Danıştay 4. Daire, Esas No: 2017/1617, Karar No: 2021/650
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2017/1617 E. , 2021/650 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/1617
Karar No : 2021/650
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Beyazıt Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2011 yılı vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile 2011/4-6, 7-9 ve 10-12 dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı geçici vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatının 4.500,00 TL matrah farkına isabet eden kısmı ile aynı matrah farkı üzerinden hesaplanacak geçici vergilere ilişkin vergi ziyaında hukuka aykırılık, gelir vergisi tarhiyatı ile vergi ziyaı cezalarının fazlaya ilişkin kısımlarının ve mahsup dönemi geçtiği için aslı aranmayan geçici vergilerinde ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından 2009 ile 2013 yılları arasında satışını yaptığı gayrimenkuller dolayısıyla elde ettiği kazancı beyan etmemesi nedeniyle takdir komisyonuna sevk edildiği ve takdir komisyonunca yapılan araştırma üzerine belirlenen matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek kararın aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar Danıştay bozma kararı esas alınarak verilen mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 120/4. maddesinde, yapılan incelemeler sonucunda geçmiş döneme ait geçici verginin %10’unu aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen geçici verginin tarh olunacağı, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği ancak, gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, dava konusu ihbarnamede geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezasının tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde, aslı aranmayacağı hem kanunun ilgili maddesi gereği olması ve hem de idarece tanzim olunan ihbarnamede geçici verginin aslının aranmayacağının açıkca belirtilmesi nedeniyle, kararın geçici verginin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasınında hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, temyize konu mahkeme kararının tarhiyatlara ilişkin kısmının onanması yolundaki dairemiz kararına katılmakla birlikte, ihtilafın “geçici vergi aslına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki Vergi Mahkemesi kararının anılan kısmının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
Davacı tarafından, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2011 yılı vergi zıyaı cezalı gelir vergisi ile 2011/4-6, 7-9 ve 10-12 dönemine ilişkin vergi zıyaı cezalı geçici vergilerin kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden mahkeme kararına karşı yapılan başvurunun Danıştay tarafından incelenmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesince Danıştay’a gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesine; 6545 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa eklenen ve 6637 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik geçici 8/1. maddesinde de, “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Karar” ile de, Bölge İdare Mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta görevlerine başlayacakları ilan edilmiştir.
Aktarılan düzenlemelere göre, 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği; 20/07/2016 tarihinden önce verilen (ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili bulunanlar hariç olmak üzere) kararlar için ise kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yoluna ilişkin hükümlerin uygulanmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda 20/07/2016 tarihinden önce idare ve vergi mahkemelerince tek hâkimle verilen nihaî kararlara karşı mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemelerine itiraz başvurusunda bulunulabileceği kuşkusuzdur.
6545 sayılı Kanunun 27. maddesi ile İdari Yargılama Usulü Kanununa eklenen geçici 8. maddesinin 1. fıkrası uyarınca istinaf mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacağı tarihe kadar kanun yollarına dair uygulanacak hükümler kapsamında bulunan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 8. maddesinin (a) bendinde de; Bölge İdare Mahkemelerinin, yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemelerinde tek hakim tarafından 7. madde hükümleri uyarınca verilen kararları itiraz üzerine inceleyeceği ve kesin olarak hükme bağlayacağı öngörülmüş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinde ise, tek hakimle verilen nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği kurala bağlanmıştır.
Olayda, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2011 yılı vergi zıyaı cezalı gelir vergisi ile 2011/4-6, 7-9 ve 10-12 dönemine ilişkin vergi zıyaı cezalı geici vergilerin kaldırılması istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı ilk karar tek hakim tarafından verilmiş bir karar olduğundan … Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı nezdinde kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yolu olan “itiraz” kanun yoluna tabi tutulmuş ve itiraz başvurusu …Bölge İdare Mahkemesi … Kurul tarafından kabul edilerek ilk derece Mahkemesi kararının, … gün ve E:…, K:… sayılı karar ile bozularak dosyanın yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiş, bu karar üzerine de, dava dosyası, Mahkeme heyetince incelemeye tabi tutularak davalı idarenin istinaf başvurusuna konu ettiği … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın verildiği görülmektedir.
2576 Kanun ile 2577 sayılı Kanunun (mülga) düzenlemeleri ile, Mahkeme kararının itiraz ve temyiz yolu ile denetiminde, uyuşmazlık konusu miktara ve uyuşmazlığın tek hakim tarafından mı Mahkeme heyetince mi çözümlenmesi gerektiği hususlarına bakılmaksızın, kararın tek hakim tarafından mı Mahkeme heyeti tarafından mı verildiğine göre ayrım yapıldığından, … tarih ve E:…, K:… sayılı karar da, tek hakim tarafından verilmiş ve bu kararın verildiği tarihteki tek hakim kararlarına karşı kanun yolu olarak itiraz kanun yolu öngörülmüş ve kararın denetiminde Danıştay değil Bölge İdare Mahkemesi görevli kılınmıştır.
Öte yandan, Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle dava konusu uyuşmazlığın hangi tarihte çözümlendiğinin tespiti gerekmekte; dava konusu uyuşmazlık da, görevsiz hakimin vermiş olduğu … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile değil … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile çözümlenmiş bulunmaktadır. Bu sebeple, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın denetiminin, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yolu olan istinaf incelemesine tabi olduğu dolayısıyla davalı idarenin (istinaf) başvurusunun çözümünde Dairemiz görevli olmadığından temyiz başvurusunun incelenmeksizin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.