ceza davası açıldığı, polis ve savcılığın sahte avukat kimliğini gerçeğinden ayırt etmekte kusurlu davrandıkları, olayda davacının hiçbir kusuru olmadığı halde davacının evi ve işyeri hakkında arama kararı çıkartılarak arama yapılmaya kalkışılması nedeniyle, mahallesinde ve çevresinde davacı ve ailesinin kişiliği, itibarı ve onurlarıyla oynandığı, saygınlıklarının zedelendiği ileri sürülerek yaşadıkları üzüntüye karşılık 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının manevi tazminat istemi bakımından olayın değerlendirilmesi sonucu, … isimli şahsın davacının adını ve avukatlık kimliğini kullanarak davacı hakkında arama kararı verilmesine neden olduğu, Cumhuriyet Savcılığının vazifesi gereği arama kararı çıkarılmasını talep ettiği, alınan arama kararının da yargısal faaliyet kapsamında olması nedeniyle mahkemelerince hukuka uygunluk denetimi yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca arama kararının uygulanması için davacının ikametine gidilmesine karşılık, arama kararı uygulanmadan davacının gelmesinin beklendiği, davacı geldiğinde ise aranılan şahsın kendisi olmadığı fark edilerek arama kararı uygulanmadan ikametinin terk edildiği ve iş yerinin de aranmadığı, dolayısıyla davalı idarelerce yürütülen işlemlerin yasal prosedür gereği olduğu ve kamu görevlilerinin kusurlu bulunmadığı, tazminata hükmedilmesi için ise davacı nezdinde oluşan zararın idarenin kusurlu bir eylem ya da işleminden kaynaklanmasının zaruri olduğu, bahsedilen nedenlerle davacının kişilik haklarını ihlal ederek hakkında arama kararı verilmesine neden olan şahıs hakkında davacının manevi tazminat davası açma hakkı mevcut olmakla birlikte davacı nezdinde oluştuğu iddia olunan manevi zararda idareye atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, olayda idarenin kusurlu olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı …Bakanlığı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, İstanbul Valiliği’nce savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının görev yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Dava, Davacı tarafından, adına düzenlenmiş sahte avukat kimliğini kullanan bir şahsın … günü bir eğlence mekanında sahte parayla ödeme yapmaya çalışırken yakalandığı, şahsın savcılık tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı, aynı gün savcının talebi üzerine ….Sulh Ceza Mahkemesinin … tarih ve …D.İş sayılı kararıyla evi ve iş yeri hakkında arama kararı çıkarıldığı ve saat 17:30 civarlarında evinin savcı ve polis tarafından, Baro Başkanı’nı temsilen bir avukat aracılığı ile aranmak istendiği, evde bulunan kızının panikleyerek babasını durumdan haberdar etmesi üzerine davacının evine gelerek kapıda polislerle karşılaştığı, savcının davacıyı görmesi üzerine sabah sorguladığı şahıstan farklı kişi olduğunu anlayarak davacının kimliğini kontrol ettiği ve evi terk ettikleri, aranan kişinin … isimli bir şahıs olduğunun anlaşıldığı, şahsın davacının avukat kimliğini internetten indirerek kopyaladığı ve kendi fotoğrafını yapıştırarak, sahte kimlik ile piyasaya sahte para sürmeye kalkıştığı, şahıs hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı, piyasaya sahte para sürmek, resmi belgede sahtecilik ve iftira suçları nedeniyle ceza davası açıldığı, polis ve savcılığın sahte avukat kimliğini gerçeğinden ayırt etmekte kusurlu davrandıkları, olayda davacının hiçbir kusuru olmadığı halde davacının evi ve işyeri hakkında arama kararı çıkartılarak arama yapılmaya kalkışılması nedeniyle, mahallesinde ve çevresinde davacı ve ailesinin kişiliği, itibarı ve onurlarıyla oynandığı, saygınlıklarının zedelendiği ileri sürülerek yaşadıkları üzüntüye karşılık 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasa’nın “Genel Esaslar” başlıklı Birinci Bölümünde, egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğu ve Türk Milletinin egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre Yasama, Yürütme ve Yargı organları eliyle kullanacağı öngörülmüş, 9. maddesinde; yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı; 125. maddesinin 1. fıkrasında ise, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; aynı maddenin son fıkrasında da; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 140/6. maddesinde de, hâkim ve savcıların idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
    Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ”Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı yedinci bölümünde yer alan 141. maddesinin 1. fıkrasında, ”Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise ”Birinci maddede yazan haller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir” düzenlemesi mevcuttur.
    Aynı Kanun’un ”Tazminat İsteminin Koşulları” başlıklı 142. maddesinin 1. fıkrasında ise, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceği; istemin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükümlerine yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın incelenmesinden, … Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan davacının, adına düzenlenmiş sahte avukatlık kimliğiyle … adlı şahsın … günü bir eğlence mekanında sahte para ile hesabı ödemeye kalkıştığı, iş yeri görevlisinin paraların sahte olduğunu fark etmesi üzerine polise haber verdiği ve polis tarafından iş yerinde yapılan arama esnasında garson olarak çalışan …’ın tuvaletin havalandırma boşluğunda 2 adet 200 TL ve 19 adet 100 Dolar bularak polislere teslim ettiği, bunun üzerine Avukat … kimliğini kullanan şahsın Polis Merkezine götürülerek ifadesinin alınması için nöbetçi Savcılık Makamına çıkarıldığı, nöbetçi savcı tarafından yapılan sorgunun ardından şahsın serbest bırakıldığı, aynı gün savcının talebi üzerine …. Sulh Ceza Mahkemesinin … gün ve …D.İş kararıyla …’ın evi ve iş yeri hakkında arama kararı çıkarıldığı, 17:30 civarında nöbetçi Savcı, Polis ve Baro Başkanı’na vekalet eden bir avukat ile arama yapılmak üzere davacının evine gidildiği, davacının evde bulunan kızı tarafından durumdan haberdar edilerek eve çağrıldığı, eve gelen davacıyla yüzleşen savcının davacı …’ın sabah sorguladığı şahıstan farklı olduğunu teşhis etmesi üzerine arama kararı uygulanmayarak davacının evinin terk edildiği, davacı tarafından evinin aramaya kalkışılması nedeniyle onur ve itibarının zedelendiği ileri sürülerek 60.000,00 TL manevi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bakılan davada, öncelikle, davacının tazminat isteminin dayanağı olan eylemlerin, idari veya yargısal fonksiyon içerisinde yer alıp almadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    İdarenin hukuki sorumluluğu kendi işlem ve eylemleriyle sınırlı bulunmaktadır. Yargı mercileri ise, idari işlevin dışında yer alan ve yargı yetkisi kullanan bağımsız organlar olup, bu haliyle hakim ve savcıların yargılama etkinlikleri kapsamında yaptıkları görev nedeniyle idarenin ajanı sayılmaları hukuken mümkün değildir.
    Fonksiyonel bakımdan, yasama ve yürütmeden ayrı olup, bağımsız bir organ olan yargının, yargılama süreci ile ilgili faaliyetleri Anayasa’nın 125. maddesinde öngörülen “idari eylem ve işlemler” kapsamına girmemektedir.
    Hakim ve savcıların ceza soruşturması ve yargılaması kapsamında yaptıkları faaliyetlerin yargılama fonksiyonu içerisinde yer aldığı açık olup; bu bağlamda, hazırlık soruşturması sırasında savcıların talimatı üzerine kolluk kuvvetletince tesis edilen ve yargısal faaliyetten ayrılamayan işlemler ile savcıların talebi üzerine mahkemelerce verilen arama kararlarının da yargılamanın bir parçası olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    Buna göre, savcıların talimatı üzerine kolluk kuvvetletince tesis edilen ve yargısal faaliyetten ayrılamayan işlemler ile savcıların talebi üzerine mahkemelerce verilen arama kararları nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazminininde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda ”Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı bölümde gösterilen esas ve usullerin izleneceği tabiidir.
    Uyuşmazlık konusu olayda; savcının talebi üzerine mahkemece verilen arama kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın tazmini isteminden kaynaklandığı anlaşılan davanın görüm ve çözümü adli yargının görevinde bulunmaktadır.
    Bu durumda, adli yargının görevinde bulunan uyuşmazlıkla ilgili davanın, 2577 sayılı Yasa’nın 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan, davanın esasının incelenmesi suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir