Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/2175, Karar No: 2021/85

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/2175 E. , 2021/85 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2019/2175
    Karar No : 2021/85

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Reklamcılık ve Organizasyon Mücevherat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Davacı adına, yasal süresinden sonra ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine 2010 yılının Eylül ve Aralık dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Yükümlülerin ancak süresi içerisinde verdikleri beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere karşı ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açabilecekleri, süresinden sonra, hakkında olumsuz tesbit bulunduğu bildirilen mükelleflerden alınan faturalar kayıtlardan çıkarılmak suretiyle verilen düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilere karşı dava açamayacakları, öte yandan süresinde eksik beyanname verilerek verginin geç tahakkuk etmesine yol açıldığından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Özel esaslara alınma tehdidi altında düzeltme beyannamesi ile kayıt ve beyanlardan çıkarılan faturaların sahte olup olmadığına dair usulüne uygun vergi incelemesi yapılmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının, 2010 yılında, hakkında olumsuz rapor/tespit bulunan mükelleflerden alışı bulunduğunun, vergi müfettişince tutulan 19/08/2014 tarihli tutanaktan öğrenilmesi üzerine bu mükelleflere ait faturaların beyanlardan çıkartılması suretiyle ihtirazi kayıtla düzeltme beyannamesi verildiği, davalı idarece ihtirazi kayda itibar edilmeyerek katma değer vergisi tahakkuk ettirildiği, gecikme faizi hesaplandığı ve vergi ziyaı cezası kesildiği anlaşılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri sayılarak (a) bendinde iptal davası, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmaktadır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Mükelleflerce, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ve kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No:2015/15100 sayılı kararıyla; başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkânına sahip olamadıkları dolayısıyla, derece mahkemelerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 378. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasının -sürecin bütününe bakıldığında- başvurucuların, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik olarak iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığı, buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşıldığı, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahale ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere vergi mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Yukarıda “Mevzuat” bölümünde yer verilen tanıma göre açılan bir iptal davasında iptali istenilen işlemin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından ayrı ayrı hukuka uygun olup olmadıklarının denetlenmesi gerekmekte olup, bu unsurlardan birisinde hukuka aykırılık bulunursa işlem iptal edilmelidir.
    Hukuka uygunluk denetiminin yapılması gereken sebep unsuru idari yargıda; idareyi işlemi yapmaya iten saik olarak tanımlanmıştır. İdare tesis ettiği işlemi, gerçek ve hukuka uygun sebeplere dayandırmak zorundadır. Sebebin gerçek olması, varlığının usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş olması; hukuka uygun olması ise idarenin işlemi dayandırdığı sebebin, kanunda tesisi için dayanabileceği öngörülen sebeplerden olması anlamına gelmektedir.
    Uyuşmazlıkta sebep unsuru, davacı tarafından verilen düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın idarece kabul edilmemesi olduğundan, dava konusu tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ile vergi ziyaı cezasının sebep unsuru hakkında, yargısal denetim yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilmek suretiyle yazılı gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
    Öte yandan Mahkemece, bozmaya uymak suretiyle yapılan inceleme sonucunda karar verilmiş ise de, bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince hak ihlalinin bulunduğu belirtilerek yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi durumunda, bu karara uyulması zorunluluğunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun’un 50.maddesi gereği olduğu dikkate alındığında, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyecektir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle,
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
    5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir