Danıştay 6. Daire, Esas No: 2018/1651, Karar No: 2021/60

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/1651 E. , 2021/60 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2018/1651
    Karar No : 2021/60

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7/b maddesi uyarınca kabulüne ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … günlü, … sayılı kararının iptali istenilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğince mevcut yoğunluk değerlerini dikkate alınmadığı, brüt inşaat yoğunluğu gibi planlama pratiğinde ve imar mevzuatında olmayan tanımlamalara yer verildiği, yakın çevre ve bölge bütünü plan kararlarıyla uyumsuz, plan-uygulama ve kullanım bütünlüğü ve tutarlılığını zedeleyen, alan genelinde planla öngörülmüş bütüncül ve eşitlikçi yaklaşıma aykırı imar hakları tanımlayarak, plan notlarının düzenlendiği anlaşıldığından şehircilik ilkeleri, planlama esasları, planlamanın bütünlüğü ve tutarlılığı ilkeleriyle kamu yararına aykırı olduğu sonucuna varılan dava konusu imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmiştir.

    Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden işlemin hukuka uygun olduğu, gelişen ihtiyaçlara uygun bir planlama yapıldığı bununla birlikte davacının menfaatinin bulunmadığı bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7/b maddesi uyarınca kabulüne ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … günlü, … sayılı kararının iptali istemi ile görülmekte olan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin (a) fıkrasında, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
    3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde nazım imar planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda yer verilen Kanun hükmünde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali” doktrin ve içtihatlarda; “dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle; subjektif dava ehliyetinin varlığından söz edebilmek için, davacının, hukuken korunabilir bir hakkının bulunması ve bu hakkın dava konusu edilen işlemle ihlal edilmiş olması gereklidir. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi ise; kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması ve bu menfaatin dava sonuna kadar devam etmesi halinde gerçekleşecektir.
    Davacı tarafından, bölgedeki mevcut yoğunluk değerlerini dikkate almadığı, brüt inşaat yoğunluğu gibi planlama pratiğinde ve imar mevzuatında olmayan tanımlamalara yer verdiği, yakın çevre ve bölge bütünü plan kararlarıyla uyumsuz, plan-uygulama ve kullanım bütünlüğü ve tutarlılığını zedeleyen, alan genelinde planla öngörülmüş bütüncül ve eşitlikçi yaklaşıma aykırı imar hakları tanımlayarak, plan notları düzenlediği, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığı ile inşaat alanı ve emsale ilişkin itirazlar belirtilmek suretiyle, söz konusu imar planı değişikliklerine karşı dava açıldığı, İdare Mahkemesince, Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.02.2015 tarihli, 352 sayılı kararı ile dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 28.11.2012 tarihli, 1984 sayılı kararının ve yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararının iptali istemiyle Çankaya Belediyesi tarafından aynı planın iptali istemiyle açılan başka bir davada mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu oluşturulan rapor dayanak alınmak suretiyle karar verildiği ancak davacının dava açmakta menfaati bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmediği görülmektedir.
    Uyuşmazlıkta İdare Mahkemesince öncelikle davacı tarafından hangi sıfatla dava açıldığının araştırılarak, davacının dava konusu işlemle kişisel meşru güncel bir menfaat ilişkisinin varlığının tespiti halinde, davanın esasının incelenmesi gerekmektedir.
    Öte yandan davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığına karar verilmesi halinde davanın esası hakkında verilecek olan kararda, aynı planın iptali yolunda verilen …. İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:… K:… sayılı kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 18/12/2018 tarihli E:2018/877, K:2018/10354 sayılı kararı ile bozulduğu dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 19/01/2021 tarihinde, kesin olarak, ehliyet yönünden oyçokluğuyla, esas yönden ise oybirliği ile karar verildi.

    (X) KARŞI OY: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin (a) fıkrasında, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddenin 3/c bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 1/b bendinde ise bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
    Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
    İdari bir karar münhasıran davacıyı etkileyebileceği gibi, uyuşmazlığın niteliğine göre vatandaş veya belde sakini sıfatıyla da iptal davası açılabilmesinin hukuken olanaklı olduğu, ticari kar ve ekonomik menfaat kavramlarının da ehliyet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
    Davacının aynı ilde yaşayan bir kişi olması nedeniyle iptali istenilen işlemle arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisinin bulunduğu, dolayısı ile davacının bakılan davada ehliyetli olduğu açıktır.
    Bu durumda, davacının dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna varıldığından, davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir