Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/10680, Karar No: 2021/380

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/10680 E. , 2021/380 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/10680
    Karar No : 2021/380

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Cam Alüminyum İnş. Teks. Turizm Ltd. Şti.

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına kayıt ve beyan dışı bırakılan hasılat nedeniyle tarh edilen 2009/3,5,9,10. ve 11. dönemlerine ilişkin Katma Değer Vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; 2009 yılında hiç bir vergi türüne ait beyannamelerini vermeyen davacının takdire sevki üzerine takdir komisyonuna done olmak üzere hazırlanan vergi tekniği raporunda, Ba-Bs analizi ile davacının 2009 yılında beş adet şirkete mal sattığı ve fatura düzenlediği halde bu hasılatını beyan etmediğinden bahisle şirketin, mal satışında bulunduğu … Aliminyum Ltd. Şti., … Ağaç ve Orman Ürünleri Ltd.Şti. ve … Dizayn Cam Metal Ltd. Şti. hakkında karşıt inceleme yapıldığı ve tespit edilen hususların tutanak altına alındığı, bu üç şirket hakkındaki tespitlerin şirketin mal satışında bulunduğu belirtilen … Yapı Mimarlık Ltd. Şti. ve …. İnşaat Ltd. Şti.’ye de teşmil edilmek suretiyle bu şirketlerin beyan ettiği tutarlar da eklenmek suretiyle matrahın tespit edildiği, karşıt incelemenin yalnız üç şirket için yapılıp kalan şirketlere de teşmili suretiyle matrahın belirlenmesinin yasaya uygun olmadığı, … Yapı Mimarlık Ltd. Şti. ve … İnşaat Ltd. Şti.’nin beyan ettiği meblağlara ilişkin tarhiyatın somut kanıtlarla desteklenmediği, eksik incelemeye dayanan cezalı tarhiyatın bu şirketlere ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, bulunan matrahın somut verilerle ortaya konulduğu, kararın aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, “İspat: vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” düzenlemesine yer verildiği, aynı Kanunun 30. maddesinde, re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandığı, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmayacağının kabul edildiği hüküm altına alınmıştır.
    Diğer yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 362 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, bu dönemlere ilişkin KDV matrahlarının belirlenmesi amacıyla 2009 yılında hiç bir beyannamesini vermeyen davacının takdire sevki üzerine takdir komisyonuna done olmak üzere hazırlanan vergi tekniği raporunda, defter ve belgelerini ibraz etmeyen ve Ba-Bs formu da vermeyen davacıdan mal aldığını bildiren firmaların Ba formlarının analizi sonucu beş adet firmanın mal alımında bulunduğunu bildirdiği, bu firmalardan üçü hakkında karşıt inceleme yapılarak, bu firmaların beyan ettiği alışlarını defterlerine kaydettikleri ve ödemelerini yaptıkları hususundaki tespitlerin tutanak altına alındığı, karşıt inceleme yapılmayan diğer iki firmanın Ba formlarında davacıdan alındığı bildirilen faturalarda yer alan tutarların da eklenmesi suretiyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden dava konusu tarhiyatların belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Ba-Bs formları ile mal ve hizmet alım ve satımlarına ilişkin bildirim yükümlülüğünün getirilmesinin amacı, gelir idaresinin çapraz kontrol imkanları ile kayıt dışılığın önlenmesi, mal ve hizmet piyasasını denetim altında tutmasıdır.
    Beyanname ve bildirimlerini vermeyen, defter ve belgelerini ibraz etmeyen ve tarhiyatın zamanaşımına uğradığı dışında iddiası bulunmayan dolayısıyla davacıdan Ba formları ile mal aldığını bildiren firmaların beyanlarının aksine, bu faturaları düzenlemediği ve bu firmalarda yer alan mal veya hizmeti gerçekleştirmediği yolunda iddiası olmayan davacı hakkında Ba formlarına dayanılarak takdir komisyonu kararı uyarınca belirlenen matrah üzerine tarhiyat yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin kabulüne,
    2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir