Danıştay 6. Daire, Esas No: 2021/460, Karar No: 2021/489

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/460 E. , 2021/489 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2021/460
    Karar No : 2021/489

    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- …
    VEKİLİ : Av. Av. …
    KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı -…
    VEKİLİ : Av. …
    2- … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …
    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: İstanbul ili, Tuzla ilçesi, Merkez Mahallesi, tapuda, … pafta, … ve … parsel sayılı taşınmazların hisseli maliki olan davacılar tarafından, taşınmazların imar planlarında, “ilköğretim eğitim tesis alanı” olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın karşılığ olarak 5.355.716,57-TL tutarında maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda;Danıştay Altıncı Dairesinin 30/10/2018 tarih ve E:2018/1779, K:2018/8600 sayılı bozma kararına uyularak dava konusu taşınmazların bir kısmına stabilize yol yapılması suretiyle fiili el atmanın oluştuğunun yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda sabit olduğu, bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerektiği, fiili el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın ise özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazların tamamının ilköğretim tesis alanında bulunduğu, imar planında yol fonksiyonunun bulunmadığı, hukuki el atmanın bulunduğu, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken usul ve yasalara uygun olmayan, davanın görev yönünden reddine dair verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Usül ve yasaya uygun kararın onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY : İmar planlarında, dava konusu taşınmazların “ilköğretim eğitim tesis alanı” olarak ayrılmasına rağme uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle ilk olarak … tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinin (Mahkemeler birleşmekle … Asliye Hukuk Mahkemesi) E:… sayılı dosyada dava açılmıştır. Davada görev uyuşmazlığı çıkması üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş Uyuşmazlık Mahkemesinin … tarihli E:… K:… sayılı kararı ile davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir. Bunun üzerine .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile dava görev yönünden reddedilmiştir.
    Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 17.02.2014 tarihinde idari yargıda açılan davada … İdare Mahkemesince … tarih E:…, K:… sayılı kararı ile tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Anılan kararın temyiz üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin 31/10/2016 tarihli, E:2016/3334, K:2016/6344 sayılı kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda 6745 sayılı kanunla yapılan değişiklik gereğince, bu aşamada hukuken uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağı bulunmadığı, İdare Mahkemesince bu hususlar göz önünde bulundurularak yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, karar düzeltme istemi Danıştay Altıncı Dairesinin 19.06.2017 tarihli, E:2017/1494 K:2017/4888 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
    Bozma üzerine … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anılan karar, Danıştay Altıncı Dairesince verilen 30/10/2018 tarih ve E:2018/1779, K:2018/8600 sayılı karar ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuş, karar düzeltme istemi de Danıştay Altıncı Dairesinin 04.12.2019 tarihli E:2019/15367 K:2019/13078 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
    Bunun üzerine İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun ”İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1. numaralı bendinde; ”a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” idari dava türleri olarak sayılmıştır.
    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun ” Yargı merciince yapılacak işlemler ” başlıklı 12. maddesinde ;” Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.
    Bu yargı mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse, cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.
    Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde; yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası muhtevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.
    Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilir.” hükmü, “Kararların kesinliği ve yayınlanması” başlıklı 29.maddesinde de;” Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları kesindir. Başkanın uygun göreceği kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” hükmü yer almaktadır.
    3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
    a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
    b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.

    Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
    İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
    Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
    Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
    Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
    ” düzenlemesi yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde, 15’inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
    Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; “Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur…” düzenlemesi yer almaktadır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu taşınmaz üzerindeki el atmanın niteliğinin tespiti gerekmektedir. Taşınmaza fiili ya da hukuki olarak el atılması durumunda gerek yargı yolu gerekse yargı yolunda yapılacak değerlendirmeler farklılık arzetmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, davanın ilk olarak açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinde 4.01.2013 tarihinde yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda taşınmazın boş olduğu fiili el atma olmadığı tespitlerine yer verildiği, keşif tarihinden sonra dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, Uyuşmazlık Mahkemesince 30.09.2013 tarihli E:2013/1112 K:2013/1296 sayılı karar ile davanın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğine karar verilmesi üzerine … İdare Mahkemesince 6.04.2015 tarihinde yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu uyuşmazlık konusu taşınmazda fiili bir el atmanın olmadığı tespitlerine yer verildiği görülmüştür.
    Kaldı ki, aynı istemlerle adli ve idari yargı yerlerinde daha önce açılan davalar sebebiyle Uyuşmazlık mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığında görevli mahkeme belirlenerek kesin olarak karar verildiğinden, ikinci kez görev uyuşmazlığı çıkarılamayacağı açıktır.
    Bu nedenle, davacılar için mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı sabit olup, mülkiyet hakkı engellenen davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenecek ise de;
    Tazminat belirlenirken, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
    Bu itibarla, davanın görev yönünden reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz istemlerinin kabulüne,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle görev yönündern reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 26/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir